Bu yazımda siz aziz okurlara kitaplar arasından seçtiğimiz faydalı eserleri takdim etmek istiyorum. “Ayine-i Devran” isimli kitabının yazarı Vedat Ali Özkan Kayacı ismi gibi kendiside renkli biri ve bugünü kadar altı kitaba imza atmış. “Ayine-i Devran (İlke Yayınları): Feleğin Çarklarını Döndüren Sır” isimli kitabı; kapsamlı bir derleme niteliğindeki çalışma; beş farklı kategoride, kâinatın ufak bir âyinesi olan insan denilen varlığın, akıl ve kalp pencerelerinden yansıyan âlemin deveranına ait enstantanelerden oluşuyor. Eser; ibretlik hikayelerden, veciz sözlerden, hayata dair sunulmuş hazine niteliğindeki reçetelerden, örnek şahsiyetlerin nasihatlerinden ve tekrar tekrar okunup üzerinde düşünülmesi gereken şiirlerden bir demet sunuyor okuyucusuna.. İşte kitaptan Yavuz Sultan Selim Han’a ait ibretlik bir dörtlük: “Sanma şahım Herkesi sen Sadıkane Yar olur/Herkesi sen Dost mu sandın Belki ol Ağyar olur Sadıkane Belki ol Âlemde bir Serdar olur/Yar olur Ağyar olur Serdar olur Dildar olur.” Bab-ı Elbab isimli kitabında; zamanı belirsiz kadim devirlerden itibaren her nasılsa günümüze değin intikal edebilmiş bilgi ve hikmetin “altı ana kol”dan ulaşanlar üzerine yapılmış “araştırma”nın kırıntıları olup misliyle mevcut olan mütebakisinin numunesi ve dahi şahsımın da henüz “seyir hâlinde bulunduğum yolculuğun tasviri” mahiyetinde takdimidir… Kayacı’nın üçüncü kitabı “Nass’da Nas” eserini; “İnsanın alâmet-i farikasının başlıca emareleri olduğuna kani bulunduğumuz” altı unsûru temsil eden “akıl, düşünce, kalb, dil, ahlâk, toplum” ifâdelerinin geçtikleri Ayetler ve Hadisler… Bunlar; Kur’ân-ı Kerîm’in bütünü ile Hadîs-i Şerîf’lerin tamamı üzerinde yapılan “inceleme” neticesi biraraya getirilmiş olup en muteber kaynaklardan istifade edilmiş ve lâkin çok cüzî şahsî inisiyatifimiz mevzubahis olmuştur… Metinler içinde bu “altı ifade” büyük harfler hâlinde basılmıştır. Neticenin; niyetimize binaen, bu dünyada tezahürünü öte dünyada ise takdirini temenni ederiz. İcraat ve becerimize binaen değil…” diyor Kayacı. Vedat Ali Özkan Kayaca’nın kaleme aldığı, “‘Ben’den Bilgelik Kitabı 1,2,3 (üç ayrı kitap) Yaşanmışlıklar/Arayışlar/Aforizmalar” ismini taşıyan kitabını şu özlü cümlelerle tanıtıyor:”Evet..’ben’ bir bilgeyim’’Bilgelik’ ne mi? ! Hemen onu da söyleyeyim..Yaşadıklarını ‘düşünmek’.. Düşündüklerini ‘yaşamak’! ..” Tahsil hayatı boyunca çok farklı aşamalardan geçen ve bu aşamaları da kendi hayatına yansıyan yazar Vedat Ali Özkan Kayacı’nın kaleme aldığı eserlerinde yer yer tekrarlar olsa da düşünceyi öne çıkaran böylesine güzel kitaplarından dolayı tebrik ediyorum. Medeniyetin Dönüşümü “Çevrinin Tanıklığında ‘Medeniyet’in Dönüşü” isimli kitapta (Diye Yayınları) yazar Doç.Dr.Ayşe Banu Karadağ; çeviri ile medeniyet arasında ilişki kuruyor. Yazar Karadağ, Osmanlı’nın yıkılışa yüz tuttuğu sırada ve özellikle Tanzimat ve Meşrutiyet döneminde toplumun çevirilerle değiştirilmeye ve dönüştürülmeye çalışıldığının ipuçlarını veriyor. Çeviri biliminin önemine değinen yazar Karadağ; “İnsanlar arasında