Bu ay ki konuğumuz Yeşim Genç; o, işi ile özdeşleşmiş bir astrolog. Düzenli bilgiler paylaştığı bir web sitesi, ortağı ile yeni çıkardığı bir astroloji kitabı ve de beni her zaman gülümseten eğlenceli bir sosyal medya hesabı var.

Yeşim, hayatta kendini daha çok ortaya çıkarma kararları almış. Tesadüf diye bir şey yoktur. Yeşim’i bu ay konuğumuz yapan, onun hayatın sahnesine çıkarken attığı bu güçlü adımlar… O, daha çok kendi olduğu bir hayata ilerlerken; onun ayak sesleri gelecekte nerelere ulaşacağı hakkında tatlı bir şarkı söylüyor.

Yeşim Genç kimdir?

Şu an astrologluk yapan Yeşim Genç, hayatının ilk aşamasında ekonomi okuyarak üniversite eğitimini tamamladı ve daha sonra bankacılıkla devam etti. Bazı kırılmalardan geçmesi sebebiyle hayat onu astrolojiye itti. O sebeple, astrolog oldu.

O kırılmalar, herkesin hayatında var ama enerjiye inandığım için daha net söyleyebilirim ki herkes benim izlediğim aynı yola girmeyecektir. Ben, bilgiye çok ilgisi olan bir insanım. Sadece olmakla bitmedi benim için; okudum, profesyonel hayata döktüm. Bu benim serüvenim.

Köşemizde konuk ettiğimiz insanlar da ağırlıklı olarak böyle geçişler yaşayan isimler. O nedenle, bu sürecin bir dönüşüm süreci olduğunu biliyoruz. Sen, ‘kırılmalar’ diye adlandırdın. O kırılmalar nelerdi?

O kırılma da hayatın anlamını aradığım bir dönemdi. Eşimin denizci olması ve benim banka çalışma hayatımla eşimin seyahatlerini oturtamamam, ilişkilerimdeki bağımlılıklarım ve kendimi ortaya koymakla alakalı ikilemlerim; beni bir eşikte bıraktı ve ben güney ay düğümü tarafına geçip eşi seçerek işi bıraktım. Sonrasında anladım ki tam tersi olmalıymış; eşi yanımda tutarak işe doğru gitmeliymişim. Bunları astroloji öğrendikten sonra anladım ama o süreç, o donemde benim için hiç kolay olmadı.

Verdikçe bazı yerlerimin kırıldığını, incindiğini, zorlandığını gördüm. Genelde güney ay düğümü terazi insanları böyledir, hep karşı tarafı düşünerek hareket eder, fedakârlıklar yapar. Ama koç tarafına gidilmeli, biraz yapıcı bencillik geliştirilmeli hayatta. O sebeple, ben de bunu öğrendim. 

Kırılma dönemim, işten çıkma dönemimdi çünkü bunca zaman okumak, kariyerine zaman ayırmak, eğitimler, şehir dışında yaşamak, bunların hepsine verdiğin emek ve sonunda hiçe sayılan bir kariyer. Benim için çok zordu. O süreçten sonra anne olma isteği ile anne oldum. Anne olunca da çok yeni deneyimler yaşadım fakat o da ruhuma yetmedi. 

Küçükken gördüğüm her ünlünün burcunu tahmin ederdim, herkes nasıl bildiğime şaşırırdı. Çünkü ben istemsizce insanları böyle isimlerine göre değil de burçlarına göre kodluyordum ve sürekli de okurdum. “Neden profesyonel olarak da yapmayayım” diye bir his geldi ve yüreğimin götürdüğü yere gittim. (Şu an Aslan dolunayı var, gerçekten yürekten gelen konuşmalar bunlar.)

