6. yüzyıldan günümüze ulaşan evrensel değer Ayasofya ,tüm dünyanın gündeminde.

Kilise, cami ve müze olarak hizmet veren bin 500 yıllık tarihe sahip olan Ayasofya’nın , Danıştay’ın kararıyla ibadete açılmasından rahatsızlık duyan ülkelerin  yersiz ve  küstah  açıklamaları ardı ardına devam ediyor.

Her sene binlerce yabancı turist tarafından ziyaret edilen dünyaca ünlü , tılsımlı bir yapıya sahip Ayasofya’nın tarihi değeri hem Müslüman  hem de Hristiyan toplumu açısından büyük öneme sahip. İstanbul’un fethi ile birlikte Fatih Sultan Mehmet , Ayasofya’yı Türk ve Müslüman aleminin büyük bir mirası haline getirdi. Sözlü ve yazılı bir kural olarak kabul edilen kılıç hakkının vermiş olduğu yükümlülükle ismi değiştirilmeden , restorasyon çalışmalarıyla bu güne kadar gelmesini sağlamış ve cami olarak kullanıma sunmuştur.Osmanlı dönemi boyunca özel günlerde  en çok tercih edilen cami olan ve  birçok ünlü seyahatname gözlemcisinin de yazılarında yer verdiği gizemli yapı  Ayasofya’nın tarihi ve dini  anlamı hepimizin bildiği gibi çok büyük.

Aynı zamanda Doğu Roma İmparatorluğu’nun İstanbul’da yapmış olduğu en büyük kilise olması nedeniyle Hristiyan dünyası için de büyük bir öneme sahip olan Ayasofya, Kutsal Bilgelik adıyla tanımlanmış ve başkentin en büyük Kilisesi olarak katedral görevini üstlenmişti.  

Ayasofya neden Hristiyan coğrafyası için tartışma odağı oldu?

Bomba etkisi yapan Ayasofya'nın ibadete açılışı ile Hristiyan dünyasında gergin bir hava oluştu. Uluslararası toplumdan gelen açıklamalar ise aslında beklenilen nitelikteydi.

Danıştay’ın kararı , Rusya’nın üzüntüsüne , ABD ‘nin hayal kırıklığı yaşamasına ve  Avrupa Birliği Temsilcileri’nin   “Ortak Avrupa kültürüne karşı bir provokasyon" olarak değerlendirmesine neden oldu. Bununla kalmayıp Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden giderek uzaklaşıp farklı bir yol aldığını, müzakere sürecinin tekrar gözden geçirilmesi gerektiğinin sonucuna vardılar. Adeta Türkiye’nin evrensel miras Ayasofya’daki sembolik mesajını, uluslararası toplum önündeki net duruşunu hazmedemeyen tavırlar sergiliyor ve  tarihimize, kültürümüze, özümüze tekrar  sahip çıktığımız şu dönemi panik halinde izliyorlar.

Avrupa’nın kızgın maşası Fransa’nın lüzumsuz yorumu ise en çok okunan dergisi Le Point’in kapağına taşındı."Ayasofya, Suriye, Libya, Akdeniz... Erdoğan! Savaş kapımızın önünde" manşetiyle savaş ortamını körükleyici ve durumdan ne kadar memnun olmadıklarını belirten bir yazı hazırladı.

Bağımsız ,egemen bir devletin almış olduğu kendi halkı için nafi  ve milli kararların ne derecede doğru ve  yerine ulaşır olduğunu yine devletlerarası ilişkilerde yapılan açıklamaların sürecinde görebildiğimizi tekrar anlamış olduk umarım.

Ortaya konulan tepkiler ne kadar ileri gidebilir?

Batı ağırlıklı Hristiyan dünyasından gelen tepkilerin,  gündemde Doğu Akdeniz düğümü varken Türkiye’yi kaybetmeye yönelik bir hedefe sahip olduğunu düşünmüyorum. Her ne kadar pasta dilimi gibi paylaşılmayı beklenen bölgenin  masaya oturmaya hazır hale geldiği zaman birçok ülke Türkiye’ye ihtiyaç duyacak ve yeni dünya düzenini oluştururken Türkiye ile ilişkilerini yeniden inşaa etme konusunda yarar sağlamaya yöneleceklerdir.Vazgeçilemez devlet konumunu bilen Türkiye , Ayasofya ile verdiği sembolik mesajı tüm dünyaya duyurdu ve doğru diplomasi ilişkileri ile hakkını savunan güçlü yeni bir Türkiye konumuna sahip oldu. 

Ayasofya Cami Türkiye ve Müslüman Alemine hayırlı uğurlu olsun ..

Mutlu günler dilerim..