Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, benim çok değerli arkadaşımdır. Doğduğu topraklar olan Bayburt’ta, yarattığı Baksı Müzesini, Büyükkulüp’te düzenlenen bir konferansta anlattı. 

Baksı Müzesi, tasarımı, yapısı ve sosyal boyutu ile bulunduğu coğrafyanın bir parçasıdır. Baksıyı, özgün kılan bulunduğu yerin coğrafyası, insanları ile kurduğu diyalog ve etkileşimdir. Bu anlamı ile baksı, bulunduğu doğa içinde bambaşka anlamlar taşır. Bu özellik, baksıyı, sanatı yaşamla özdeş tutan bir algının parçası yapar. Adeta Bayburt Dağları’nda, inanılmazı başaran Hüsamettin Koçan, bireysel düşü olan bu müstesna projeyi 2000 yılında ateşlemiştir... Bu proje Kocan’ın doğduğu topraklara bir borç ödemesidir... 2005 yılında Baksı Sanat Vakfı kurulmuştur. Müzenin ana binası, depoları, diğer tesisleri, karşılaşılan birçok zorluklara rağmen, Hüsamettin ve arkadaşları tarafından, Temmuz 2012’de açıldı ve sanatseverlerle buluştu. Baksı Müzesi, yoğun göç veren Bayburt’u, kültür ve sanatla buluşturan, yörenin insanlarını, kültür ve sanatla tanıştıran, bir misyon adıdır. Baksı, geleneksel, gelecek, ilişikleri kuran istihdam beklenti ve moral unsurları ile güçlenen  bir misyona sahiptir. Sadece bir müze değildir. Bölgede bulunan özel yetenekleri haiz çocuklara tespit edip, bunların sanat alanlarında gelişmelerini burslarla teşvik eden, kadın istihdamı projelerini uygulamaya koyan, bir güzide uğraşının adıdır... Baksı  Kültür Turizmi aracılığı ile Bayburt Bölgesi’nde, turizmin gelişmesine katkıda bulunmaktadır. Diğer bir ifade ile Baksı Müzesi, diğer müzelerden farklı olarak, sadece bir yöne ve döneme ait olmadan, geleneklerle, çağdaşlığı aynı zeminde buluşturan, kurduğu üretim birimleriyle ekonomik hedefler yaratan bir kimliğe sahiptir. 

Baksı Müzesi, Avrupa Konseyi başta olmak üzere dünyada birçok ödüle layık görülmüştür. Baksı Müzesi kompleksinde bulunan küçük bir konukevi binlerce ziyaretçiyi misafir etmektedir. Baksı’da, Klasik Batı Müziği ve diğer müzik konserleri verilmektedir. Hani bir hikaye vardır. Devlet Senfoni Orkestrası Bayburt’ta bir klasik Batı Müziği konseri düzenler, Ankara’dan Vali’ye “Konsere ilgi gösteriniz diye bir talimat gider. Vali de, devlet görevlilerine; ticaret, tarım erbabına “konsere gideceksiniz” diye emir verir. Konser dolu salonda icra edilir. Konserden sonra Bayburt’lu bir ileri gelene, konseri nasıl bulduğu sorulur. Cevap, “Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi”.. İşte Baksı bu anlayışı, tersine çeviren Klasik Müziği bile halka sevdiren bir misyonu gerçekleştirmiştir. 

Bizim, Hüsamettin Kocan ile şöyle bir anımız vardır. 1995 yılında Türkiye, Avrupa Birliği, Gümrük Birliği’ne girecektir. Avrupa Birliği müktesebatı çerçevesinde, bizler TBMM’de, harıl harıl öngörülen yasaları çıkarmak için yoğun çalışma yapıyoruz. Rekabet, Patent, Akreditasyon, Fikir ve Sanat Eserleri, Fikri ve Sinai Mülkiyet Hakları gibi birçok kanunu çıkarıyor. İktidar, Muhalefet birlikte çalışıyoruz. Kültür ve Sanat konularına her türlü desteği veren, Bakan Fikir Çağlar. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, bende... Sanatı, Güzel Sanatları, Kültürü tam anlamıyla bilen, Arkadaşım Hüsamettin, hemen aklıma geliyor. Dragos’daki evinde buluşuyoruz, yasayı sabahtan gece yarılarına kadar çalışıp, kendisinin katkıları ile hazırlıyoruz. Yasa üzerinde TBMM’de ben konuştum, kanunlaştı. Prof. Dr. Hüsamettin Kocan’ın, büyük katkılarıyla hazırlanan güzel bir yasa oldu. Sanat ve Fikir ortamının gelişmesine katkı yaptı. Biz bu yasayı hazırlarken, herkesin sanatçı, mütefekkir olamayacağını, sanat ve sanatçıya (gerçek olanlara) gereken önemin verilmesini, sanatın, baskı, sınırlama kabul edemeyeceğini, sanatın, hür demokratik, hoşgörü ve uzlaşma ortamlarında gelişebileceğini, ancak bu şekilde medeni dünyanın, Avrupa Birliği’nin üyesi olabileceğimizi düşündük. Büyük Önder Atatürk’ün “Sanat damarları kesilmiş bir toplumun ileri gidemeyeceğini” “Efendiler, Mebus, Vekil, Cumhurbaşkanı her şey olabilirsiniz, ancak gerçek sanatçı olamazsınız. Sanatçı Allah vergisi müstesna, herkeste olmayan yetenekleri haiz, çok değerli insandır” sözlerini, hiç aklımızdan çıkarmayarak, bu yasaları hazırladık. Bugün sanat ve kültür hadisesinde nereden, nerelere geldik, takdire bırakıyorum... 

Değerli dostum, Prof. Dr. Hüsamettin Kocan’ın, Bayburt’ta, adeta dağ başında yarattığı Baksı Müzesi, bu müstesna eser, her bakımdan takdire ve tebrike layıktır...