Hayatta kendimi göstermem gerektiğine inanıyorum ve bu yolda da doğuştan sezgisel bir gücüm olduğuna inanıyorum bunu da matematikle birleştirip güzel bir ışık yakaladığımı düşünüyorum. Sürekli bilgi paylaşmak, insanlara şifa dağıtmak (şifa derken de hacılık hocalık bir şey değil), insanların daha derinlerine inmek her zaman merak ettiğim şeylerdi, psikoloji de. İnsanların hayatlarına dokunup bir ışık olabilmek benim için çok önemliydi. Bunu astroloji sayesinde yapabildiğimi görünce üstüne yürüdüm.

Kırılma döneminden yanına, kendini göstermen gerektiği mesajını aldın; başka ne gibi öğretileri oldu? Bu tarz süreçlerden geçenlere ne tavsiye edersin çünkü bu dönemleri çok farkında ve cesur yasamıyor olabilirler?

Cesur olmak önemli ama herkesin öncelikle kendiyle ilgili bir farkındalık edinmesi gerekir. Bunu bir astrolog yapabilir ya da zaten insanlar ihtiyacı olan yerleri bulurlar, ben buna inanıyorum. O yüzden, biri bana geliyorsa benden alacağı bir şey vardır, başka bir astroloğa gidiyorsa ondan alacağı bir şey vardır. O enerjinin böyle sirkülasyon olduğunu düşünüyorum. Kesinlikle; kendini tanımak, insanın kendine verebileceği en güzel hediye. O sebeple, kendilerini tanımalarını öneriyorum.

Şu ana kadar kendini ne ölçüde gösterdin ve bu alanda seni neler bekliyor?

Ayım Aslan olduğu için karmik olarak bu hayatta, bir şekilde öne çıkmam gerekiyor. Bunu bilinçaltım söylüyor. Aslında bir şey paylaşmak, övgü almak, takdir toplamak beni tatmin ediyor. Bu konuda, alçakgönüllü olamıyorum. Bunun, ileride, hangi seviyede olacağını bilemiyorum. Tabi ki, bir tık iyisi beni bekliyor diye düşünüyorum.

Nedir ‘bir tık iyisi’?

Daha fazla görünür olmaktır belki ya da daha fazla kişiye ulaşmak, alanında marka yaratabilmiş biri olmak.

Sanırım bunun içinde sosyal medyayı çok iyi kullanıyorsun. Orada farklı bir üslup takınıyorsun, senin gündelik hayatın gibi değil, farklı biri var. O, kim?

Haklısın; o, ben değilim. Orada başka bir şeye bürünüyorum. Sanki onları paylaşırken içimden bir ses konuşuyor gibi oluyor. “Ay Aslan’da, haydi, şunu yapalım” diyorum, aklıma sürekli videolar geliyor, Türk sinemasından bir sahne alıyorum, müzik kliplerini kullanıyorum. Çünkü oradaki kitle çok farklı, onlarla kendimi özdeşleşmiş gibi hissediyorum. O yüzden de daha lakayt, daha hoş, daha komik, onlara ulaşabileceğim bir şekilde yazmaya çalışıyorum. Hiç de zorlanmadan yazıyorum. Net. İçimden geliyor. 

“Yüreğimin götürdüğü yere gittim” dedin, bu süreçler pek de kolay olmuyor değil mi?

Evet, gerçekten insanlara ruhsal anlamda şifa vermek niyetindeyseniz öncelikle kendiniz, ruhsal olarak acı çekmeniz gerekiyor ve o acılar da hiç kolay olmuyor. Bazen öyle oluyor ki kendinizi dört duvar arasında hissediyorsunuz, sosyal çevre, aile, eş, hepsinden darbe yediğiniz ve çıkış kapısını bulamadığınız bir zaman oluyor. O zaman, bir şeyleri tırmalamak zorunda kalıyorsunuz. Ben tırmalarken, astrolojiyi buldum. İyi ki de bulmuşum, bana çok büyük ışık oldu. Herkesin bu yönde aydınlanacağını düşünmüyorum ama herkes “ben neyim, hayat amacım nedir?” diye sorgularken bunu öğrenebilir.

