ATEŞ ÇEMBERİNDE ZİHİN OKUMAK

Abone Ol

Davutoğlu, Türk milletinin klasik eserlerini unuttuğunu, prototiplerini kaybettiğini belirtiyor. Buraya kadar olan tespitleri yerden göğe kadar haklı. Ancak, deneme-yanılma yöntemiyle yolumuzu bulmamızı ve kendi deyimiyle kafamızı, zihinlerimizi vurarak sonuca ulaşmamızı bir şans olarak değerlendiriyor. Bunun bir şans olmadığını, bizi kimliksizleştiren, çözümleri zorlaştıran bir süreç olduğunu belirtmeliyim. Ekonomik ve siyasi olarak istikrarlı yapımız, Davutoğlu’nun belirttiği ateş çemberinde, bir vaha olsa bile, sular durulduğunda “kim olduğumuzu, nereye, nasıl gideceğimizi” soracağız, sorgulayacağız. Bu iktidar döneminde, kimlik yaratımı süreci üzerinde çalışıldığını, biliyoruz. Ancak, bu yeni kimlik politikalarının da üstten yapılandırıldığının farkında olmalıyız. Davutoğlu, zihinleri okumak gerektiğini söylüyor. Çağ, zihinlerin okunduğu ve aslında daha önemlisi zihinlerin yeniden yaratıldığı ve şekillendirildiği bir çağ. Davutoğlu, klasiklerin okunmasını ve dünyadaki düşünce sistemlerinin özümsenmesini tavsiye ediyor, ancak bu konuda geride kalındığının da farkında. Davutoğlu, “kendi kurucu klasiklerimizi bileceğiz. Kimliğimizden emin olacağız. Yerel kimlikle ulusal kimlik arasında bir bağ kuracağız” diyor. İnsanlığın bütünü için, fikir üretilmesi gerektiğini, öne sürüyor. Davutoğlu, kendinden emin olan bir toplumu öneriyor. Bu kendinden emin toplum, şu anda aktif olan Anadolu kaplanları değil öyleyse. Davutoğlu’nun hayali, başka bir Türkiye, başka türlü bir Türk insanı. İnsanlığın bütünlüğü için çabalayan, kendi klasikleri ve batının düşünce sistemini bilen, üreten bir Türk insanı. Davutoğlu’nun deyimiyle, kadim birikimi ile modernite birikimini içselleştirmiş yeni bir insan tipi. Bu yeni insan, küreselleşmenin sorunlarını çözebilecek insan, Davutoğlu’na göre. Yerel kimlik, ulusal kimlik bağlamında ne demek isteği ise belirsiz.
Davutoğlu’nun şu anda tasarladığı hayali insanın okuması gereken kadim eserler neler olacak merak ediyorum. Sabri Ülgener’in ünlü eseri “İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası’nı yeniden dikkatlice okumakta fayda var. Bu esere göre, geçmiş zihniyet dünyamızı, kanaatkârlık, geleneğe bağlılık, ölçüsüzlük korkusu ve teslimiyetçilik şekillendiriyor. Bu eserler, Anadolu kaplanlarının girişimci ruhunu öldürecek mi acaba? Şu anda tüm devlet erkânının övündüğü büyük Türkiye’nin gücü dolu dizgin koşan ekonomisinden gelmiyor mu?