iletişimi sağlamak üzere yüzyıllardır yapılagelen çeviri, kuram ve uygulamaya ilişkin birçok tartışmayı beraberinde getirmiştir. Dil ve edebiyat üzerine çalışan çeşitli bilim dallarından uzmanlar çeviri ile ilgilenmişlerdir. Onların bu rastlantısal ilgisi çevirinin, kimi dönemlerde dilbilimin, kimi dönemlerde de edebiyatın bir alt dalı olarak görülmesine neden olmuştur. Artık günümüzde çeviribilimden özerk bir bilim dalı olarak söz edilmektedir.” Kitapta yazar Ayşe Banu Karadağ, Türk modernleşmesinin “Batıcılık” üzerine kurulduğuna dikkat çekiyor ve dönemin aydınlardın örnekler veriyor. Osmanlının son dönemi ve cumhuriyet ilk dönemiyle ilgili kitapları akademik titizlikle inceleyen Karadağ, kitabın ekine geniş bir kaynakça ve Robinson Crusoe’nin ilk Osmanlıcaya çevrilen metinlerine yer veriyor. “Çevrinin Tanıklığında ‘Medeniyet’in Dönüşü” isimli kitabın arka kapağında kitap kendini çok güzel tanıtmış. İşte o veciz cümleler: ”Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze ‘medeniyet’, çeşitli yeniliklerin çıkış noktasını oluşturan temel bir kavram biçiminde karşımıza çıkar. Modernleşme çerçevesinde yaşanmak istenen değişimlerdeki özün, zihinlerde ‘medeniyet’ ile kavramsallaştırıldığı söylenebilir. Bu kitap, Batı medeniyeti mitosu Robinson Crusoe’nun Osmanlıca çevirilerinin tanıklığında, ‘medeniyet’in dönüşümüne ışık tutmayı amaçlamaktadır.” Ayşe Banu Karadağ’ın uzun soluklu bir araştırma ürünü olan “Çevrinin Tanıklığında ‘Medeniyet’in Dönüşü” isimli eserden dolayı tebrik ediyor daha nice faydalı kitaplar kaleme almasını temenni ediyorum. Aile Sosyolojisi Doç.Dr.Kadir Canatan ve Doç.Dr.Ergün Yıldırım tarafından hazırlanan “Aile Sosyoloji” (Açılım Kitap Yayınları, Genişletilmiş ikinci baskı) kitabı bu alanda yazılmış en önemli ve kapsamlı akademik eser olarak başta araştırancılar olmak üzere tüm okuyucularını selamlıyor. Kitap beş bölümden oluşuyor ve bazı bölümleri farklı yazarların kaleme aldığı görülüyor. Kadir Canatan ve Ergün Yıldırım’dan başka şu yazarlar yer alıyor: Kenan Çağan, Emel Yıldırım, Cevat Özyurt, Ramazan Yelken ve Mustafa Tekin. Kitap kapağında renk seçimi ve kitabın kapak tasarımı biraz daha farklı olsaydı sanırım okuyucuyu daha fazla cezbederdi. Kitabın yazılma aşamasını yazarlar şöyle dile getiriyorlar: “Türkiye’de üniversite dünyasında ve sosyoloji bölümlerinde aile sosyolojisi derslerinin uzun bir geçmişi bulunmasına rağmen hâlâ bu disiplini öğretecek farklı ders kitaplarının yazılmamış olması ve dolayısıyla bu dersin öğretimiyle meşgul akademisyenlerin bir seçeneksizlik sorunu yaşamaları kabul edilebilir bir durum değildir, işte bu sorunu aşmak, elinizdeki çalışmanın ana motifi olmuştur. Kitap, alanında uzman olan bir grup akademisyen tarafından edisyon olarak hazırlandı. Ortak bir dil birliği ve konular arasında tam bir uygunluk sağlanamamış olması bir dezavantaj olmakla birlikte, konuların farklı kişiler tarafından ele alınmış olması zengin bir muhteva ortaya çıkartmıştır. Eserde farklı görüş ve yaklaşımların sergilenmiş olması son derece doğal