Batı’da yüzyıllardır sürdürdükleri dünyanın fakir toplumlarına ve devletlerine karşı sürdürdükleri sömürü düzenine evlatları karşı çıkmaya başladı.  Bunun en belirgin ve hatta en anlamlı tepkisi ABD’deki George Floyd ‘a karşı polisin gösterdiği acımasız şiddet olmuştur. Bu olay sonucu sömürge ve soykırım karşıtları; sömürgeci ve soykırımcı kişilerin heykellerini yıkarak büyük tepkiler göstermişlerdir. 

“George Floyd protestoları sırasında heykelleri yıkılanlara, Amerika'yı keşfederek kıtada fetih, sömürgecilik ve kırım dönemini açan İspanyol kâşif de eklendi.    Virginia eyaletinin Richmond kentindeki Kolomb heykeli devrilip göle atılırken, Massachusetts eyaletinin Boston kentindeki heykelin başı koparıldı.  Richmond'da protestocular ilkin kırmızıya boyadıkları heykeli ardından devirdi, ateşe verdi ve parktaki göle attı. "Alaşağı et" sloganları eşliğinde devrilen heykel gölde yüzüstü yatarken, mitingdeki konuşmacılardan biri: "Renkli insanları ezen her şey gitmeli" tavrını koydu, bir diğeri: "Her şeyin başladığı yerden girişmeliyiz. Bu topraklara ilk ayak basanlardan bu işe girişmeliyiz" dedi. Heykelin kaidesine "Kolomb soykırımı temsil ediyor" yazısı bırakıldı (Dünya Basını 11 Haziran 2020).” 

Virginia’da daha önce de Amerikan iç savaşı sırasındaki Konfederasyon ordusu generali olan Carter Wickham'a ait heykel yıkılmıştı. Köle taciri Edward Colston’un, Britanya’nın Bristol kentindeki heykeli yıkılıp Avon nehrine atılmıştı. Heykel dün nehirden çıkarıldı. Belçika’da da sömürgeci Kral II. Leopold'un Anvers kentinde geçen hafta ateşe verilen heykeli kaldırıldı. Richmond'da da eski Konfederasyon Başkanı Jefferson Davis'in heykeli yıkıldı.

Amerikan iç savaşında köleliğin kaldırılmasına karşı çıkan General Robert E. Lee’nin de Virginia’daki heykeli etrafında olaylar yaşanmış, bir kişinin hayatını kaybettiği protestolar sonrası Lee’nin heykeli kaldırılmıştı. Lee, 1861-1865'te yaşanan Amerikan İç Savaşı’nda, kölelik taraftarı Amerikan Konfedere Devletleri ordusunun başında bulunuyordu. Bir başka köle taciri Robert Milligan'ın Londra'daki heykeli de kaldırıldı. Belçika'da sömürgeci Kral II. Leopold'un Anvers kentinde geçen hafta yakılan heykeli kaldırıldı. Gent kentinde de II. Leopold'un büstü kırmızıya boyanarak ABD'de polis tarafından öldürülen George Floyd'a atfen, büstün üzerine “Nefes alamıyorum” yazılmıştı.

Bilindiği üzere; sömürgecilik 1500'lü yıllar itibariyle dünyada batı merkezli olarak başlamıştır. Sömürgecilik tarihinin başlaması ile 1500'lerden sonra dünyada önemli değişimler yaşanmıştır. Bu dönemde dünya üzerinde batının yükselişe geçtiğini bariz bir şekilde görmekteyiz. Tabii batıdaki bu yükselişin ve gücün kaynağı doğunun zenginliklerinin batıya aktarılmasıyla olmuştur. Yani bu güç ve zenginlik batı merkezli bir sömürge ağıyla kurulmuştur. Sömürgeciliğin ortaya çıkmasına neden olan faktörlere ya da batı merkezli sömürge sisteminin oluşmasına kadar olan sürece etki edecek olaylara bakacak olursak. İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethedilmesi çok önemli yer tutar. Çünkü İstanbul'un fethedilmesi ile boğazlar üzerinde Türk egemenliği başlamıştır. Osmanlı Devleti'nin hükümdarı Fatih Sultan Mehmet boğazdan geçen her gemiden vergi alınmasını, geçen her geminin taşıdığı mala bakılmasını ve istenilmeyen geminin geçirilmemesi gibi emirler vererek batının dünya ticaretine Türk engeli koyarak istediği gibi ticaret akışını yönlendiriyordu. Yine Kırım'ın Osmanlı Devleti tarafından alınması ile de Karadeniz bir Türk Gölü haline gelmiştir.

