Yüce Allahın; biz insanlara göstermek istediği 

     Sonsuz ilahî mükemmellikleri vardır. 

     Sınırsız güzel  isimlerinin varlıklar üzerindeki görünüm, akis ve yansımaları, 

     Kendi güzelliklerinin hadsiz görüntüleri vardır.

     Allahın yücelik ve mükemmellikle ilgili sıfatlarının sonsuz yansımaları 

     Yani büyüklük, izzet ve azametinin sayısız tecellileri vardır.

     Allahı öven ve onu kusurdan yüce tutan sonsuz sözleri, 

     Kendisine yapılan sonsuz tesbihleri vardır.

     İşte Yüce Allah bütün bunları; şu dar ve sınırlı yeryüzünde 

     Ve sonlu ve az bir zamanda göstermek ister.

     Bunun için zerre ve atomları tam ve mükemmel bir hikmetle kudretiyle harekete geçiriyor.

     Mükemmel ve kusursuz bir düzenle görevlendiriyor. 

     Sonlu bir zamanda, sınırlı bir zemin ve alanda sayısız tesbihler 

     Yani Allahı övücü, kusurdan yüce tutucu sözler sarfettiriyor.

     Hudutsuz güzellik tecellileri, büyüklük ve izzet yansımalarını 

     Ve sınırsız mükemmellik görüntülerini nazara veriyor. 

     Çok gizli ve bilinmeyen gerçekleri ortaya koyuyor. 

     Ahirete ait çok meyveler icad ediyor.

     Fanilerin, gelip geçici olacak olanların; 

     Bâkî ve devamlı olan hüviyet, kimlik ve şahsiyetlerinden pek çok misalî, benzer 

     Fakat ne aynısı ne de gayrısı olan nakışları ortaya koyuyor.

     Çok mânâlı; dokunmuş, işlenmiş levhaları, değişen tabloları icat ve var ediyor.

     Demek, zerre ve atomu harekete geçiren ancak Yüce Allahtır.

     Şu büyük maksatları yapan ancak O’dur.

     Şu büyük ve esaslı hikmet ve fayda ve yararları önümüze seren 

     Hep O bir olan Zâttır.

     Yoksa, her bir zerrede, her bir atomda 

     Güneş kadar bir dimağ ve akıl bulunması lâzım gelir.

X

     İşte Yüce Allah, daha bu örnekler gibi, belki binlerce hikmet ve yarar gözetir.

     İşte harekete geçirilen atomların değişim ve başkalaşımlarını, değişime uğramalarını 

     O akılsız filozoflar; hikmetsiz, faydasız ve abes sanmışlar!

     Oysa zerre ve atomlarda gerçekten biri enfüsî / içe ait, diğeri âfâkî / dışa ait olarak 

     İki hareket vardır. 

     Kendinden geçercesine gerçekleşen bu iki harekette 

     Zikir ve İlâhî tesbit vardır.

     Allahı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına lâyık anış vardır.

X

     Bu şekilde o zerre ve atomlar Mevlevî gibi zikreder.

     Allahı anar. Deveran eder. Dönmeye başlar.

X

     Ne yazık ki, o zerre ve atomları, kendi kendine, sersem ve başıboş olarak 

     Dönüp duruyorlar diye 

     Yanlış zanna kapılmışlar, öyle sanmışlar.

X

     İşte bundan anlaşılıyor ki, 

     Onların ilimleri ilim değil, cehildir. Bilgisizliktir. 

     Hikmetleri hikmetsizlik, gayeleri gayesizliktir.