Birçok insan dönüşümün bu evresinde, kırılma döngüsüne / vadilere giriyor ve korkup, hop, bir önceki dağa geri sığınıyor, vadinin içinde yürüyüp karşı dağa çıkmıyor. Bu kadar acının içinden pes etmeden seni yürütecek motivasyon neydi?

Bu, benim için bir acıydı. Hayatımın kaderi, planı bu şekildeydi. Bana yaşadığım ilişkilerle ilgili şeyler çok acı geldi, başka biri için takacağı bir şey olmayabilir. Ben çok ilişki odaklıyım ve hep derin ve tutkulu sevmişimdir. 

Benim motivasyonum; daha önce geri tepmelerimin olmasıydı. Sonrasında astroloji ile kendimi öğrenirken artık bir adım ileri gitmem gerektiğini fark ettim, nerelerde tıkandığımı buldum. O sirkülasyonu aştığımı düşünüyorum.

“Anne olmayı seçtim” dedin, annelik senin için ne ifade ediyor?

Annelik, benim için otorite kurabilmek ve birlikte büyümek. Annelikten sonra çok farklı bir kadına büründüm, dişiliğim, daha fazla anaç yönlerim ortaya çıktı. Aslına bakarsan, kendimle yüzleştim çünkü her ne kadar “bencil değilim ve eş odaklıyım” desem de yine de hep kendime ait bir zaman dilimim olsun isterim. Fakat eşim, denizci olunca evdeki hesap çarsıya uymadı. Böylelikle daha şefkatli ve sabırlı biri olmayı öğrendim.

Herkes astrolog olabilir mi? Bunun bir eğitimi var mı? Sen nasıl bir yol izledin?

Türkiye’de çok önemli astrologlar var, yurtdışında eğitim almışlar, gerçekten ilim sahibi insanlar. Ben Astroart okulundan mezunum, öğretmenim Öner Döşer idi. Aldığım sertifikanın uluslararası bir geçerliliği var. Karmik eğitim aldığım Oğuzhan Ceyhan hocam da isinde çok iyidir.  Bu isimler zaten Türkiye’de astroloji ile ilgilenmeye başlayan insanların, yönelmesi gereken kişiler. Ama onların dışında da tabi ki bir sürü iyi isimler olduğu gibi bir de eğitim veren ama herhangi bir eğitimi olmayan, boş diyebileceğimiz kişiler de var. Bu tamamen insanların tercihi ile ilgili. Kimisi gündelik bilgiyle yetinir kimisi profesyonellik arar. Ben profesyonellik aradım ve benim eğitim aldığım yerler beklentimi karşıladı, kesinlikle tavsiye ederim. Bir dönem Dinçer Güner ile ‘sorum geldi’ ekibindeydim. O sebeple, Naz Bayatlı ve Dinçer Güner’in eğitimlerine de güvenirim. 

Astroloji için eğitim gerekiyor. Bu sadece okuyarak ve ilgiyle ilerleyebileceğiniz bir şey değil. Tamamen matematik. İlgi bir yere kadar gidiyor. Eğer kafanız almıyorsa, tutku duymuyorsanız bu işe, kesinlikle yürümez. Çok karmaşık semboller var ve bir zaman sonra bırakan birçok insan gördüm. O tıkanmaları aşabilmek için biraz tutku lazım.

Kaderden bahsettin, İslam ve astroloji dediğimizde aralarında ne gibi bağlar ve çelişkiler hissediyorsun?

Çeliştikleri yerler var ama bu konuda Esmaların çok fazla işe yaradığını düşünüyorum. İnsanların isimlerinin ebcet değerlerine ve doğum haritalarındaki gezegenlerine baktığımda hep aynı noktaların birleştiğini görüyorum. O yüzden astrolojiden faydalanıp Esmaları kullanarak enerjimizi dengeleyebiliriz. 

