Balkanlarda Osmanlı’nın Mührü, Türk İzleri Olarak Bize Gülümsüyor
‘Balkanlarda Osmanlı’nın Mührü, Türk İzleri Olarak Bize Gülümsüyor.’
Oğuz Çetinoğlu: Gezinizin son durağının Kosova olduğunu söylemiştiniz…
Murat Yıldırım: Evet! Makedonya sınırından geçerek, Kosova gümrük sınır kapısından giriş yaptık. Pasaport polisi arabaya geldi, ‘Pasaportlarınız elimde, bize misafir geldiniz, hoş geldiniz!’ diyerek bizleri selâmladı. Gümrük görevlileri de gümrüğe tabi eşyamız olup, olmadığını gülerek sordu. Biz de topluca ‘yok’ dedik ve ayrıldılar. Kaptanımız Soşi, her gümrük kapısında, görevlilere sadece coca-cola türü içecek şeyler ikram ederek, sempatik tavırlarıyla işlemlerini hızlandırıyordu. Biz de kolanın yanına bir paket Ülker bisküvisi kattık.
Çetinoğlu: Kosova izlenimleriniz nasıl?
Yıldırım: Kosova, Sırbistan’a bağlı Özerk bir bölge iken, yaşanan iç savaştan sonra bilhassa ABD’nin baskısıyla durum değişmiş. Genel olarak fakirlik ve savaş, bölgenin ekonomik ve sosyal yapısını tamamen bozmuş. 17 Şubat 2008 de Kosova kendi kendine bağımsızlığını ilân etti. İlk tanıyan devletler, Kosta Rika, ABD ve 3. olarak Türkiye olmuştur.
Çetinoğlu: Sırbistan?
Yıldırım: Sırbistan tanımadı. Kosova’nın tek amacı, Avrupa Birliği ve NATO’ya girmek, sonra da Birleşmiş Milletler Teşkilatı’na üye olmaktır. Ayrıca Kosova’nın Başbakanı Haşim Taçi; ‘Milletlerarası Adalet Divanı, Kosova’nın devlet olma hakkını kabul etmiş ve bunu bütün dünyaya duyurmuştur.’ Demektedir. Eski ABD Başkanı Bill Clinton döneminde, Belgrat’ın bombalanmasına emir verdiği ve yine Arnavutluk siyasî destek verdiği için, hem Kosova’da hem Arnavutlar arasında çok sevilmektedir. Nitekim bazı tesislere adını vermişlerdir. Bazı inşaatların-tesislerin önünde, Arnavut, Kosova ve ABD bayrakları beraber asılmıştır.
Çetinoğlu: ‘Büyük Arnavutluk’ idealinden söz ediliyor…
Yıldırım: ‘Büyük Arnavutluk’ ideali aşırı milliyetçiler tarafından düşünülmektedir. Kosova’da ve Makedonya’da yaşayan Arnavutlar, bağımsız Arnavutluk’ta yaşayanlarla bir araya gelerek bütünleşme idealini diri tutmaya çalışmaktalar. BESA şeref sözü-verilen sözün mutlak tutulması anlamına gelen Arnavutların çok önem verdikleri bir kelimedir.
Çetinoğlu: Prizren’e de gittiniz mi?
Yıldırım: Evet! Prizren’e 25 Km kala başlayan otoban, Türk şirketi ENKA tarafından yapılıp işletmeye açılmıştır. Güzel bir yol.
Prizren’e vardığımızda, şirin mi şirin güzel bir Osmanlı damgası ile karşılaşıyorsunuz. Şar Dağları’nın eteğinde kurulmuş şehir bizim Bursa’ya çok benziyor. Fatih Sultan Mehmed Han’ın kumandanlarından İsa Bey tarafından fethedilmiştir. 1913 Balkan savaşından sonra ülkemize büyük göç yaşanmıştır. Kosova’nın ikinci büyük şehridir.
Çetinoğlu: Şehirde ne kadar Türk var?
Yıldırım: Nüfusun % 61’i Arnavut, % 20’si Türk’tür. 35.000’den fazla Türk’ün yaşadığı söylenmektedir. Çarşı merkezinde ilk durağımız 2001’de Türk İşbirliği ve kalkınma Ajansı TİKA tarafından onarılan Sinan Paşa Camii oldu. Sonra kafilemizle içinden geçtiğimiz Halveti Dergâhı ve Camiine eşimle beraber geri dönerek mescid namazı kılarak dergâh sorumlusu Durak Efendi ile tanışıp biraz sohbet ettik. Dergâhın içindeki sebilden ben ve eşim Sahavet Hanım su içtik. Fetihten sonra Cuma namazının kılındığı Namazgâh’a giderek gazi ve şehitlerimize duada bulunduk.
(Resim: 7- Prizren’deki Namazgâh)
Çetinoğlu: Başşehir Priştina…
Yıldırım: Birinci Kosova Zaferi’nden sonra, bu bölgenin önemi daha da artarak İslamî bir kimliğe bürünmüştür. Osmanlı cihan devletinin sağladığı barış, huzur ve refah dönemi 1912 Balkan Savaşı’ndan sonra bozulmuştur. Sırp ordusu şehirlerde büyük katliamlar yapmıştır. 1999’da yaşanan iç savaş döneminde de binlerce Müslüman Türk ve Arnavut her türlü zulme maruz kalmışlardır. Kosova Devleti, bugün Priştina’yı ekonomi, ticaret ve sanayide bir cazibe merkezi haline getirmeye çalışmaktadır.