Osmanlı'nın dünya üzerindeki ticaret yollarının üzerindeki egemenliği sonucu batının doğu ticareti istediği gibi gitmemeye başlamıştır. Bu durumun sonucunda doğuya batıdan gitmek ve yeni ticaret yolları keşfetmek istemişlerdir. Kristof Kolomb dönemin söz sahibi olan kiliseyi ikna edip coğrafi keşifler için yola koyulmuştur. Ayrıca batının gelişmiş olan doğuya merakı ve oranın zenginliklerini keşfedip yararlanmak istemesi de başka faktörler olarak sıralanabilir. İşte bu olaylar örgüsü ile batı sömürgecilik faaliyetlerine başlamıştır. Yeni coğrafyaların keşfiyle Avrupalı devletleri bir sömürge yarışı içinde buluruz. Sömürgecilik yarışında İngiltere, Hollanda, Portekiz ve İspanya Krallığını ön saflarda görmekteyiz. Bu sömürge yarışı o kadar uzun sürmüştür ki 18. yüzyılın sonuna gelindiğinde Avrupalı devletler neredeyse dünyanın yarısını sömürge haline getirip başka devletler üzerinde söz sahibi olmuşlardır.

Hatta sömürgeleri oldukça genişleyen batı devletlerinin hükümdarlarının isimleri, unvanları denizaşırı sömürgelerinde bilinecek düzeye gelmişlerdir. Genişleyen batı merkezli sömürge sistemi ile Japon Ada Krallıklarında bile Avrupalı sömürgeci devletler görünmüştür. Batı merkezli sömürgeciliğin farklı farklı yöntemleri bulunmaktaydı. Batılı devletler direkt sömürge olarak kendine bağlayamadıkları toplumların sadece yeraltı ve yerüstü kaynaklarını kullanarak sömürmüşlerdir. Başka bir yöntem ise İngilizlerin Amerika kıtasına eğitim, yönetim gibi çeşitli bahaneler ile göçler başlatıp bölgeyi sömürge altına aldığını görürüz. Tabii bu göçler neticesinde de sömürge topraklarında bir süre sonra yeni devletler doğmuştur. Bu güçlenmenin arkasındaki nedenlerden biri de sömürgecilik olmuştur. Avrupa sömürgecilik faaliyetleri ile daha önce batıda görünmeyen yeni tür gıdalar ve hayvanları ticaret ağına katmıştır. Avrupa'da gelişen denizcilik faaliyetlerinde doğu medeniyetlerinin katkısı büyüktür. Coğrafi keşiflerde Kristof Kolomb'un kullandığı usturlap bir doğu medeniyeti olan Abbasi icadıdır. Osmanlı'nın güçten düştüğü batının yükselişe geçtiği 17. ve 18. yüzyılda bu yükselişi doğudaki sömürgelerine ve güçlü dönemindeki kullandığı önemli teknolojileri olan Osmanlı Devleti'ne özenmelerine borçludur. Çünkü doğudaki sömürge faaliyetleri ile gelişen bir silah teknolojisine sahip oldukları gibi sömürgecilik yapmak içinde denizlerde hâkim bir güç olmaları gerekiyordu.

Avrupalılar ise Türklerden, Araplardan ve Çin'den bu teknolojileri almıştır. Türklerden denizcilik alanında Fatih Sultan Mehmet'in, İstanbul'un fethinde surları aşmak için döktürdüğü topları ve kurdurduğu donanmayı örnek almışlardır. Avrupa'nın denizcilikte bu kadar ilerlemek istemesinin sebeplerinden bir diğeri ise 1. Dünya Savaşı'na kadar yapılan kara ve deniz savaşları sur savaşlarıydı. Bu nedenden dolayı surlarla kaplı şehirleri aşmak için Avrupalılar gelişmiş toplara ve hızlı hareket edebilen gemilere ihtiyaç duymuştur. Avrupa'nın gelişen bu silah teknolojisinin savaşlara da yol açtığını unutmamak gerekir. Doğunun teknolojisi ve kuramları Avrupa'ya giderek batının yükselişine katkıda bulunmuştur. Ancak batılı devletler doğulu toplumları sömürüp yükseldiği gibi ne yazık ki pişkince doğuyu görmezden gelmiştir.

Sonuç olarak; bütün bu sömürgecilik faaliyetinin, sömürülenlere kelimeleri dahi hicaba ve azaba düşüren daha nice acılar yaşattığı tarihin yüzü kızarmış sayfalarında yerini almış ve daha da almaya devam etmektedir. Ancak bütün bunlar sebepleri ve sonuçları ile bitip ciltler arasına, bir daha çıkmamak üzere hapsedilmiş değildir. Hem öncekilerin sonuçları bu günlere sarkmakta, hem de sömürgecilik farklı şekillerle karşımıza çıkmaktadır. Günümüze sarkan sonuçlar en az geçmiştekiler kadar ürkütücüdür. Tarih, sonu gelmez bir şekilde devam etmektedir, ama efsanenin sonu gelmiştir. Yeni efsanelerle karşılaşmamız ise mukadder görülmektedir. Ne diyordu Afrika atasözü: “Aslanlar kendi hikâyelerini yazmadıkça, avcıların hikâyelerini dinlemek zorundayız.” Galiba artık aslanlar kendi hikayelerini yazmaya başladılar.”

...