Ayşe Bağı Sağlam ile Müzik Dünyası Üzerine

Neden Müzik ?

Ailemizde anneden gelen THM sevgisi ve kültürü var. Evimizde özellikle annemizin bize her sabah dinlettiği türküler bugünlere gelmemi sağlamıştır, ayrıca ailemizde bütün kardeşlerin müzik ile özellikle Türk halk müziği ile ilgilenmesi/meslek olarak seçmesi yaşam döngüsü içerisinde müzik ile yoğrulmamı sağladı

Müziğe nerede başladınız ?

Müziğe ilk olarak 17 yaşımda adana belediye konservatuvarında başladım fakat annemin sayesinde aslında küçük yaşlarda başlamıştım zaten.

Müzik dışında yapmak istediğiniz çalışma var mı

Aslında hem okul hem de konserler dolayısıyla yoğun bir program geçiriyorum, ayrıca anne olmak da belirli bir yoğunluk sağlıyor fakat bunlarında dışında fırsatım olsa farklı alanlarda zaman geçirmek isterim.

Mesleğinizde rekabet hissediyor musunuz

Her meslekte olduğu gibi özellikle son yıllarda müzik okullarının artması ile birlikte bir rekabet ortamı oluşuyor, fakat her zaman işimi hakkı ile yapmaya özen gösterdim ve yaptığıma inanıyorum bu nedenle beni çok fazla etkilemiyor

Müzik dünyasında bir şeyleri değiştirme fırsatınız olsa neyi değiştirmek isterdiniz ?

Müzik eğitiminin herkese ve çocuk yaşlarından başlatılmasını sağlardım. Çünkü iyi bir müzik eğitimi toplumun müzik kalitesinin de artmasını sağlar, günümüzde müzik kakafonisi olarak gördüğümüz müzik adı altında yapılan pek çok saçmalık var ve bunlar müzik endüstrisinde büyük paralar kazandırıyor.

Müzisyenlik için Eğitim şart mı ?

Değişmeyen tek şey değişimdir, bir zamanlar sadece usta çırak ilişkisi içerisinde ilerleyen Türk müziği günümüzde her türlü eğitim olanağı içerisinde sürdürülebilir. Bu nedenle bence eğitim mutlaka şart, kişi eğitimin üzerine kendisine kendi yetisini ve usta çırak ilişkisinden öğrendiklerini de eklerse bence daha başarılı olur.

Kendinizde bir şeyleri değiştirme imkanınız olsa neyi değiştirirdiniz ?

Müzik eğitimine 17’li yaşlarımda başladım, Trt radyosundan ya da annemizin söylediği türkülerden usta çırak ilişkisi içerisinde çocukluk yıllarımı geçirdim, imkanım olsa idi daha küçük yaşlarda müzik eğitimine başlamak isterdim.


Medya ile aranız nasıl

Bence medya beni  ve diğer müzisyen arkadaşları ulaşılamaza ulaştırır duruma gelmiştir. Eskiden sadece trt’de türküleri dinleyebiliyorduk, ya da trt’den türkülerin notalarını alma imkanımız vardı, oysa günümüzde internet aracılığı ile her türlü notaya anında ulaşma imkanımız var, gerek internet gerekse radyo/televizyon aracılığı ile çok çeşitli müzik türlerini dinleme imkanımız oluyor. Özellikle sizin gibi özel ve seçici radyoların sayesinde ben ve benim gibi müziğe gönül vermiş insanların halk ile daha fazla buluşması sağlamaktadır. Medya bizim mesleğimizin vazgeçilmezi konumundadır.

İyi şarkıcılığı nasıl tarif edersiniz ?

İyi şarkıcı, dinleyenin hem hafızasında hem kulağında hoş bir seda bırakandır diye düşünmekteyim.  Müzikalite kişiden kişiye değişir fakat insanların üzerinde bırakılan ruhsal rahatlık müzisyenin kalitesini gösterir diye düşünmekteyim.

Mesleğiniz stresli mi ?

Aslında mesleğimiz sahne öncesine kadar stresli değil fakat sahneye ilk adım attığımız andan itibaren tabii ki bir stres var, fakat izleyici ile bütünleşmeye başladıkça streste azalıyor tabii ki

Sizce Yeni medya ne yönde ilerleyecek müziğe etkisi nasıl olur ?

