Haftalardır evrildi olmadı çevrildi olmadı. Tekrar çevrildi olmadı. Tekrar evrildi. Her yol mübah olabilirdi tekrar sayıldı olmadı. Zaman aşımına uğradı. Ama olsun dendi tekrar sayıldı.

Rezalet ki bu sayma işi günler aldı… Utandık sıkıldık. Ay dedik rezil olduk dünyaya…

Ve en nihayeti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sayıların verilerine dayanarak mazbatasını aldı. Çok heyecanla icraatına başladı. Şeffaflık ilkesiyle toplantıları, aldığı kararları halkla da paylaştı. Keyiflendik. Kaostan çıkmak buydu. 

Oh dedik. O parti bu parti kazandı değil artık bu gündem halloldu. Ekonomimize odaklanabilir, zamlardan delinen bütçelerimize nasıl çeki düzen verebilirize geçebilirdik. Komşuda pişer bize de düşer misali doğuda güneyde kızışan olaylara döndük, indi çıktı dövize döndük, anlamını unuttuğumuz normal hayatımıza döndük. En azından dönmeye çalıştık.

Eee sonra?

Sonra ramazan geldi, sosyal medya davullarından birileri İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptalini bildirdi ahaliye…

Aha yine… s….

Nasıl yani? Sebep?

Öfke patlamaları geldi gitti geldi gitti?

Reva mı bu? Çocuk oyuncağı mı? Düpedüz alay ediliyorduk.

Şaka maka değildi. Görümceli pardon göreceli hukuk mu olurmuş dedik.

Allahtan kısa bir süre içinde çiçeği burnunda başkan bizleri sakinliğe, bilgeliğe, sabır masasına davet etti. 

Kararlı ve inançlı tavrı , düştüğü durumu haksızlık olarak niteliyen kitleleri kenetledi. Daha çok çalışarak kazanma niyetini aktardı. Yumuşak geçiş hayranlık topladı.

Sevgi çemberini genişlettiğini çocuklar bile anladı.

Şimdi;

Liderlik vasfı doğuştan getirilen bir durumdur. Emek, sukünet  ve sabır ister. Yıllar içinde örneklerini de deneyimledik.

Ve,

Hasta toplumların oluşumun  da güven, kabul görmeme, aidiyet eksikliği, dışlanma, istikrarsızlık temel nedenlerdir.

Kaldı ki ülkemiz siber saldırılarda birinci sırada. Bu şu demek her türlü bilgilerimiz ortada. Zaten nasıl bir güven ortamı olsun ki? Kimlik nolarının kartvizitlere basıldığı, uluorta camekanlara asıldığı, her evrak hareketinde T.C. no  alındığı, sağlık kurumlarında parmak izi alındığı- reddetme şansına sahip olduğumuz halde kuzu kuzu verdiğimiz- bir ortamdayız.

Yanlış yapmayın artık yeter bıktı usandı bu memleket hırstan, zamdan, tepişmekten !

Sandıkçı başı kamu görevlisi değilmişmiş miş… Kargalar güler ya. Bunca zaman sonra bunu mu akıl ettiniz süzme salak yaptınız bizi olmaz olamaz olmamalı. 

Aynı zarfta dört oy var, üçü geçerli biri geçersiz nasıl olur?

Şimdi biz bunu şöyle açıklasak?

Dört bölümlü tek zarf ! Zarfı Bay Zihni Sinir tasarladı.

Her bölümün iç rengi farklı pembe,kırmızı, turuncu ve İstanbul Büyükşehir Başkanlığı kısmı mor renkte... 

Nasıl oldu mu?

Efendim? Duyamadım?

İlle de Roman değil İstanbul mu olsun?

Olsun !

Peki nerde bunun haysiyeti gururu ? 

Pişmiş aşa su katmak bu olsa gerek.