"Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete..." diye veciz bir söz vardır.

Bizim de AB serüvenimiz ona benziyor.

Kıyamete gitmek veya gidebilmek için adeta can atıyoruz ama bizi alamete bindirmiyorlar bile.

Yunanistan'da Başpiskoposluğa getirilen Hristodulos'un hezeyanları, sadece fanatik bir din adamının tepkisi değil, Avrupa'da pek çok insanın düşünce tarzıdır.

HRİSTODULOS, başpiskoposluğa getirildikten beri Türk karşıtı kartı oynadı. "Anadolu'dan kaybedilmiş topraklar" diye söze başlayıp, "kan dökmek, kurban vermek gerekirse hazırız" gibi sözler söyleyen Hristodulos, sık sık siyasi meselelerle ilgili görüş bildirdi. Simitis, S-300 füzelerinin Kıbrıs'a konuşlandırılmasını önlemeye çalışırken "füzeler Kıbrıs'a gitmeli" diye açıklamalar yaptı.

Nairobi'deki Yunan Büyükelçiliği'nde saklanan Abdullah Öcalan, Türk İstihbarat Örgütü'nün eline geçince "Düşmana teslim ettiler", diye Yunan hükümetinden hesap sordu. "Türklerin barbarlıklarına tarih tanıktır" diyen Hristodulos, 2003 yılının Ocak ayında bir pazar ayini sırasındaki vaazında, "Avrupa'yı yarı Müslüman yapmak istiyorlar. Buna karşıyım" diye konuştu. Türkiye'nin artık silah yoluyla değil büyük nüfusuyla Avrupa'ya girmek istediğini öne sürdü.

Eğer Yunanistan Türkiye kadar güçlü olsaydı acaba bize 24 saat süre verirler miydi?

Ya Türkleri denize döker ya da Orta Asya'ya sürerlerdi.

Avrupa'nın değişmeyen hedefi Türkleri Anadolu'dan çıkarmak!

Tarih bilincinden yoksun bu insanlar bilmiyorlar mı ki, bu coğrafyadan sayısız ulus gelip geçti.

Ne Roma, ne Bizans ve de Yunanlı'lar bu toprakların geçmişteki sahipleri değildir.

Rumlar 550 yıldır içlerine sindiremiyorlar ve İstanbul'a hala Konstantinopolis diyorlar? Böylece kendilerini tatmin ediyorlar.

Herkesin topraklarımızda gözü var. Sn. Demirel'in bu konuda güzel bir sözü vardır:

"Güçleri yetiyorsa bizi bu topraklardan atsınlar"

Rum'un ve Yunan'ın inisiyatifiyle girmeye çalıştığımız AB'de önümüze daha konacak pek çok fatura vardır!

İnsanı servete götüren kapı gayet dar ve alçaktır.

Oradan girebilmek için mutlaka eğilmek, iki büklüm olmak lâzımdır.

Maxim du Comp