Son zamanlarda yaşanılanlar, sesimizi soluğumuzu kesti yada susturulduk, avutuluyoruz, beş kuruş para umuduyla..
Ocak ve Temmuz ayı memurun maaşına zam dan öte ‘’Allah rızası için sadakadan başka bir şey değil…!’’
Bölük, pörçük yaşayan bu halkın memur ve işçisi, çocuğunun da; “Allah Razı Olsun!” söylemediğine de çok eminim.!
Üç, beş kuruş ile oyalanan memur ve memurun, işçinin tek lüksü yani makam arabası ise; ayaklarını soğuktan kurtaran eski, yırtık ayakkabıları… En son ne zaman alındığını unuttukları ayakkabıları..!
Sefil bir yaşamın çırpınışları devam ederken; öte yanda ‘’kalbur üstü o fiyakalı yaşamın şanslı çocukları…’’
Bakan çocuklarının kasası bile halk ile alay edilecek yerde, emekçinin parası ayaklar altında… Markalı ayakkabıları, çeşidi bol. Mevsimlikte değil, günlük rengarenk, saf deriden ayakkabıları giyip tur atmalarının yanı sıra o kıymetli ayakkabıların içinde; memur çocuğunun rüyasında bile görmediği onca parayı haksızlıkla, alın teri dökmeden alıp sakladıkları yer…
Memur, işçi çocuğunun elinde, “hesap makinesi’’ var.! Ay sonuna nasıl ulaşabilecekleri endişesiyle, dar bütçeleriyle boğuşurken, gençlikleri emekçi aileleri gibi paramparça.
Sayın Bakan çocuklarının evinde ise; “para sayma makinesinin’’ bulunması bile ekonomi psikolojisinin rahatlığını onlara yaşatırken diğerlerinin yaşadıklarıyla yaman çelişki apaçık ortadadır…
Adaletli yaşam şekli bu mu…?
Vicdani rahatlık, bu mu..?
Kolay para kazanma yöntemlerinin örneği mi…?
Yoksa adı üzerinde olan unvanlı babanın yüksek egolu çocuklarının şımarıklığı mı?
‘’Bakan Oğulları’’ BAK (an)larsın hava mı, demek mi…?
Bu yolsuzluğun adı ne…?
Halkın parası ayakkabılar içinde saklanıyorsa, bu halk yüreğiyle bu yolsuzluğun durmasını uykudan uyanmış ivedilikle bekliyor…!
Yolsuzluğun, yolcularının haberi ola…!