Türk milleti tarihi ile yüksek değerleri ile şanlı, şerefli bir insan topluluğudur.1923 ten günümüze Türkiye Cumhuriyeti’ni, 1299 ile 1923 arası Osmanlı imparatorluğunu görebiliriz.1299 Yılında olmayan bir millet imparatorluk kuramayacağına göre, önceki oluşumlarımızı, birlik hareketlerimizi dünya üzerindeki yerimizi,yaşam şeklimizi, ilkeli yaşantı şeklimizi tarih sayfalarından ve değişik kaynaklardan okuyarak,araştırarak öğrenebilirsiniz.
Bu yazımı içinde bulunduğumuz uluslar arası siyasi ilişkiler,dayanışma ve yardımlaşma meselelerini vurgu ile dillendirmek ve Azerbaycan bağımsızlık gününe denk geldiği için yazıyorum. İnsan ilişkileri gibi devlet ilişkilerinde de can bağı,kan bağı gibi,menfaat ve sömürmek, maşa olarak kullanmak gibi bir çok etken rol oynar.İmparatorluğumuzun fakrü zaruret yılları, bir çok sömürü düzeni antlaşmalarına imza attığı yıllar. Dost, kardeş millet ve devlet ne yapması gerekirse AZERBAYCAN devleti onu yapmıştır. Türk milletinin yaşlısı,kadını, çocuğu demeden top yekun mücadelesi ile kurtuluş mücadelesi yapılmış, başarılar dizisi yakalanmıştır.İçinde her etnik aile ismine sahip toplulukların bir araya getirdiği TÜRK Milleti,her ferdinin can siper çabasıyla var olmuştur. Bu mücadele esnasında aşağıda yer verdiğim yazışma, görüşme metni ATATÜRK ve Azerbaycan devleti arasındaki görüşmenin ayrıntılı açıklamasıdır.
İnsanlar yaşamları boyunca dostlarını ve düşmanlarını olabildiğince tanıma hasletini gösterirler. Tehlikeli ve en zoru ise dost, kardeş görünüp, kendi çıkar ve menfaatleri üzerine hesap yapanlardır. Bu kaypak kişilikteki insanlar nasıl maddi,manevi yıkım ise, devlet, millet ilişkileri de çok farklı değildir. Azerbaycan devleti, TÜRK Milletinin bir koludur, değişen tarih akışı içinde farklı bir devlet olsa da yakın tarihimizdeki bu örnek beni mutlu etmeye,gururlandırmaya yetti.Son 30 yılını gözden geçirip,okuyup araştırdığımızda biz kanımız,canımız AZERBAYCAN’a tam destek olabildik mi,varlığımızla kendilerini huzurlu görmelerini sağlayabildik mi,düşünmek gerek?
“Kardeş kardeşe borç vermez”
Mustafa Kemâl Paşa, 3 Mayıs 1920 günü Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir Paşa’ya yazdığı bir mektupta, “Devlette hiç para kalmadı. Şu anda içeride para temin edebileceğimiz bir kaynak da yok. Başka kaynaklardan para temin edinceye kadar Azerbaycan Hükûmeti’nden borç para alınmasını temin etmenizi rica ederim” diyordu. Kâzım Karabekir Paşa, isteği Azerbaycan Hükûmeti’ne iletti. Bu istek, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Halk Cumhuriyeti ile Ankara Hükûmeti arasındaki ilk resmî temastı. Azerbaycan’dan Türkiye’ye uzanan kardeş eli 1921 yılı içinde Nerimanov’un şahsî emriyle uzandı. Azerbaycan Dışişleri Bakanı Mirza Davut Hüseyinov, kazanılan Birinci-İkinci İnönü Savaşları münasebetiyle çektiği telgrafta “...Kazanılan bu büyük zaferlerden dolayı Türk halkını Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adına kutluyoruz” diyor ve bu büyük zaferlerin şerefine Azerbaycan halkının yardım için 30 sistern (sarnıç, tanker) petrol, 2 sistern benzin, 8 sistern kerosin gönderdiğini bildiriyordu. Aynı yılın Mayıs ayında Azerbaycan devleti, TBMM hükümetine 62 sistern petrol gönderdi ve bundan sonra savaş bitinceye kadar aynı değerde petrol ve üç vagon dolusu kerosin göndermeyi taahhüt etti. Bu taahhüdün dışında 1922 yılında Batum yoluyla Azerbaycan dokuzbin tondan fazla kerosin ve 350 ton benzin gönderdi.
 
Mustafa Kemâl Paşa 1921 yılında Nerimanov’a bir mektup yazarak borç para talep etmişti. Bu mektubu 17 Mart 1921 günü büyükelçi Nerimanov'a ulaştırdı. Nerimanov, derhal 500 kg. altın gönderdi. Bunun 200 kg’ı devlet bütçesine, kalanı ise mühimmat ve silâh için kullanıldı. Daha sonra Nerimanov, Türkistan’dan Moskova’ya ulaşan 10 milyon altın rubleyi Ankara’ya gönderdi. Bu yardımlarla savaş içindeki ülkenin durumunda belirgin bir düzelme oldu. 23 Mart 1921’de Azerbaycan Hükûmeti talep etmediği halde Türkiye’ye Azerbaycan halkının hediyesi olarak 30 sistern petrol, 2 sistern benzin, 8 sistern yağ gönderdi. Nerimanov, Mustafa Kemâl Paşa’nın mektubuna yazdığı cevâbî mektubunda hergün kazanılan başarılarla Türk halkının emperyalizmden kurtulma günlerinin yaklaştığını, bu yüzden kahraman Türk halkını kutladığını belirtiyor ve sonra ilâve ediyordu: “Paşam, bizim Türk Milleti’nde kardeş kardeşe borç vermez. Kardeş, her zaman kardeşinin elinden tutar. Biz kardeşiz, her zaman elinizden tutacağız ve tutmaya devam edeceğiz.”
Kaynak: A. Şemseddinov, Kurtuluş Savaşı Yıllarında Türkiye - Sovyetler Birliği Alâkaları, s.66