karşılanmalıdır. Buna karşın aile sosyolojinde okunması gerekli temalara, kavramlara ve konulara yer verilmeye özen gösterilmiştir. Eser, bilimsel bir disiplin olarak aile sosyolojisinin gelişimi, ana konuları ve perspektifi, aile hakkındaki belli başlı kuramsal yaklaşımları, ailenin tanımı, türleri ve işlevleri, ailenin tarihsel süreç içinde geçirdiği serüven ve aile içi ilişkiler, başka kurum ve alanlarla aile kurumunun ilişkileri gibi temel konuları içermektedir.” Kitabın sonunda geniş bir aile kaynakçasına yer verilmiş, ilgili bölümlerde verilen kaynak ve atıflarla birlikte farklı dillerde ve ülkelerde yapılmış olan aile sosyolojisine ilişkin pek çok araştırma ve çalışma bu zengin kaynakçada mevcuttur. Özellikle aile sosyolojisi konusunda ileri okumalar için buradan faydalanılabilir. Böylesine faydalı eseri topluma kazandıkları için başta Kadir ve Ergün Beyler olmak üzere emeği geçen herkesi candan kutluyorum. Beyaz Kalpler “Beyaz Kalpler” kitabı (Hayat Yayınları) A.Muhsin Yılmazçoban tarafından kaleme alınmış. Yazar ve akademisyen Yılmazçoban kitabı doktora çalışmasının büyük bir bölümünü oluşturuyor. Kitabın ortaya çıkmasını şu cümlelerle dile getiriyor Muhsin Bey, “Günümüzde modern etkilerle beslenen kadın ve erkek, “kurgu dünya”da sunulan manken ve aktrisleri kendine model almaktadır. Bu modellemeler, evliliğe ve evlilik içi duygusal ilişkilere yönelik beklentileri de derinden etkilemektedir. Modern tüketim kültürü bir anlamda; erkeği kadına, kadını erkeğe kışkırtarak kendine özgü bir pazar oluştururken, yıpranan değerlerin etkisiyle aileler de sarsılmaktadır. Erkek ve kadın ergenlik ve gençlik döneminden başlayarak kadın erkek dünyasının Tutku (beklentiler) ve Sevgi (öz değerler) dünyayı fark etme becerisini geliştirebilmelidir. Sevgi dünya’ya açılan kapıları bir bir geçerken kurgu dünya’nın kendilerine sunduğu parlak ve pembe dünyayı değil; insan olmanın ve sevginin gerçeğini yakalayabilmeliler. Hedeflerinde yapay olarak kurgulanmış ve kendilerine hazır sunulmuş “kurgu hayal dünyası” değil; her birinin farklılık ve zenginlikler taşıyan kendi benlik özlerinde oluşmuş olan ya da çabalayarak oluşturacakları, “doğal hayal dünyasını kurmak olmalı.” Modern zamanlarda dayatılan değerlere adeta isyan eden yazar Yılmazçoban geleneksel evlilik müsessesini bugüne yenileyerek taşımalıyız diyor. Yılmazçoban’ı böylesine yerinde kitaptan dolayı tebrik ediyor yine sözü O’na bırakıyorum: “Modern zamanların dayatılan değerlerinin farkında olarak “yeni evlilik bilincini” keşfetmeye başlamalı. Evlilikler flört ve görücü usulünün analizinden başlanarak bütün süreç, başı ve sonuyla birlikte ele alınarak; “evlilik dünyası” yeniden oluşturulmalı. Hem toplum hem de tek tek kişiler olarak, modern zamanlara ait fakat aynı zamanda, geleneği sindirmiş olan, yeni bir “evlilik bilinci”ne ihtiyacımız var. Buna serinin birinci çalışmasında “sevgi anlayışı analizi” ile başladık. Bu kitap, evlenecek gençlerimizin sevgi analizlerini, konunun uzmanı bir toplumbilimcinin kaleminden sizlere sunuyor.”