20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nü Dijital Yayın İle Kutlandı

Gerçekleşen programda, Avrasya Hastaneler Grubu Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi Bilimsel Danışmanı Prof. Dr. Asiye Nuhoğlu ve Avrasya Hastaneler Grubu Çocuk Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Selen Özmen Dünya Çocuk Hakları Günü’nde önemli mesajlar verdi.

 Çocuk hakları denilince dünyada ilk önemli adımı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün attığını söyleyen Prof. Dr. Asiye Nuhoğlu, “Onun gösterdiği yolda çocuk haklarına saygı gösteriyoruz. Her yıl Zeytinburnu Avrasya Hastanesi’nde programlar yapıyoruz. Hatta büyük etkinlik ve festivallerle çocuklarla buluşmalar yapıldığını biliyorum. Ancak covid nedeniyle bir süredir bunlara ara vermek durumunda kaldık. Zeytinburnu Avrasya Hastanesi bebek dostu bir hastane ve çocuk sağlığı için her türlü tedavi imkanlarına sahip bir hastane. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü ancak bunu tüm bir ay boyunca kasım ayı çocuk hakları farkındalık ayı olarak çeşitli etkinliklerle tüm dünyada kutluyoruz” dedi.

Dijital İçin Çocuklarınıza Sınır Koyun

Çocuk Sağlığı Uzmanı Uzm. Dr. Selen Özmen de bugün çocuklarda en sık görülmeye başlanan dijital bağımlılık hakkında mesajlar ve önerilerde bulunarak; “Küçük yaştaki çocuklar gerçek ve sanal ayırımı yapamıyorlar. Sosyal ilişkilerde dijital bağımlılıkla gerilemeler yaşayabiliyorlar, arkadaş ortamına ayak uyduramaz hale geliyorlar, okul başarılarında gerilemeler söz konusu oluyor, ödev yapma istekleri olmuyor ve hatta psikolojik boyutta bu depresyona kadar gidebiliyor. Bunun yanı sıra fiziksel sıkıntılarda doğuyor, kamburluk, hareketsizlikle gelen obeziteve ekran karşısında uzun süre kalmaya bağlı görme bozuklukları gibi durumlar yaşanabiliyor. Çocukların en temel ihtiyacı olan yemek ve uyku düzenleri bozuluyor. 2 temel yapı taşı aksayınca bilinçsel, fiziksel, duygusal gelişimleri sekteye uğruyor. Peki, anne babalar olarak neler yapmalıyız; 0-2 yaş aralığına özellikle dijital bağlılığı uygun görüyoruz. Telefon vereyim yemek yesin deme neticesinde aslında bu iştahsızlık getirir. Biz ebeveynler olarak çocuklarımıza rol model olacağız. Tabii ki dijital yaşamdan vazgeçemeyiz, yeri geldiğinde yararları da olan bir şey artık teknolojiyi kullanabilmek, ama sınır koyacağız ve çocuğumuz ne yapıyor diye içerikleri takip edeceğiz” şeklinde konuştu.

 DİYABET HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER

Avrasya Hastanesi İç HastalıklarıUzmanı Dr. Sedat Işık diyabet hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.

DİYABET NEDİR? NASIL BİR HASTALIKTIR?

Herkesin ailesinde ve çevresinde görülen toplumda en sık görülebilen hastalıklardan biridir. İnsülin salgısının yetersizliği veya etkisinin bozulması ya da her ikisinin birlikte karakterize olmasıyla ilgili bir hastalıktır. Tanısında; açlık kan şekeri ilk bakılan testtir beraberinde şeker yükleme testi, üç aylık şeker ortalaması gibi diyabet tanısının kesinleştirilmesi için gerekli testler yapılabilir. Şeker demek hipoglisemi yani şekerin yüksek olması demektir. Şekerin yüksek olması kanda toksit bir etki yapar bunun için özel birtakım testler yapılabilir.

Diyabetin tipleri vardır; bunların ayrımında kullanılan antikor testleri, genetik testler gibi testler olabilir. Diyabet Tip1 ve Tip2 ana başlık altında ikiye ayrılır.

