Yemen'de, Galiçya'da, Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Allahüekber Dağları'nda ve Çanakkale'de bu vatanı birlikte savunup, kimisi şehit oldu, kimisi de gazi. Onlar binlerce yıldır aynı potanın içinde yoğrulmuş, Orhun Anıtları'nda Türk Beyleriyle Kürt Beylerinin söylemleri yüzyıllardır gururla yan yana ve zamana meydana okuyarak varlıklarını sürdürüyorlar.

Tüm Türk Dünyası'nın ve Türk Milleti'ni oluşturan tüm renklerin ortak bayramı olan Nevruz Bayramı'nı fırsat bilip, binlerce yıldır süregelen kardeşliğe kan doğramaya çalışıyor bölücüler.

Ne hazindir ki, çocukları ve tarihi ortak geçmişimizden habersiz kadınları da alet ederek, yine kardeşlerine ait olan dükkân ve evleri tahrip etmeyi bir maharet sayıp, günlerdir Güneydoğu Anadoluda terör estiriyorlar.

En az 15 bin yıldır, Türk Devletlerinin hakim olduğu coğrafyalarda kutlanagelen Nevruz Bayramı'ndan bahsediyorum.

Nevruz Bayramı'nın kutlandığı belli başlı ülkeler: Türkiye, Azerbaycan, İran, Hindistan, Kazakistan, Tataristan, Tacikistan, Afganistan, Özbekistan, Kırgızistan, Gürcistan ve Arnavutluk gibi ülkeler. Türklerin mitolojisinde Ergenekon'dan çıkış kadar önemlidir Nevruz Bayramı.

Nevruz: Yeni Gün, yeniden doğuş, baharın gelmesi ve tabiatın yeniden doğması ve canlanması anlamına gelmektedir.

Marksist, Leninist ve Komünist terör örgütü PKK, Nevruz Bayramı'nı adeta kardeş katliamı için araç olarak kullanmaktadır.

Yüce dinimizi istismar ettirdikleri, bir sözde imamın boynuna kutsal kitabımızı astırarak, kürsülere çıkıp dini istismar etmekten geri kalmamışlardır.

40 yıllık gazetecilik hayatımda böyle bir utanmazlığa ilk kez tanık oldum. Hiçbir siyasi parti, dini kitabımızla kürsüye bir imamı çıkartmamıştır.

Hem TBMM çatısı altında, hem de meydanlarda aleni olarak bölücülüğü savunmakta, kadın ve çocukları bu amaçları uğruna sokaklara döküp, halkı resmen isyana teşvik etmişlerdir. Amaçlarına ulaşmak için, Türk Bayrakları'nı gönderden indirip ayak altına almışlardır, güvenlik güçlerine saldırarak bu devletin varlığına ve birliğine karşı düşmanca bir cephe oluşturmuşlardır.

Vatanın birliği ve beraberliği hiçbir zaman tartışma konusu yapılamaz. Bu ayaklanmalara hoşgörü ile bakılamaz ve bu konunun affedilir yönü yoktur. Türk Bayrağı'nı yere indiren eller kırılmalıdır.

Emperyalist güçlerin desteği ile ülkemizi istilaya çalışan Yunan palikaryasını Ege'de hezimete uğratan ve denize döken Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, İzmir Hükümet Konağı'na girerken yere serdirilen Yunan Bayrağı'na basmamış ve onu yerden kaldırtmıştı.

Kıbrıs'ta Türk Bayrağı'nı gönderden indirmek isteyen fanatik Rum, bayrak direği üzerinde vurularak cesedi yere serilmişti!

Milletin tahammül gücü, bayrağına el uzatılınca sona erer.

Fransızlar G.Antep'te Türk Bayraklarını indirip Fransız Bayraklarını asmasaydı belki de G.Antep halkı bu denli köpürmez ve aslan kesilmezdi.

Türk Bayrağına uzanan Fransız eli, Fransızların sonu olmuştu.

Türkün Bayrağı'na uzanan eller kırılacaktır.

Türk Milleti'nin sabrını bu kadar zorlamayın!