Başkentte otobüsle panoramik bir gezi yaptıktan sonra son durağımız Birinci Kosova Zaferi’nin yaşandığı Meşhed-i Hüdavendigâr’ın türbesinin bulunduğu bölgeye gittik. Sultan Birinci Murad Han’ın türbesini ziyaretle dualarda bulunduk. Bütün kafilemiz mensupları duygulu anlar yaşadı.
(Resim: 8- Sultan Birinci Murad Han Türbesi)
Çetinoğlu: Orada da Cumhuriyet Türkiye’sinin eseri var…
Yıldırım: Evet! TİKA tarafından hazırlanan Sultan Murad Hüdavendigâr Türbesi Selamlık Binası Kültür ve Tanıtım Evi var. Oraya da giderek, görevli bir rehberin anlatımıyla, Birinci Kosova Meydan Savaşı’nın bütün safhalarını dinledik. Kültür ve tanıtım evi, küçük bir müze görünümünde hazırlanmış. Müze evde çeşitli dönemlere ait fotoğraflar, eserler yer almaktadır. Sultan Abdülaziz tarafından 1867 yılında yaptırılan çeşmeye ait kitabe ile Sultan Reşad’ın 1911’de Kosova ziyareti ile ilgili resim ve yapılan törenlere ait resimleri örnek olarak gösterebiliriz.
Kosova Tarih ve Kültür Derneğince yaptırılan Meşhed-i Hüdavendigâr bölümünde Türkçe, İngilizce ve Kosova-Makedonca dillerinde Sultan Murad Han’ın sabah namazından sonra yaptığı dua tam olarak yazılmış.
(Resim: 9- Meşhed-i Hüdavendigâr)
Çetinoğlu: Duanın metnini aldınız mı?
Yıldırım: Evet! Dua aynen şöyledir:
‘Yarabbi, hazreti peygamberin hatırı için,
Kerbela’da dökülen kanlar için,
Senin yolunda sürülen yüzler için,
Ağlayan gözler için bize yardımcı ol
Bizden lütfunu esirgeme.
Yarabbim, düşmanın bize uzanan elini başka yöne çevir
Bakma Rabbim bizim günahımıza
Nazar et canü dilden ahımıza
Senin için, ismin için savaşan askerlerimize yardım et
Onları telef etme-Onları düşman kılıç ve okundan sen koru
Dinin yolunda ben fedâ olayım
Askerlerim yerine ben şehid olayım
Tek mülk-ü İslâm payimal edib, kâfirlere çiğnetme…’
‘Âmin… Âmin’
Diyerek duasını bitirmişti. Zaferin adından, Sırp bir asker Miloş Obiliç tarafından bıçaklanarak istediği şahadete ulaşmıştı… Mekânı cennet olsun.
Çetinoğlu: Âmin… Âmin… Âmin…
MURAT YILDIRIM:
1953 yılında Çorum’da doğdu. İlköğretimini Çorum’da, Ota ve Lise öğretimini Kastamonu’da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1976 yılında mezun oldu.
1979 yılında Sivas’ın Hafik İlçesi’ne kaymakam olarak tâyin edildi.
1980 yılında yedek subay olarak Konya’nın Doğanhisar İlçesi’nde Askerlik Şubesi Başkanı ve Garnizon Komutanlığı, 1981-1983 yıllarında Afyon’un Sultandağı İlçesi’nde, 1983-1985 yıllarında Erzurum’un Karavazi İlçesi’nde Kaymakamlık ve Belediye Başkanlığı, Samsun’un Ladik, Afyon’un Bolvadin ilçelerinde kaymakamlık yaptı.
1990 yılında dil eğitimi için 6 ay süre ile A.B.D’de kaldı.
Dönüşünde İçel’in Erdemli İlçesi’ne kaymakam olarak, 1992 yılında Erzurum’a Vali Yardımcısı olarak tâyin edildi.
1993 yılında Özbekistan’da Milletlerarası İktisat Sempozyumuna katıldı. Dönüşünde ‘Özbekistan Notları’ isimli kitabını yayınladı.
1994-1998 yıllarında Akyazı Kaymakamlığı, 1998-2003 yıllarında Ankara Vali Yardımcılığı, görevlerinde bulundu.
2003 yılında İstanbul Vali Yardımcılığı görevinde bulunduktan sonra aynı yıl içerisinde Vali Yardımcılığı sıfatı üzerinde olmak üzere Atatürk Hava limanı Mülki Âmiri olarak görev yaptı.
2004 yılında Siirt, 2005 yılında Ardahan Valiliğine tâyin edildi. Nisan 2008’de İstanbul’da Merkez Valisi olarak görevlendirildi.
‘Adım Adım Anadolu’ isimli şiir kitabı ile ‘Ders Aldığım Kıssalar ’ isimli kitabını yayınladı.
Vali Murat Yıldırım, evli ve 2 çocuk babasıdır.