Çocukların dünyaya getirilmesinde anne kadar olmasa da önemli bir görevi olan kişi babadır.

Aile birliğinin ayakta durması, ekonomik ve sosyal yapısının güçlenmesi, daha çok babanın omuzlarında olan bir sorumluluktur.

Her yıl Haziran ayının üçüncü pazar günü dünyada ve ülkemizde de "Babalar Günü" olarak kutlanır.

Anneler, babalar veya sevgililerin anılmasının sadece bir günle sınırlı olması tabiiki düşünülemez.

Babaların saygı ve sevgi ile anılması sadece bugünle sınırlı bir olay değildir.

Her zaman yoğun olarak yaşanması gereken bir duygudur.

Eskilerin anlatımlarından öğrendiğimiz kadarıyla, bazı dönemlerde babaların sevgisini belli etmesi bir zafiyet unsuru gibi algılanırdı. O nedenle babalar çocuklarını ancak uykuda iken sevebilirlermiş.

Şimdiki nesillere enteresan gelebilecek bu yaklaşımı hala sergileyen babalar olabilir.

Ama ben, sevginin ve hissedilen duyguların aynen yansıtılmasından yanayım.

Çocuklar hangi yaşa gelirlerse gelsinler, kendilerine yönelik olan sevgiyi hissetmek ve özümsemek isterler.

Hangi insan sevgiden ve ilgiden hoşlanmaz ki?

İnsan hangi yaşta olursa olsun, sevgiye ve saygıya ihtiyaç duyar.

Bu duygulara, herzaman sahip olmakla birlikte, yılda bir gün de olsa bunun özellikle güçlü olarak vurgulanmasına babalar günü diyoruz.

Babalarını sık sık göremeyenler, bu görevlerini hiç değilse senede bir gün olsun yerine getirebilsin diye böyle bir adet konmuştur.

Bütün bir yıl boyunca babalarını ihmal edenler, bu özel günü değerlendirebilirler.

Bir günlük gönül alma tabii ki 364 günü affettirmez.

Çocuklar hangi yaşa gelirse gelsin, babaların gözünde onlar hep çocukturlar ve babaların onlara olan sevgisinde hiç azalma olmaz.

Babalar sık sık hatırlanmayı beklerler.