BALKAN SAVAŞLARI – 10 (Balkanlarda Türk SOYKIRIMI)

Abone Ol

Aşağıdaki  konuların tamamını , zamanın yabancı diplomat ve gözlemcilerin raporlarından yararlanarak kitabında yazan Prof.Justin Mc.Carthy’nin  “Ölüm ve Sürgün” adlı eserinden buraya aktarmaya çalıştım.Kendisine sonsuz teşekkürlerimle saygılarımı sunmayı  bir borç bilirim.
Bilindiği gibi Ruslar 1877-1878 savaşında Müslümanları yoketmeye veya Balkanlardan göç ettirmeye zorlayacak bir plan uygulamışlardı. Balkan Savaşlarında da kazanan devletlerin her biri zaptettiği ülkelerde Türk/Müslüman nüfusun varlığının son bulmasını istemekteydiler.  Savaşın sonucunda Müslümanlar/Türkler   için 1877-1878 Rus savaşından daha kötü ve büyük bir SOYKIRIM  gerçekleşmiş oldu.
Düzenli Orduların yanında  Sırp , Bulgar , Yunan  komitacıların  yağma , talan ve katliamından canını kurtararak  kaçabilenlerin birçoğu yollarda can vermiş , köylerden ayrılanların ancak yarısı kıyı kentlerine ulaşabilmişti.
Balkanlı Komitacıların insanlık dışı katliamını durdurmak için hükümetleri  veya resmi görevlileri kılını kıpırdatmamıştı. (Hollandalı askerlerin 1995 yılında Srebrenitsa’da  sivilleri  Sırp katillerin eline terk ettiği gibi)
Savunmasız ve sivil  kadınlarla çocuklardan bir çoğunun yanında köy erkeklerinin tümü  camide ve saman ambarlarında toplanıp diri diri yakıldılar. Bazı köylerde insanları döve döve öldürdüler. Bazı bölgelerde ise dere kenarlarında katletiler.
Teslim olan Osmanlı askerlerine karşı çok kötü davrandılar. Esir alınan askerlerimiz aşağılık hayvanlar gibi yumruk , çizme , dipçik vuruşlarıyla sürülüyordu. Esir toplama merkezlerinde soğuktan ve aç bırakılarak yavaş yavaş öldürülüyordu. Cesetler sokaklara , tarlalara , akarsulara  fırlatılıyordu. Askerlerin tıkıldığı yerlerde yığınlar halinde cesetleri , kışın açıkta uyuyan insanları, koleranın ortaya çıkışını  yabancı gözlemciler görmesine rağmen hükümetleri pek oralı olmadı. Hastanelerde bırakılmış yaralı Türk askerlerinin tamamı öldürülmüştü. Bazı sivil Bulgar halk  Türk savaş tutsaklarına saldırarak yaralamış ve birçoğunu  öldürmüşlerdi.
Birçok  yerde  ileri gelen Müslümanlar/Türkler  öldürülmüş , malları ya talan edilmiş ya da kullanılmaz hale getirilmişti. Eş ve çocukları hakaret edilerek aşağılanmış ve tecavüze uğramışlardı. Edirne’nin işgalinde de görüldüğü gibi işgalci Bulgar askerlerinin yanı sıra yerli hristiyan ahali de Türklerin ev  ve dükkanlarını  yağmalamıştı.
İşin acı tarafı kuzey-orta Makedonya gibi bazı  yöreleri önce Bulgarlar , sonra da Sırplar işgal ettiği için iki defa aynı vahşete maruz kalınmıştı.Aynı şekilde bazı inasanlar kıyı kentlerine sağ varabildiği halde yeni işgalcilerin gelişiyle tekrar aynı  işkence ve katliama hedef olmuşlardı.
İngiliz Konsolos Lamb’ın raporunda belirttiğine göre Sırp , Yunan ve Bulgar resmi makamlarının oluşturduğu komisyon kararı ile suçsuz ve günahsız siviller vahşice organları koparılarak katlediler.
İşgalci yöneticiler Müslümanların / Türklerin  talan edilmesinde o kadar ileri gittiler ki örneğin ; Strumnitsa’da kentin Sırp Kaymakamı  kişisel olarak 80 araba yükü talan malını Belgrad’a göndermişti.
Bunun yanında Serez ve Dedeağaç’ta işgalci Bulgarlara karşı Müslümanları/Türkleri  korumaya çalışan hristiyan din adamı da vardı. Oysa ki aynı anda  yerli Rumlar, Müslümanların / Türklerin   mallarını talan etmek  için Bulgarlara katıldılar.
Arnavutluğu istila eden Karadağlı askerler  Müslüman köylerinin yanı sıra Katolik  köylerini de yakıp yıktılar.Yolları boyunca bütün ağaçları kesip yaktıkları için onlar gittikten sonra  her nasılsa kalabilmiş evlerin  çatısına koyabilecek kerestelik ağaç bulamamışlardı. Balkan Orduları geçtikleri güzergahta canlı kalabilmiş insanlar için gerekli olan her şeyi  gerçek anlamda yok etmişti. Özet olarak Çatalca  hattının  batısında kalan  Türk/Müslüman köylerinin tamamı bu savaşta yakılıp yıkılmıştır.
Özellikle Bulgar ilerleme çizgisinin arkasında kalan Müslümanlar , din değiştirmekle canlarından olmak arasında kaldılar.Müslümanlara  sopalarla ve silahlarla saldırarak zorla kiliselere götürüp , vaftiz ettiler ve zorla domuz etinden yapılmış sucuk  yedirdiler. İnsanlara  “Bu kişi hristiyan olmuştur”  belgesi verilerek 3 frank da belge parası aldılar. Çok zor şartlarda yaşamaya çalışan Türk/Müslüman  yöre halkına  insanlık dışı kötü muamele ettiler.Olur olmaz dövdüler , hakaret ettiler , kadınlar hamamına zorla girip  tecavüz ettiler.
Özellikle Bulgaristan’da “Bulgar”  bir nüfus yaratabilmek adına bu ve benzeri insanlık dışı politikalar 1989 yılına kadar sürdürülmüş olup  1989’da yüzbinlerce  Türk  göç etmek zorunda kalmıştır.
Bu yazımızda Balkan Savaşları sırasında genel  anlamda ve özet olarak  yaşanan SOYKIRIM ve İNSAN HAKLARI İHLALLERİNDEN  bahsedebildik. Olaylarla ilgili olarak o dönemde görevli yabancı ülke konsolosluk raporlarında, Carnegie Komisyonu raporlarında, Yunan ve Bulgar hükümetlerinin kendilerini aklama çabasıyla diğerinin yaptıkları mezalimi anlatan “Yapılan Vahşetler” adlı  kitaplarında ve basın mensuplarının haber yazılarında  yaşanmış yüzlerce örnek tüm ayrıntılarıyla anlatılmaktadır.
1,5 MİLYON İNSANIMIZI KAYBETTİĞİMİZ  bu savaş insanlık tarihinin yüzkarasıdır.Yaşananlar  mutlaka dünya kamuoyunun gündemine getirilmeli ve İNSANLIK TARİHİNİN EN BÜYÜK  SOYKIRIMI  olarak tanınmaldır.