İslam ile uyuşmayan yer, karmik olan reenkarnasyon kısmı. Oranın da çok çözülebilmiş olduğunu düşünmüyorum henüz. Çünkü bizim güney ay düğümü, kuzey ay düğümü dediğimiz yerleşimler, ev, açı ve burç olarak gerçekten insanların hayatında nokta atışı yapar. İnsanların geçmişten getirdikleri ya da genetik miras olarak taşıdıkları özellikler olarak yorumluyorum ben. Ama inanıp inanmamak sizin inancınıza kalmış, zorlamıyorum danışanlarımı. 

Mesela güney ay düğümleri Terazi ise bu insan, ilişkilerden çekmiştir, her zaman ikili düşünme sistemi vardır. O yüzden Koç’a yönelmelidir, tamamen dengeyi bırakmadan yapıcı bencillik geliştirmelidir.

Sen de biliyorsun element dengesi var; bu İslamik Astrolojide de gösteriliyor. Toprak elementi çok yüksek olan bir insanın sürekli maddiyatla ilişkisi olur. Bu insan daha çok zekât vermeli daha eli bol olmalı. Bunlar da zaten İslam’ın beş şartında olan şeyler.

Önceden İslamiyet’te de astroloji kullanılmış. Savaş zamanları ona göre belirlenirmiş. En son çıkan bir dizi var, onunla da gördük. Fatih Sultan Mehmet, kanlı ay sonrasında Istanbul’u fethe çıkıyor. Bu, kendisine astrologlar tarafından söyleniyor, bu dolunayın karşı taraf için bela dolunayı olduğu ve onun kendisini tutmaması, yürümesi gerektiği, kazanacağı kehanet olarak veriliyor. Osmanlı’da çok önemli işlerde astrolojiyi kullanmışlar.

Astroloji, senin için bir dönemden çıkışı sembolize ediyor. Peki, bu vesile ile, sana ne ifade ediyor?

Kişisel olarak astroloji ile bütünleştim artık, her şeye astroloji olarak bakıyorum. İlişkiler anlamında çok etkiliyor beni. İnsanları tamamen haritasıyla ezberlediğim için yürürken söyle bakıyorum “Mars-Mars karesi, bu iki insan anlaşamaz”. Ben “şununla iyi ilerlerim” ya da “ilerleyemem” gibi. Biriyle bir iş yapacaksam “Merkürlerimiz uyumlu mu” diye kontrol ediyorum. 

“Sende önyargıya sebep oluyor mu” diye çok soruyorlar, bence hayır, olmuyor. Bu, zaten, bir şeyi öngörmek ve farkında olmakla ilgili bir ilim. O yüzden fayda sağlıyor.

İnsanlar astroloji ile ne yapabilir? Sana bu alanda danışan biri hayatına ne gibi katkılar sağlayabilir?

Her türlü! Mesela ilişkisini keşfetmek istiyorsa bu ilişkiyle ilgili ne kadar ileri gidebileceğini hangi alanlarda anlaşıp anlaşamayacağını, ilişki analizi alarak öğrenebilir. Ki bu zaten evliliklerden önce yapılması gereken bir çalışma, kesinlikle.  Örneğin Hindistan’da kız alıp vermeden önce astrolojik uyumak bakmak bir gelenektir. Ben asla “evlenin” ya da “evlenmeyin” diyen bir astrolog değilim sadece farkındalık yaratmak üzerine ilerliyorum. Bunun dışında aldığım bir sürü eğitim var mesela saat astrolojisi; anın enerjisine göre harita çıkarılıp kişinin sorusu alınır ve haritası incelenir. Ayrıca seçim astrolojisi ile kişinin ne zaman işyeri açması ya da ne zaman evlenmesi gerektiğine dair uygun transitlerine göre tarihler verilir. Böylelikle kişi, o şans döngüsünde daha fazla parlayabilir. Örneğin Merkür Retrolarında, “iş yapmayın, imza atmayın” diyoruz.

