O gün benim için, Hüzün olur. Özlem olur. Gözyaşı olur.
Bir damla başlar, arifeden süzülmeye yanağıma, oradan yüreğimin en derinine. Ve içimin en güzel döşeğinde uyuttuğum Babam, uyanıverir ansızın. Uzaktan, çok uzaktan izler beni. Yanıma gelmeyeceğini, gelemeyeceğini bile bile çocukça bir inatla beklerim gelmesini.
Ona sarılamamak, elini öpememek öyle çok acıtır"ki canımı, baştan aşağı hüzün giyinirim, tüm cicili bicili bayramlıklara inat. Ve içimin dili hiç olmadığı kadar çok konuşur, çok şey anlatır. Babamın uzakta duran hayaline.
Bayram namazı telaşı başlamadan direnirim güneşe, en çok da kendime. Sonra mı? Sonra, gün ışıyana kadar ağlarım, ağlarım, ağlarım. İşte ben Bayramımı böyle geçiririm. Hırçın, sus pus, babasını kaybetmiş tüm yetimler kadar kimsesiz.
Neyse, normal ayarlarıma dönsem iyi olacak. Bugün ne üzüleyim, nede sizi üzeyim!
Aslına bakarsanız Bayramları, sevmeyişimin tek nedeni babamın yanımda olmayışı değil tabii.
Özellikle bayramlarda Tatil promosyanlarının cazip kılındığı, hele ki işin iyiden iyiye tüketime yönlendirilip bir alış veriş yarışına dönüştürülmesi de sevmeme nedenlerimin arasında yer alıyor. Samimi gelmiyor insanlar bana, sanıyorum en çok da, bu yüzden sevmiyorum bayramları artık.
Bayramlarımız hayatın neresınde duruyor dersiniz? Kaçımız yüzünde gerçek bir gülümsemeyle karşılıyor bayramları kapıda?
Hadi itiraf edin. Hiç birimiz değil mi?
Bayramlar amacını çoktan yitirmiş durumda.
Her sosyal ve inanç meselesinde olduğu gibi bayramlarında değişime karşı direnemediğini görüyoruz. Değişen yaşam, birbirinden uzaklaşan ve yabancılaşan insanımız artık bayramları da farklı bir ruh haliyle yaşıyor.
Nerede o eski bayramlar dedirten, özlem duyulan eski ile şimdilerde eleştirilen yeni bayramları kıyaslamada fayda var.
Eski bayramlar, dayanışmanın, kardeşliğin ve paylaşma ruhunun daha yüksek olduğu bayramlardı.
Sevgi, saygı, insana verilen değer en üst seviyede idi.
Kapıya şeker istemek için gelen minicik çocukların başı okşanırdı sevgiyle. Kapıda ki çocuğa,Tecavüze yeltenen sapıklar yoktu mesela.
Kesilen kurban etlerini, gerçek ihtiyaç sahiplerine dağıtan eskilerle, şimdilerde kestikleri kurban etlerini dondurucularına istifleyenlerin ve adet yerini bulsun diye etin en işe yaramaz bölümlerini yedi eve dağıtanlar arasında ki fark, mukayese bile edilemez.
Önceleri Allah rızası için yapılan ibadetler, iyilikler şimdilerde insanlara caka satmak için yapılıyor.
Parası olmadığı halde borç harç alınan kurbanlıkla, Kurban kestik diye böbürlenenler. Yıl boyu kurban taksidini ödeyebilmek için on takla atarlar. Yapma arkadaşım! Bunların hiç birini yapma. Ne insanlara hava at, ne de ekonomik şartların yoksa kurban kes.
Neyse!
Her ne kadar bayramları, sevmiyorum desem"de kısa bir bayram mesajıyla yazımı sonlandırmak istiyorum.
Millet olarak, çok zor bir dönemden geçtiğimiz aşikar. Haftalardır toprağa verdiğimiz şehitlerimiz, hepimizin yüreğini dağladı.
Onca acının ardından haliyle bilendik, bölündük. Gerçek düşmanı unuttuk, birbirimize düşman olduk.
Bu sebeple, günlerin en müstesnası olan bayram, birlik ve beraberliğimizi yeniden inşaa etmemiz için iyi bir fırsat.
Hadi bu bayram, el ele vererek, Ülkemizin ve halkımızın bölünmeyeceğini, böldürmeyeceğimizi tüm dünyaya gösterelim.
İyi Bayramlar