Gelişen teknoloji ile birlikte medya da daha etkin ve geniş bir mecraya dönüşecek, aslında işin iki yönü var, müziği daha geniş kitlelere ve daha geniş sanatçı ağı ile birlikte pozitif etkileyecek iken aynı zamanda kötü müzik diye tabir edeceğimiz müziğin de özellikle gençler arasında daha yaygınlaşmasına neden olacak, burada işin rengini değiştirecek olan insanların daha seçici müzik dinleyen ve daha kaliteli bir dinleyici kitlesi oluşturmaktan geçiyor.

Müzik sektörü ne yönde ilerleyecek ?

Müzik sektörü ülkemizde giderek büyük bir müzik endüstrisi konumuna yerleşmeye başladı. İşe sadece maddiyat açısından bakıldığı zaman ne yazık ki sanat arka planda kalıyor. Biraz önce de bahsettiğim gibi bu iş arz/talep meselesi , talep kısmını yani dinleyici kitlesini iyi yönde eğitmek ve yönlendirmek gerekiyor, endüstrinin piyasaya sürdüğünü izler kitle talep etmez ise bu işin rengini değiştirir ve müzik endüstrisi işe daha ciddi bakmaya başlar.

Müzik öğretmeni olarak neler söylersiniz ?

Şu ana kadar konuştuğumuz pek çok şeyin merkezini aslında  bu konu oluşturuyor. Gerek medyanın yardımı gerekse okullardaki müzik öğretmenlerinin emeği çocukluk yıllarından başlayarak iyi bir dinleyici ve iyi bir müzikaliteye sahip gençler yetiştirilmesini sağlayacaktır.

Kendi müziğinizi nasıl  tarif ediyorsunuz ?

Türk halk müziği kültürümüzün özünü temsil etmektedir, bin yılı türküsü dediğimiz zaman kültürümüzün kökeninde acılar, sevinçlerimizi bütün duygularımızı türküler aracılığı ile gelecek kuşaklara ilettik, burada önemli olan kültürümüzün başat konularından olan türkülerimize özünü bozmadan sahip çıkabilmektir.

Ebru Gökmen ile Yazarlık ve Kitap Dünyası Üzerine

Öncelikle bize  kendinizden  bahseder misiniz?

Ebru Gökmen. Anneyim, kadınım, yazarım. 44 yaşımdayım. Aynı zamanda sertifikalı bir yaşam ve iletişim danışmanıyım. Ayrıca mentörlük konusunda çalışıyorum

Neden yazarlık ?

Aslında tam anlamıyla boşandıktan sonra yazmaya başladım. Duygularımı, hissettiklerimi  daha rahat ifade edebildim yazarak. Kalem aracı oldu kağıda, kağıt ise arkadaşım. Bir nevi dert ortağım.

Yaşadıklarınız mı yazdırıyor ?

Yaşadığımız her ne varsa bizi biz yapmak için. Şunu görüyorum ki benim yaşadıklarım  geri dönüşümlü hayat atıklarımdan yeni üretime geçmek...Bugün bu röportajı bile yaşadıklarıma borçluyum nede olsa. 

Yazarlık dışında yapmak istediğiniz çalışmalar var mı?

Şu anda yeni kitabımı yazmaktayım. Birçok sitede köşe yazarlığı yapıyorum

Mesleğinizde bir rekabet baskısı/etkisi hissediyor musunuz? Eğer hissediyorsanız bu mesleğinize nasıl yansıyor? Bu rekabet ortamının size ve mesleğe olumlu olumsuz etkileri nelerdir?

Benim işim iş ya da işletme değil. Yani ben o gözle görmüyorum. Benim yapmak istediğim ve yapmaya devam edeceğim şey Ebru kardeşliği oluşturmak. Cinsiyetsiz bir şekilde yalın halimizle birbirimizi anlayabilmek, Elimizden, dilimizden, gönlümüzden geliyorsa yardım etmek. Kangreni durdurabilmek belki de.

