Endonezya'ya ait küçük bir geminin batma macerası ve Avustralya ordusuna ait bir savaş gemisinin olaya yaklaşımı, insanın kanını donduracak boyutta.

Önce olayı özetleyelim:

Güney Çin Denizi'nde seyir halinde olan Endonezya bandıralı küçük yük gemisi, çıkan yangınla birlikte su almaya başladı. Hemen SOS veren geminin personeli Singapur sahillerinin 200 mil açığında azgın dalgalarla boğuşmaya başladı. Gemide bulunan 15 kişi can yeleklerini giyip, batmaya başlayan geminin suyun üzerinde kalan kısımlarında hayatta kalmaya çalıştı. O sırada bölge yakınında olan Avustralya ordusuna bağlı askerler batan geminin yanına geldi, ama kurtarmak için değil denetlemek için.

Kraliyet donanmasına bağlı HMAS Anzak Firkateyni, batan Endonezya gemisinde önce inceleme yaptı. Geminin mülteci taşıyıp taşımadığı ve yasadışı ticaret yapıp yapmadığı kontrol edildi. Bu sırada gemi yavaş yavaş soğuk sularda tamamen kaybolmaya başlamıştı. 15 kişilik gemi personeli canlarını kurtarmak için kendilerini birer birer suya atıyordu. Ve sonunda Avustralya askerleri geminin temiz olduğunu anlayınca şişme botlarla kurtarma çalışmalarını başlattı. 15 kişi kurtarılarak karaya çıkartıldı.

Evet, batmakta olan bir küçük gemi. Kendi yolcu ve mürettebatını kurtarabilme imkânları çok sınırlı. Yani batmakta olan bu geminin acil yardıma ihtiyacı var. İngiliz sömürgesi, Avustralya ordusuna bağlı Kraliyet donanması, ölümün eşiğindeki insanları kurtarmadan önce, geminin mülteci taşıyıp taşımadığını kontrol ediyor!?

Koyun can derdinde, kasap et derdinde misali.

Avustralya kültürü, sahibinin sesi örneği İngiliz Kraliyet mantalitesiyle hareket ediyor?

Ölümün eşiğindeki insanlar, onlar için bir değer ifade etmiyor.

Mülteci dahi olsa, batmakta olan bir geminin yolcularını Okyanusun karanlık sularına terk etme düşünce ve mantığı nasıl kabul edilebilir.

İşte Batının, batı kültürünün insanlık anlayışı budur.

Yıllarca hocasının "Batı Kulübü" dediği Avrupa Birliğine öğrencisi balıklama atlamaya hazır!.

Girmek için çırpındığımız birliğin ve kültürün mantığı yukarıda özetlediğimiz olayda ortaya konuyor.

Türk Ulusu olarak daha tedbirli ve daha akıllı olmak zorundayız.

Akıllı insan düşündüğü her şeyi söylemez, fakat söylediği her şeyi düşünür.

Aristo