Ramazan Bayramı’na bir gün kaldı.
Bazı evlerde eskisi gibi Bayram telaşı yaşanırken, bazı evlerde ise, tatile çıkma planları çoktan hazırlandı.
Ne dersiniz yazı ile de olsa bazı evlere konuk olalım mı?
Yaşı ilerlemiş ev sakinleri ve bayram telaşları,
Evin hanımı, ev temizliğini yeteştirebilmek için büyük bir çaba sarf ederken oldukça yorulmuş, bütün evi nerede ise iğneden-ipliğe yıkamış, ütülemiş, camlar silinmiştir. Büyüklerimizden bilirim ‘Bayram gelince herşey baştan temizlenir, mendil tanesi bile kirli bırakılmaz’ derlerdi. 
Bütün bu işleri hazırlarken tek düşüncesi gelen konuklara ikram edeceği mönüyü kafasında tasarlamak olur. En zoru da bu aşamadır genelde. Onu mu yapsam, bunu mu hazırlasam derken bir türlü karar verilemez. 
Arife gününe kadar temizlik işleri bitirilmiştir. Sırada keyifli sohbet eşliğinde atıştırılmak üzere ikram edilecek yiyecekleri hazırlamaktadır. Gün boyu mutfaktan çıkmayan büyüklerimiz nerede ise bir orduya yetecek kadar yiyecek hazırlamıştır. Hepsi bittikten sonra da derin bir nefes alarak ‘acaba bunlar yeter mi, şunu da mı yapsaydım’ düşüncesidir alır evin hanımını. 
Hazırlanan tatlılar fırından çıkınca bilin ki o ev Bayram sabahına hazırdır artık. 
Geriye sadece misafirleri beklemek kalır.
Genç ev sakinleri ve bayram telaşı, 
Günümüz şartlarında çalışan ev sahipleri, genelde iş yerinde olduklarından ve aile bütünlüğünü sağlayabilmek için zaman bulamamaktan şikayetçidirler. Bayram’lar onlar için ailece geçirecekleri güzel günler demektir. Günler öncesinden konuşulmaya başlanan tatil planları dinlenmek ve ailece birlikte olmak için kaçırılmaz bir fırsattır. 
Arife gününe kadar çalışıp, mesai saatleri dolunca derin bir ‘şükür bitti ver elini tatil’ diyerek ellerinde bavulları sevinç içinde yola düşerler. 
Bayram sabahı birkaç büyüğe edilen telefon ile gönülleri almaya çalışırlar. 
Bütün bunların dışında bir de evlerinde hüzün ve yas olan aileler vardır. 
Ne Bayram, ne seyran hiç birini düşünecek durumda olamayan, tek hisettiği içindeki acının kendisini kemirmesidir. 
Bayram gelmiş neyime, yüreğimin tam ortasında bunca cam kırığı sürekli kanatırken kalbimi.
Sevdikleri, bir şekilde yanlarında değildir. Bu hayata veda etmiş, ardında bıraktıkları acı ve hüzün ile aileyi yasa boğmuştur. 
Tıpkı bundan bir kaç gün önce yaşanan, İstanbul Atatürk Havalimanı saldırında olduğu gibi. Sadece hayatını yitirenlerin aileleri değil, hepimizin canı yandı, her birimizin yüreği derinden yara aldı. Masum insanlara yapılan bu saldırıları eshefle kınıyorum. 
İhtiyar, genç, çocuk demeden yapılan bu insanlık dışı saldırıya inanamıyorum. Hangi insanım diyen bu kadar canice katliamlar yapabilir. Hangi kafa ile, hangi düşünce ile tanımadığın insanların hayatına son verme yetkin olur. Güzel Ülkem’in güzel insanlarına uzanan eller bir gün kırılır.
Üç tarafı denizlerle çevrili olan Vatan’ımın her yanı düşmanlarla kuşatılmış. 
Şehit haberleri ile inleyen nice insanlar, üzüntü ve kedere boğulmuş. 
Eminim biri çıkıpta Bayram geldi dese, tek vereceği cevap ‘Bayram gelmiş neyime’derdi. 
Söylenecek o kadar çok söz var ki bu konuda. 
İşte size üç ayrı ev ve üç ayrı bayram telaşı...
Bu vesile ile İstanbul Atatürk Havaliman’ın da hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, aile ve yakınlarına Başsağlığı diliyorum.
Bir kaç gün sonra kutlanacak Ramazan Bayramınızı canı gönülden kutluyor, Ulusumuz için hayırlı Bayramlar diliyorum.
Sevmekten ayrılmayın çünkü bizleri bir arada tutan yegane duygu sevgidir.
Sevgi ile kalın.