Malum ve nefret edilen olayın üzerinden hayli gün geçti...

Olayı değerlendirirken aceleci davranmak istemedik.

Bu olayı PKK sempatizanları da yapmış olabilir, milli duygularımızı provoke etmek isteyen başka mihraklar da yapmış olabilir.

Olay bir şekilde vuku bulmuştur.

Bu olayı takiben, Türk Ordusu ve Milleti milli refleksini göstermiş ve olay büyük boyutlarda lanetlenmiştir.

Gelişmelerin ardından DEHAP'a ve Kürt aydınlarına büyük görev düşmekteydi.

Kürt aydınları ön plana çıkıp, bu olayı lafzen değil, tüm güçleriyle tel'in etmeliydiler.

Medyada seslerini yükseltip, Türk Milleti'nin ortak değeri olan bayrağımıza sahip çıkmalıydılar!?..

Maalesef bu konuda yeterli duyarlılığı göstermediler.

Van'da yapılan ve binlerce insanın katıldığı bayrağa saygı yürüyüşü yüreğimize su serpti.

Bu kalabalık "gerçek halktı", bu görüntü Türk Milleti'nin gerçek inancı ve duygusunu yansıtması açısından önemlidir.

Kürt aydınlar yanlış bir şartlanma içinde bulunuyorlar. Şöyle ki:

Milli mücadeleyi, Türk ve Kürt halkı birlikte yaptı diyorlar.

Türkiye'de sadece 2 etnik yapı yoktur.

"Türk Milletleşmesi ve Savunma Mekanizmaları" adlı eserinde gazetemizin değerli yazarlarından Hüseyin Dayı bu yapıyı ayrıntılı bir şekilde inceledi ve Türk Milletleşmesi'nin; Abhaz, Boşnak, Çeçen, Çerkez, Kazak, Kırgız, Kürt, Laz, Oğuz (Türkmen), Özbek, Pomak, Tatar, Uygur ve Yakut gibi unsurların birleşmesi ve kaynaşmasiyle oluştuğunu uzun uzun anlatmaktadır.

Türk Milletleşmesi'nde sadece Kürt unsurlar dikkate alınırsa, çok yanlış bir değerlendirme yapılmış olur.

AB'nin sahte demokrasi havarileri Türk Ulusu'nu parçalayamayacaktır. Buna inanıyoruz.

Bayrağımıza sahip çıkma refleksi en iyi gösterge olmuştur.

Biz kimsenin düşmanı değiliz!?

Yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız.

Atatürk