Yaptığınız iş için kurs eğitimi şart mı  ya da bu işi yapabilmek için sizce edebiyat mezunu olmak gerekli midir ?

Öncelikle yazmanın bir lütuf olduğunu düşünüyorum, bizler herkesin gördüğünü 3D görüyoruz sanırım. Yani çok yönlü. Eğitim elbette ki her alanda olduğu gibi bu konuda da alınmalı. Kendi adıma ben daha yolun çok başındayım. Üstadlarımızın önünde saygıyla eğiliyorum.

Kendinizde bir şeyleri değiştirme imkanınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Hayatımda değiştirmek istediğim hiçbir şey yok

Kitaplarınızdan bahseder misiniz ?

Çok teşekkür ederim. Günümüz şiddetin ve nefretin  çok yoğun olduğu günler. Elbette bu durumda sevmek ve sevilmek en büyük ihtiyacımız. Kitabımda yedi kadının yaşamış olduğu kısa hikayeleri var. Büyük umutlarla ve aşklarla başlayıp, ancak hepimizin bildiği gibi hüsranla sonuçlanan gerçek yaşanmışlıklarını paylaştım. İnsan hayatı için en önemli duygunun sevgi olduğuna inanıyorum. Kitabımı özetleyecek olursak; kitapta O adamlara, gerçek yaşamda ise kendimizi değersiz hissettiren herkese yol verelim. Aslında bu kitabımı bir kadın olarak,kadın içgüdüsüyle yazdım. Ancak, beni çok şaşırtan şu oldu ki erkekler kitabıma çok daha fazla ilgi gösterdi. Her okuyan adam bana teşekkür etti, beni tebrik etti. Bu tarzda kitaplar yazmayı düşünüyorum. Hatta ikinci kitabımı yazıyorum. Ortak acılar, ortak sorunlar. Bu yaşananlarda tek değilim, değiliz. Benim gibi yüzlerce, binlerce kadın ve erkek var.

İyi yazarlığı nasıl tarif edersiniz ?  

Size bir kişinin inanması dahi hayat yolunuzu değiştirir. Siz kendinize inanmasanız dahi. Oysa bana inanan bir ailem vardı. Neredeyse açtığım her kapı yanlış kapıydı, sanki evren benimle dalga geçiyordu. Henüz değil diye. En dibe vurana kadar. Bazen umutlarımı ayakta tutmak o kadar güçtü ki sayfalarca yazsam ne kelime ne cümle yeterdi. Ard arda hayal kırıklıkları, sanki hiç sonu gelmeyecekmiş zannettiğim. Hiçbir olumsuzluğa şaşırmamak aksine tebessüm etmeyi öğrenmek. Dibe vurdukça sıçramayı öğrenmek. Sonunda gelinen nokta ise ben bunun üstesinden de gelirim diyebilmek. Bu söylenirken veya yazılırken kolay yazılıyor da yaşarken acıta, kanata, kıra, döke öğretiyor. İnsanız öğreniyoruz bizde. Bu da elimizde ki en büyük güç, gücümüz

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Kesinlikle var; Yaşamımın sonuna kadarda ilkem olarak kalacak. Hiç bir koşulda hiç bir nedenden dolayı kimseyi kullanmayı amaçlamadım ve kullanmadım. Aynı şekilde bunun bana yapılmasına da izin vermedim. Sonucu her ne olursa olsun.. Samimiyet, nezaket ve denge. Çünkü biz yapacaklarımızı söylemekten değil yaptıklarımızdan mesulüz. En önemlisi de hislerime. Elbette oğlum, ailem ve yakın çevrem. Daima mutlak olan ise, İletişimle ilgili kitaplar okumam. İşimle ilgili çok önemli benim için. Bir iletişim danışmanı ve yaşam koçu olarak hem teknik bilgileri hem de davranış biçimlerini gözlemlemek, içselleştirebilmek ve anlayabilmek adına. İyi bir gözlemci ve algılayıcı olduğumu düşünüyorum. Saygının, nezaketin ve empatinin hepimizin hayatını kolaylaştıracağına inanıyorum. Başarı öyküm; Ben = Siz.. EBRU GÖKMEN ...Sevgiler...