ATOMUN  AÇTIĞI  ÇIĞIR

Muhsin  BOZKURT

     Zerre ve atomların hareketlerinde bir görevlendiriliş yok sanılınca,

     Akıllar gözlere inince,

     Her şeyi maddeye bağlayıp, her şeyi ondan bilince,

     Bilgiler sırf dünya ile ilgili olunca,

     Faydasızlık ve gayesizlik üzerine kurulan bir felsefe ortaya çıkınca, 

     Atomların değişim, dönüşüm ve hareketleri tesadüfe verilince,

     Kısaca materyalist felsefeciler, yukarıdan beri söylediklerimizi temel alınca, 

     Bakın ne gibi oluşumlarla karşılaşmış oldu ve oluyor insanlık âlemi!

     Buyurun beraberce görelim:

     İnsanların feleğini şaşırtan, hayatlarını altüst eden, akıllarını allak bullak eden, öyle şeyler yaptılar ve yapıyorlar ki içtimaî, sosyal ve toplumsal hayat hercümerç oldu oluyor. Karmakarışık bir hâl aldı alıyor.

     Materyalist Felsefe, asıl büyük meyvesini; özellikle ve yoğun bir şekilde Kuzey Yarımküre’de yani Rusya’da verdi.

     Nitekim 1789’da Fransız Büyük İhtilâli ile insanlık âlemine ekilen tohumlar, ilk acı meyvesini 1917’de Rus ihtilâli ile verdi. Ve oradan bir ahtapotun kolları gibi her tarafa uzandı.

     Tabiiyyunun, Materyalistlerin inançsızlık kokan fikirlerinden meydana gelen büyük bir akım ortaya çıktı. Tanrı inkâr edildi. Her şey bu inançsızlık temeline oturtulmak istendi.

     Öyle ki, ilk günde yani ilk devresinde; bir yılda yapılamıyacak işler yapıldı. Sanki birinci hükûmet devresinde öyle büyük icraatlar yapıldı ki, üçyüz senede yapılamaz. İkinci günde yani ikinci devresinde; bir ayda yapılamıyacak şeyler yapıldı. Veya bu devrede; bir senede, otuz senede yapılamıyacak olan işler yapıldı. Üçüncü günde yani üçüncü devresinde; bir haftada yapılamıyacak işler yapıldı. Veya bu üçüncü evrede bir senede yaptığı tebdil ve değişiklikler; on senede yapılamıyacak cinsten şeylerdi.

     Dördüncü günde yani dördüncü devresinde ise, artık yapacak bir şey kalmamıştı. Durum korunmaya çalışıldı. O gün bu gündür bu hâl üzeredirler. Fakat gittikçe sönmeye yüz tuttuğu da bir gerçektir.

X

     Zerre ve atomları kendi başlarına buyruk görmenin bir sonucu olan mutlak inançsızlık; kâfir olucu nitelik yani ister istemez, hakkın üstünü örtüp görmezden geliş keyfiyeti; bakın nelere yol açtı ve açıyor:

     Yalnız, sadece bu dünyayı, yani sırf bu dünya hayatını gösterdi ve gösteriyor. Sanki tek göze sahip oluş gibi, yarım görüş sağladı, sağlıyor.

     Bakış, eksik olarak gerçekleşti, gerçekleşiyor.

     Bu ise akıbeti ve âhireti görebilecek gözden insanı mahrum ve yoksun etti ve ediyor.

X

     Zerre ve atomların hareketlerini kendilerinden bilince bakın neler oluyor:

     Zerre ve atomlar bir İlahî komutanın askerleri oluş konumundan çıkartılıyor. Her birini birer komutan olarak görmek zorunda bırakılıyor insanlar.

     Nasıl ki bir padişahı inkâr eden, tanımıyan bir komutan; kendinde ve kendisi gibi olan başka komutanlarda; hakimiyetleri nisbetinde birer küçük padişahlık var sanır.

     Aynen onun gibi Materyalist Felsefe akımının başına geçen kişiler, kuvvetleri nisbetinde kendilerinde bir çeşit Rablık hayal edip var sanırlar.

     Bu da yetmez onlara; etrafında kümelenen insanları; kendi kuvveti için kendine ve heykellerine kulluk edercesine baş eğdirirler.

     Veya padişahı tanımayan ve ordudaki subayları ve erleri, onun askerleri olduğunu kabul etmiyen vahşi bir adam düşünelim.

     Nasıl ki bu adam herkese, her askere bir çeşit padişahlık ve bir çeşit hakimiyet verir.

     Onun gibi Allah’ı inkâr eden o akım mensupları da, birer küçük Nemrud hükmünde olup, kendilerine birer Rablık verirler.

X

     Zerrat ve atomların hareket ve değişimlerini kendilerinden bilmek; dinsizlik şeklinde bir akıma yol açmıştır ki, Tabiiyyun, Maddiyyun ve Materyalist denen felsefe bundan doğmuştur.

     İşte bu:

     Nemrudcasına bir cereyan ve akımdır.

     Maddî Felsefe yoluyla yayılmıştır.

     Zamanla bayağı kuvvet bulmuş.

     Böylece Allahı inkâr edecek duruma gelmiştir.

X

     Evet, İslâmiyet açısından bakılınca; bu asır son derece önemli ve o nisbette de dehşetlidir.

     Nitekim gaybdan yani gelecekten haber veren âyet ve hadisler; onun fitnesinden inananları şiddetle sakındırmışlardır.