Tip1 diyabet genellikle gençlerde erken yaşta görülen akut başlangıçlı yani hastaneye koma halinde gelen şekerin çok yüksek olmasıyla karakterize ve insülin tedavisi olmadan tedavi edilemeyen ve daha zayıf hastalarda karakterize edilen bir hastalıktır.

Tip2 ise genetik faktörlerin daha önemli olduğu ailesel yatkınlığın önemli olduğu ileri yaşlarda görülebilen kilolu hastalarda komaya girme eğilimi daha az fakat organ harabiyeti yönünden Tip2 çok daha önemli uzun süreli bir hastalık olduğu için toplumda Tip2 diyabet daha yaygındır.

DİYABETTE KİMLER RİSK ALTINDADIR?

Hastanın şikayetleri olup da hastaneye başvurması konusu önemlidir bize de bu yönde hastalar geliyor; çok su içiyorum, çok sık tuvalete gidiyorum şeklinde fakat bazı kişilerin bunları beklemeden taranması gerekir. Özellikle fiziksel inaktivitesi olan yani çok fazla hareketli yaşamı olmayan kişiler, gebe olarak 4 kilonun üzerinde doğum yapmış kişiler, obez yani vücut kitle endeksi yüksek olan kişiler, birinci derece yakınlarında diyabet olan kişiler kesinlikle kan vermesi gerekir. Kan değerlerinde trigliseridi yüksek olan, insülin direnci yüksek olan hastalar, polikistik over hastalığı dediğimiz bazı bayanlarda görülebilen hastaların taranması gerekir aynı zamanda hipertansif hastaların mutlaka taranması gerekir çünkü tansiyon ve şeker birlikteliği çok daha sarsıcı olur, dolayısıyla bu tip hastaların taranması bir açlık kan şekeri baktırmak yeterli olabileceği gibi bazen şeker yükleme testi, üç aylık şeker ortalama testi gibi testlere de gerek duyulabilir.

DİYABET HANGİ HASTALIKLARIN YA DA ORGAN BOZUKLUKLARININ ARTMASINA YOL AÇAR?

Diyabetin önemi aslında burada yapılan çalışmalar göstermiş ki şeker düzeyi ne kadar yüksek seyrederse uzun süreli takiplerde görülen organ hasarları  daha fazla oluyor bu organların başında böbrek geliyor .Türkiye’de renal replasman tedavisi dediğimiz yani hemodiyalize giren hastaların çoğunluğunu diyabet hastaları oluşturuyor ,dolayısıyla diyabet kontrolü uzun vade de özellikle diyabetiknefropati dediğimiz böbrek hasarını kısmen ve büyük ölçüde engelleyebiliyor hastanın sıkı takibiyle mümkün özellikle erken dönemde yapılan idrar tetkikleriyle bu diyabetiknefropati dediğimiz böbrek yetmezliği ilk aşamasında idrarda protein kaçağı başlıyor bunun basit bir idrar tahliliyle saptanması ve büyük ölçüde engellenmesi mümkün. Bazı ilaçlarda kullanılarak şeker kontrolünün dışında yakın takip gerekmektedir. Asgari yılda bir kere olmak üzere böbrek fonksiyonlarını gösteren tetkikler yapılabilir; üre, keratinin gibi testlerin bakılması gerekir.

Bu hastaların bu yönden bilinçlendirilmesi gerekir, yani en önemli hasar gören organ böbrek, tabii ki kalp ve damar sistemi de çok etkileniyor. Herkesin bildiği gibi diyabetik hastalarda kalp krizi, beyin felci, periferikarter sitenozu yani bacak damarları darlığı gibi hastalıklar sık görülüyor ve kişi için kısıtlayıcı faktör oluyor. Diyabetik hastalarda aslında diyabet bir kalp hastalığı olarak değerlendiriliyor. Sessiz kalp krizi dediğimiz hastanın ağrısını hissetmediği tarzda geçirilen kalp krizleri diyabetliler için aslında tipiktir. Dolayısıyla diyabetli hastaların bu yönde de takibi belki belirli aralıklarla efor testi yapılması, ekg çekilmesi gibi düşünülebilir. Diyabet hastalarında göz çok etkilenebilir. Diyabetik retinopati dediğimiz yılda bir göz muayenesi gerektiren saptandığında bazı özel tedaviler, lazer tedavisi gibi sadece göz uzmanlarının yapabileceği bazı lokal tedaviler gerekebilir. Diyabet görme kaybına uzun vadede yol açabilen bir hastalıktır.