Onun dışında, bir senelik öngörü alınabilir tamamen kendini öğrenmek ve o seneye ilişkin ipuçları için kullanılabilir. Daha da astrolojinin bir suru alanı var, engin bir ilim. 

İlk kitabın yeni çıktı, biraz ondan bahseder misin?

Kitabımı çok sevdiğim arkadaşım Mihrap ilhan ile yazdım, çünkü kafamızda hep söyle bir düşünce vardı; eğitim alırken yeterli kaynağı bulamıyorduk. Örneğin Hollywood yıldızları ile ilgileniyorduk, ders notlarımızda iki ya da üç tane, hemen hemen tüm eğitimlerde dolaşan aynı haritalar vardı. Biz daha çoklarını çalışıp daha çok kaynağa ulaştık. Özellikle ben, eşcinsellik bölümüne yoğunlaştım, arkadaşım zengin olma kısmına yoğunlaştı. Yabancı kaynaklardan çeviriler yaptık. Özellikle astroloji öğrencilerine yönelik bir çalışma kitabı yazdık ama astroloji ilgililerine de önerebileceğimiz çok farklı bir kitap. Mesela bir insanın zengin olup olamayacağı haritasından nasıl anlaşılır? Hangi alanlarda şansı daha yüksektir? Sağlıkla ilgili zorlanan insanların haritalarındaki benzerliler nelerdir? İntihara meyilli insanlar nasıl görülebilir? Mesela, Kurt Cobain ve Amy Winehouse’u inceledik. İntihar eden ünlülerin haritalarındaki ortak noktaları inceledik.

Internet sitene çok emek veriyorsun, kimler sitene yönlensin kimler sosyal medyadan takip etsin?

Danışmanlık almak isteyenler siteyi tercih etmeliler, günlük olarak bizleri nelerin beklediğini, yeni ayları, dolunayları her ikisinde de yazıyorum. Ancak siteye giren insanlar daha ciddi şeyler bulurken sosyal medyada daha tatlı ve akıcı yazılarımla karşılaşabilirler. O nedenle sosyal medya daha zevkli ama astroloji öğrencileri, saat saat hangi açıların olduğunu öğrenmek istiyorlarsa siteyi takip etmeliler. Sitemizde çok ilgi gören magazin kısmımız var. Mihrap arkadaşımla, çok daha farklı düşüncelerimiz var, insanların ilgisini çekecek daha bir sürü çalışmalarımız olacak. [www.my-astrology.com] 

Yeşim Genç, nereye gidiyor?

Harika bir yere gidiyor! Onu hissediyorum özellikle de bu sene solar return haritamda 10. Evde Güneş var. Gerçekten bana sürekli koç insanları geliyor, mesela sen. Sürekli “şunu yapalım mı, bunu yapalım mı” fikirleri olan insanları çekiyorum. Sürekli beni kuzey ay düğümüme doğru itekleyen, hızlandıran, atağa geçiren insanlarla karşılaşıyorum ve bunlar tesadüf değil. Solar return dediğimiz bu harita, senelik neler yaşayacağımızı gösterir, o haritam da bana “yürü, ilerle, git” diyor. Önümüzde daha da guzel günler olacak inşallah, hepinizin desteğiyle. 

Özellikle de beş sene içerisinde çok guzel günler bekliyorum. Şunu da söylemek isterim; ilk bankada iş görüşmesine gittiğimde, önümdeki beş yılı tanımlamamı istemişlerdi, o kadar şevksiz yapmıştım ki önümdeki beş yılı hiçbir zaman göremedim, hiç içimden gelmedi. Ama şu an, sevdiğim işi yaptığım için çok farklı bir hissiyatla, o beş yılı görebiliyorum.