İktisadi Kalkınma Vakfı (IKV), Türkiye’yi yakından ilgilendiren çok önemli konuları ele alan, büyük ilgi gören toplantılar düzenliyor. Değerli Dostum, Başkan Dr. Aylan Zeytinoğlu’nu kutluyorum. Avrupa Parlamentosu Seçimlerini, 1998’den beri 21 defa yayımlanan, Türkiye 2019 Raporu, konusunda, Sn. Prof. Dr. Gül Turan’ın yönettiği, Doç.Dr. Özlem Kaygusuz, Doç.Dr. Zeynep Alemdar, Prof.Dr. Ebru Sokullu, Nilgün Eralp’ın, konuşmacı olarak katıldığı paneli izledim. AB Türkiye Raporu, Türkiye’nin bir çok alanda maalesef ileri değil, geri gittiğini belirtiyor. Toplantıda, bu hususlar, vukufla ele alındı. “Eyy Avrupa, senin görüşlerine itibaren etmiyoruz” denilse de raporda, İnsan Hak ve Hürriyetleri, Temel Haklar, Demokratik Sistem, Bakın ve Fikir özgürlükleri, görüş ve önerileri serbestçe ifade edebilme özgürlüğü, konusunda Türkiye geri gitmiştir deniyor. Ekonomide, ciddi sorunların olduğu, serbest piyasa modelinin rafa kaldırıldığı, yatırımlar, yabancı sermaye konularında beklenilen gelişmelerin sağlanılamadığı ifade ediliyor. 

31 Mart 2019’da yapılan mahalli seçimlerde, özellikle İstanbul’da, seçimlere gölge düştüğü, Yargı, Yüksek Seçim Kurulu konusunda, bağımsızlık, tarafsızlık açısından tereddütler doğduğu belirtiliyor. Milletvekillerinin, gazetecilerin, öğretim üyelerinin tutuklanmaları, çağdaş demokrasilerde olumlu görülmez. Bu ahvalde, Türkiye’nin aday ülke konumu kabul edilmekle birlikte, asil üyelik müzakerelerinin durma noktasına geldiği, yeni fasıl açılmayacağı, açılan fasılların olduğu gibi bırakılacağı ifade ediliyor. Olumlu husus olarak, Türk Hükümeti’nin, bölücü terör, dış tehditler konusunda haklı bir mücadele verdiği, Türkiye’nin 5 milyonu aşkın Suriyeli ve Irak’lı göçmene ev sahipliği yaptığı belirtiliyor. Türkiye bir çok kendi ihtiyaçları varken, Suriyelilere 50 milyar dolar harcamıştır. AB Dışişleri Güvenlik Politikaları Temsilcisi Federica Mogherini ve AB Genişleme Sorumlusu Johannes Han, AB tarafından eleştirilen, hukukun üstünlüğü, laik demokratik düzen, temel haklar, yargının bağımsızlığı, sağlıklı ekonomi konularında yapılacak reformların, aslında Türk Halkının yararına olacağını belirtmektedirler. Tabiatıyla, Cumhurbaşkanlığı, Hükümet Sisteminin emrinde olan, esasen Devlet büyüklerini kızdıracak açıklamalar yapma konumunda olmayan, AB Türkiye Raporunda yer alan hususları, kendi vicdanında kabul etse bile, serbestçe ifade edemeyen, Dışişleri Bakan Yardımcısı “Raporu kabul etmiyoruz” diyor... Ancak şöyle diyor; “Türkiye’nin yeri Avrupa’dır. Türkiye’yi Avrupa’dan uzaklaştırma niyet ve tutumunda olanlara, bu tür raporlar, onların ekmeğine yağ sürdermektedir..” diyor. Acaba bu sözleri kime söylüyor. Şimdi bak ben söyleyeyim. Avrupa Birliği, Türikye için bir çağdaşlık, medeniyet projesidir. AB üyesi olsa da, olmasa da Türk halkının, Avrupa fertlerine standartlarında, refah ilkelerine sahip olarak, yaşaması elzemdir. Her Türk vatandaşı, Cumhuriyetimizin kurucusu, Ebedi ve Büyük Önder Atatürk’ün, izinde, onun İlke ve Inkilaplarına bağlı olarak, laik, demokratik, Türkiye Cumhuriyeti’nde, insan hak ve özgürlüklerine, hukukun üstünlüğü prensiplerine, düşünce, fikir hürriyetlerine malik olarak, adil gelir dağılımı, sosyal güvenlik, sağlık, konut, eğitim, sosyal hizmetler, çalışma, iş güvencesi, çevre insani gelişme düzeyinde, kendisinin, çocuklarının yarınından emin, mal, can güvenliğine sahip olarak yaşaması için gereken, planlama ve önlemlerin, icraatların yerine getirilmesi, Türkiye’yi idare edenlerin birinci görevidir.  

Özal, ANAP’ı kurarken, “Düşünce, inanç, teşebbüs hürriyetlerini, partinin temel felsefesi olarak yerleştirmişti.. Bizler, siyaset yıllarımızda, daha müreffeh, çağ atlamış, büyük ve güçlü Türkiye içinde çaba harcadık. Türkiye’ye kazandırdığımız vizyon, düşünce, eser ve hizmetlerin, son 10 yılda geriye gitmesini üzüntü ile izliyoruz. Türkiye kurucusu olduğu, benimde Avrupa Konseyi Parlamenteri olarak görev yaptığım, Avrupa Konseyi’nin, denetim listesine alınmıştır. Bu durum esef, yeis vericidir.. Şimdilerde yeni bir moda çıktı. İlk fırsatta, yapısal reformlar yapacaklarmış.” 

Ne yapacaksan yap be kardeşim. Hangi alanda, neler yapacaksın... Seni tutan mı var?.. 24 Haziran 2018 tarihinde yürürlüğe giren, Parlamenter Sistemi kaldıran, Başkanlık sistemi ve Cumhurbaşkanlığı, kabinesi, aradan geçen bir yıl sonra, bilhassa denge ve denetim esasları çerçevesinde, değerlendirilmeli, gerekirse tekrar yeni bir referandum ve seçime gidilmelidir...