Neden medya?

Büyük kitlelerle bağ kurabilmek ve insanlardan almak, aldığımı dönüştürerek insanlara vermek.

Medyaya ilk adımınızı nasıl attınız?

Müjdat gezen konservatuar oyunculuk bölümü mezunuyum. günlük bir dize rol alarak başladım. Sonrasında Uçan kuş Tv de programlar sundum. ve anladım ki spikerlik çok ayrı bir dünya. Beni oldukça heyecanlandırdı. karşınızda sadece ekip ve kamera var fakat tv karşımızda ki milyonlarca izleyiciyi hissedip o sorumluluk dahilinde konuşuyorsun. Bu beni çok heyecanlandırmıştı ve oto-kontrolü öğretti.

Medya dışında yapmak istediğiniz çalışmalar var mı?

 Var elbette. Öğretmenlik...Diksiyon ve drama öğretmeniyim. Yoğunluğumdan bazen askıya alıyorum. Fakat çok kutsal bir şey insanlara bir kelam öğretmek ve aynı zamanda öğrenmek.

Mesleğinizde bir rekabet baskısı/etkisi hissediyor musunuz? Eğer hissediyorsanız bu mesleğinize nasıl yansıyor? Bu rekabet ortamının size ve mesleğe olumlu olumsuz etkileri nelerdir?

Rekabet baskısı değil, zehiri var sektörde. Bu son yıllarda hırsa dönmüş durumda insanlarda. Her şeyin ölçüsü makbuldür. Artık öyle bir ölçü yok ne yazık ki. Zaten sektörde çok parlak bir dönemde değil birçok sektör de olduğu gibi. İlk başlarda bu rekabet olayını Anlamadım yermemeliyim ve yürür giderim diye düşünüyordum. Sonrasında anladım ki ne kadar yetenekli olursan ol, birilerinin menfaatine uymuyorsan al aşağı edilebiliyorsun. Bu durumları algılamakta zorlandığım süreçlerim oldu. fakat şimdi kendimin farkındayım ve en önemli detay buymuş belki de. Kendinizin farkında olmak.! Benim rızkımı veren hüdadır onun için yaşamak için öldürmek değil, yaşamak için var etmek ve var olmak kâfi. Bunun bana bir zararı yok fakat sektöre bir hayli zararı var .yeteneksiz ,eğitimsiz ve vizyonsuz insanları ekranda görüyoruz. tabi bunda bir hikmet aranıyoruz. Bozuk düzenin düzeni bu olmuş.

Medya dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Magazini yasaklardım. Son yıllarda magazin işi çığırından çıkmış durumda ve çok bel altı olmaya başladı. Birde ünlü diye insanların hayatını masaya yatırıp otopsi yapmak, bilir kişi ya da ahlak terazisi gibi yorumlar yapmak çok sevgisiz  geliyor bana. Toplumun dokusunu bozan hiç bir birey ya da program ekranda olmazdı sanırım. 

Yaptığınız iş için kurs eğitimi şart mı  ya da bu işi yapabilmek için sizce iletişim mezunu olmak gerekli midir? 

Kurs nedir? 4 haftalık ya da 8 haftalık süreçler mi? Bu kadar kısa süre kimseye bir şey katmaz sadece havasını değiştirir:) başka hiçbir şeyi değiştirmez. Eğitim şart..!!fakat birde yetenek diye bir gerçek var.ve tabi ki çalışmak. Başarının %95 çalışmak % 5 i yetenek. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Arkadaş gidiyor 2 ay eğitim alıyor, bir yerde tesadüfen tanışıyoruz ve meslektaşız diyor. 4 yıl okumak ve üzerine 3 yıl daha eğitim aldım. Şimdi ben sormak istiyorum sizce aynı şey mi?

Salt spikerlik / sunuculuk kursu ile spikerlik / sunuculuk yapılabilir mi? 

Kişinin ciddi bir yeteneği ve ışığı varsa yapabilir. Yani bu daha çok kişinin kendisiyle orantılı olan bir şey.

Kendinizde bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz? 

Kendim de yapmak isteğim bir değişiklik yok. Kendime katmak istediğim şeyler var. Sadece kendi adıma şunu isterdim ,boş yoğurt kaplarına çiçek ektiğimiz, her şeyin mükemmel olmadığı bir çağda yaşamak isterdim

Medya ile aranız nasıl? Televizyon, internet, gazete, dergi gibi iletişim araçlarından ne şekilde faydalanıyorsunuz? Sosyal medya ile aranız nasıl?