Birde diyabetik nöropati dediğimiz sinir uçları harabiyeti ile karakterize sorunlara yol açabilen bilindiği üzere diyabet hastalarında bacaklarda uyuşukluklar, his kayıpları zaman içinde gelişebilir. Özellikle uzun dönemde buna bağlı ayakların yaralanması, farkında olmadan kesilme veya yakma gibi sorunlara yol açabilir. Bizim kontrolümüz dışında otonom sinir sistemi bozukluklarını etkileyebilir; baş dönmesi, bayılmalar, gastroenteriyal sistem bozuklukları, mide bağırsak sistemini tutarak bulantı, kusma şişkinlik, dışkılamada düzensizlikler gibi sorunlara yol açabilir. Özetle diyabetin kötü kontrolü ile daha da sıklığı artan durumlardır. Dolayısıyla her şeyin başında diyabetin iyi kontrolü geliyor. Aynı zamanda enfeksiyonlara eğilimin arttığını, diş sorunlarının fazla olduğunu, ayak yaralarının fazla olduğunu, hatta diyabetin uzuv kaybına yol açabileceğini biliyoruz.

DİYABET HASTALARININ DİKKAT ETMESİ GEREKEN DURUMLARI BELİRTİR MİSİNİZ? GÜNLÜK YAŞAM ÖNERİLERİNİZ NELERDİR?

Diyabetli hastalarda iki şey çok önemlidir. İlki diyete uyum, ikincisi tedaviye uyum. Toplumda bazı kaygılar vardır. Örneğin, insülin verilen hastaların daha kötüye gittiği şeklinde bir inanç mevcut. Aksine insülin kullanımı değil, yüksek seyreden şeker sıkıntıları arttırıyor. İnsülin tedavisi aslında doğal bir tedavi. Hastanın yetersiz olan kendi hormonunu biz dışardan takviye ediyoruz. Şekerin bir şekilde düşürülmesi lazım. Oral tedavi olarak, insülin tedavisi olarak bunun dışında yeme alışkanlıklarının düzeltilmesi gerekir. Bunun için bir diyetisyen desteği alınabilir. Glisemik endeksi yüksek patates, pirinç, beyaz ekmek, hamur işi, tatlılar, aşırı meyve yemek gibi alışkanlıklardan uzak durmak gerekir. Evde kan şekeri takibi yapılmasının önemli olduğunu vurgulamak lazım. Hedeflenen açlık ve tokluk kan şekeri değerleri vardır. Bunlara bir şekilde ulaşmak gerekir Aynı zamanda ayak ve diş bakımları  çok önemlidir, diyabetik hastalarda enfeksiyona eğilim daha yüksek olduğu için, enfeksiyonlar kan şekerinin kontrolünü bozar ve bunun için yakın takip önerilir. Diyabetik hastalarda aşılama da çok önemlidir. Yine enfeksiyonlara eğilim fazla olduğu için bu tip hastaların aşılanması gerekir. Diyabetik hastalar bilindiği üzere risk grubunda olduğu için her türlü aşama bu hastalara önerilmektedir. Bunun dışında her diyabetik hastanın tansiyon takibi yapması gereklidir. Beraberinde kolesterol yüksekliği olup olmadığını ek bir diyet veya ilaç gerekip gerekmediğini mutlaka sorgulaması gerekir. Özetle diyabet hastalarımızın belirli aralıklarla yılda bir böbrek fonksiyon takibi,i drar takibi, kardiyoloji muayeneleri, göz muayenesi gibi rutin kriterlere uyması gerekir.

Türkiye'de her 15 dakikada bir kişi inme nedeniyle yaşamını yitiriyor Türkiye'de her 15 dakikada bir kişi inme nedeniyle yaşamını yitiriyor

HABER: ELİF HAYVALI