Gündemi takip etmek için her birini kullanıyorum. Fakat sosyal medya platformunu pek haz etmiyorum. İşim gereği dozunu aşmadan kullanıyorum. Sosyal medya artık insanların nüfus cüzdanı gibi oldu. Birini tanımak istiyorsan sosyal medya hesabına bakmak yeterli. Doğru kullanmayı başaran küçük bir kesim de var ve taktir ediyorum onları...Büyük bir çoğunluğumuz ise yanlış kullanıyoruz ne yazık ki. Yani hayatımızı adamışçasına sosyal medya kullanıcısı olmaya gerek yok diye düşünüyorum. Biz yetişkin bireylerin en büyük hatası  bu sosyal medya bağımlılığı.

Vakıf çalışmalarından bahseder misiniz? 

 Arev (Ardahan Eğitim vakfi) eğitime katkı sağlayıp ,potansiyeli olan çocuklarımıza ışık tutmak en büyük gayemiz. Çok büyük potansiyel var çocuklarda, şansa bırakılmayacak kadar. Ben   bir Ardahanlı olarak vakıf başkanımıza ve vakıfta yer alan bütün arkadaşlarım teşekkür ediyorum. Hepsi yüreklerini ortaya koymuş ve vakfı bugünlere taşımışlar emekleriyle.

Diksiyon beden dili ve iletişim eğitimleri de veriyorsunuz. Bize bunlardan bahseder misiniz?

Diksiyon derslerimde en başta şunu anlatıyorum öğrencilerime "En güzel dil tatlı dil" bunu başarırsak zaten güzel iletişim kurmak hiç de zor olmuyor. Aynı zamanda diyafram nefesi  almak çok önemli. Orta doğuda uzun yaşamanın sırrı olarak doğru nefes almak olarak gösterilir. Nefes almanın duygu karşılığı vardır. Sinirli bir insan çok hızlı nefes alır ve o an deriz ki sakin ol bir nefes al.. Ya da mutsuz birisi çok yavaş nefes alır ona da deriz ki derin derin nefes al. Doğru nefes almak çok önemli hem iyi bir konuşmacı olmak, Hem de sağlık açısından. Bizler durduğumuzda diyafram nefesi alırız ta ki 3-4 yaşına kadar. Ne zaman ki birey korkuyu öğrenir ciğerden nefes almaya başlar. Günlük hayatını yanlış nefes alarak geçirir. Fakat uyuduğunda yada güldüğün de bilincimiz devre dışı kalır ve metabolizmanız olması gerektiği gibi doğru bir şekilde çalışır. Beden dili ise konuşmak ve dinlemek çok önemli. Topluluk önünde konuşmak pek de kolay değil heyecan yapılabiliyor istem dışı. Elimizi ,kolumuzu nasıl kullanmanız gerek gibi küçük bilgi ve en önemlisi tekniklerle ders anlatıyorum. Teknik çok güçlü bir öğretici.. diksiyon ve beden dili derslerim ama dersim bir parçası da pilates. nefesi ve bedeni esnetmek için güçlü bir görev görüyor.

İyi sunucuyu tarif eder misiniz?

İyi bir sunucu öncelikle tebessüm etmeyi bilmeli ve pozitif enerjisiyle herkese varlığını belli etmeli. Sonra  düzgün bir diksiyona sahip olmalı. Kendini ön plana almadan geride durarak konukları ön plana çıkartmalı. Ve doğaçlama kabileyi yüksek olmalı. Çünkü sahnede beklenmedik bir durum ya da beklenmedik bir reaksiyon ala bilir. Panik olmadan soğuk kanlı bir şekilde o anı yönete bilmeli.

Yeni Medyanın (Sosyal Medya ve İnternet) Geleneksel Medyayı (Radyo-tv gazete) Yok edeceği söyleniyor siz buna ne dersiniz? Yeni Medya sizce ne yönde ilerleyecek? 

Biz çok hızlı tüketen ve bıkan bir toplumuz . tvye, radyoya hiç bir şey olmaz çünkü herkes başladığı noktaya er ya da geç döner.

Her mesleğin kendince zor yanları ve stresi vardır. Stressiz bir meslek varsa şayet hemen terfi etmek isterim:)

Sunuculuğun stresli yani şu, çok büyük sorumluluğunuz var .sizi izleyen bir topluluk var ve hata yapma şansımız yok. Olursa da toparlaması çok zor. Şöyle bir örnek vereyim, herhangi bir gecenin sunuculuğunu yapıyorsunuz orada ki bir aksaklık, bir yanlış cümle veya yanlış bir tavır salonu gerebilir ,tepki almanıza sebep olabilir. Bir de üzerine çok heyecanlı olman rağmen her şeye hakim olmak zorundasın. Başarılı bir sunum için.

Yeni Medyanın (Sosyal Medya ve İnternet) Geleneksel Medyayı (Radyo-tv gazete) Yok edeceği söyleniyor siz buna ne dersiniz ? Yeni Medya sizce ne yönde ilerleyecek? 

Bakın biz çok hızlı tüketen ve bıkan bir toplumuz.tv ye, radyoya hiç bir şey olmaz çünkü her şey başladığı noktaya er ya da geç döner. Değişmez kural. Hayatta somut yasalar olduğu gibi soyut yasalar da var

Sizce ekranda olmak için  güzellik şart mı?

Öncelikle güzellikten kasıt ne?  Öyleyse Türkiye’nin Adriana Liması müge anlı. Çünkü ekrana çok yakışıyor ve çok başarılı. Ekranda iş yapan birisinin öncelikle kendisine ve izleyicilere saygısı olup, ekrana bakımlı çıkması gerekir. Bakın süslü demiyorum bakımlı diyorum. Güzellik kavramım kişinin bilgi birikim ve vizyonu ile orantılı. Onun dışında dikkatimi çekmez. Çünkü samimi gelmez. Çok eskidendi güzel kızların, yakışıklı erkeklerin sayısı azdı sektörde ve var olanda kolaylıkla aradan sıyrılıp başarılı bir konuma gelebiliyordu. Çünkü eskiden medya sektörüne sıcak bakan aile sayısı günümüzde ki gibi değildi. Şimdi güzel kadının, yakışıklı erkeğin sayısı çok. Tv doydu boş güzelliklere vizyon, merhamet ve yardım bekliyor ekranda olan kişiden.. Sistem değişti fakat algı eski düzen gibi kaldı. Onun için görsellikten daha ön planda olan kriterler var artık. 

Boş zamanlarınız nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok boş vaktim olmuyor ,yaratmaya çalışıyorum kendimi hayatımın temposuna kaldırsam, çalışmak için yaşıyor olurum. Ben yaşamak için çalışmayı seviyorum. Her ay 2000 sayfaya yakın kitap bitiriyorum. Yoga ve pilatesle ilgileniyorum. Farkı mutfakları ve tadları keşfetmek gibi bir hobim var ayrıca at biniciliğini seviyorum daha yolun başındayım bu konuda tabi:)

Hayatımın Kitabı/Filmi diyebileceğiniz bir kitap/film var mı?

Hayatımın dönüm noktasıdır diye bileceğim kitap ahlak-i hayal. film ise Frida Kahlo. Bir kadına imkansızlığı ve gücünü anlatan  çok başarılı bir film baş rollerin Salma Hayek'in rol aldığı.

KırmızıTürk hakkında neler söylersiniz? 

Spikerliğin inceliklerini insanlara aktardığınız için teşekkür ediyorum. Türkiye’nin ilk ve tek spiker dergi olarak zaten ve devamlılığınızı koruyarak çok büyük bir başarıya imza atmışsınız taktir ediyorum sizi ve başarılarınızın devamını diliyorum. Ayrıca bu kadar kıymetli bir platformda bana da yer verdiğiniz için teşekkür ederim.

Gelecek planlarınız nelerdir? Şu an bulunduğunuz konumdan memnun musunuz ve gelecekte kendinizi nerelerde görmek istersiniz?

 Ben bir şeylerin emek vererek sindire sindire olmasından yanayım. Daha yolun çok başındayım. Genele baktığımda şuan olması gereken yer. Şuan. Merdiveninin basamaklarını teker teker çıkmadan yukarıya çıkılmıyor. Çalışmaya ve emek vermeye devam ettiğim müddetçe kısa bir süre sonra hedeflediğim yerde olacağım. Gelecekte insanlara doğru aktarımlar ve pozitif bir yaklaşımla büyük kitlelere hitap etmek istiyorum. Hayatta hiç bir şeyin zor olmadığını ve yine hayatta hiç bir şeyin çok kolay olmadığını anlatarak. Hayatta insan olmayı öğrendiğimiz taktirde her şeyi başarmak mümkün. Hem de kırılmadan, kırıp dökmeden. İnan ki bu mümkün. Bizi sadece sevgi kurtaracak.

Röportaj ve fotoğraflar: Cengizhan KAYA