Şimdilerde Atatürk düşmanı gerici, bölücü ve liberal papazlar sürüsünün içine Alevi görüntülü birileri de dahil oldular. Bunlar, ikide bir “Atatürk bizim dergâhlarımızı kapattı!” diyerek Alevileri kandırmaya, katillerinin yanına çekmeye uğraşıyorlar. Atatürk düşmanlığı üzerinden Kürdistan kurma hayalindeki kadronun ürettiği bu iddia, tam bir cehalet senedidir.  

Çünkü, Atatürk, tekke, zaviye, dergâh gibi gericilik üreten merkezlere dönüşmüş olan yapıları kapattığında ortada Alevilere ait böyle yapılar kalmamıştı. 

2. Mahmut yıktırmıştı Cumhuriyet öncesindeki Osmanlı Devleti’nin içinde, Alevi-Bektaşi kesiminin küçüklü büyüklü 6000 (altı bin) dolayında tekke ve dergâhı vardı. Buralar, eğitim ve dayanışma kurumları olarak yüzyıllarca halkı aydınlattı. Lakin 1826 yılında; Osmanlı Padişahı 2. Mahmut aldığı kararla, önce Yeniçeri Ordusu’nu kaldırdı. İstanbul’daki Yeniçerileri ve Bektaşileri acımasızca katlettirdi. Belgrad Ormanı’na sığınanları diri diri yaktırdı. 

Sonra da Alevilere ait bütün dergâhların yıkılması ve buralarda çalışanların öldürülmesi için emir verdi. Bu konuyu ayrıntılı biçimde “Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli” isimli kitap kaynakçadır  “İstanbul dolaylarında olanların araştırılmasına ve yok edilmesine bakılıp daha sonra Rum İli ve Anadolu’da olanların temizlenmesine bakılsın. En eski Bektaşi tekkesi silinecek, mensuplarının defteri cesaretle dürülecektir. 

Hemen hemen dindar her Alevi / Bektaşi'nin evinde üç resim yan yanadır. Hazreti Ali, Hacı Bektaşi Veli ve Mustafa Kemal Atatürk… Bu durum Alevi / Bektaşilerin Atatürk’e olan sevgilerinin bir yansımasıdır. Alevilerdeki Atatürk sevgisi bir devlet büyüğüne duyulan sevginin ötesinde bir derinliğine ve ruhaniyete sahip bir sevgidir. Öyle ki pek çok Alevi için o, on ikinci İmam Muhammed Mehdi’dir. Bu sevgi boşuna değildir. Sünni cemaat ve tarikatlardaki gizli veya açık Atatürk karşıtlığı ve hatta düşmanlığı düşünüldüğünde Alevilerin Atatürk’e sevgisi gerçekten dikkat çekici bir öneme sahip oluyor. Bu sevginin kaynağında yatan nedir ? çok büyük insan... onunla konuşunca adeta ruhum yıkanıyor, kaynak suyu gibi temiz, okyanus gibi geniş ve derin...' Bu sözleri Mustafa Kemal, Hacı Bektaş Dergâhı Postnişini Veliyettin Çelebi Efendi için söylüyor. Dikkat edilirse bu ifadeler sıradan iltifat ve saygı ifadeleri değil. bu nitelemeler köklü bir sevgi ve saygının ifade biçimidir.

Bu da göstermektedir ki Alevilerin Atatürk’e sevgisinin tek taraflı olmadığı anlaşılıyor... Mustafa Kemal Paşa henüz Ankara’da TBMM’yi toplamadan önce Hacıbektaş Dergahını ziyaret eder. Dergahtaki dervişler ona büyük bir saygı gösterirler. Hatta atının özengisini öperek karşılarlar. Bu durum Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarını çok duygulandırır. Bilindiği üzere o dönemde Osmanlı padişahı Mustafa Kemal için “ vatan haini “ suçlamasıyla idam fermanı çıkarır. Fakat Aleviler onu kurtarıcı olarak karşılarlar. Bu durum düşünüldüğünde elbette ki Mustafa Kemal’in duygulanması çok doğaldır.

Osmanlı'da toplum sınıflara bölünmüştü, eğer yoksul bir sınıftan geliyorsan, yoksul olarak hayatına devam ederdin. Eğer ataların toprak ağasıysa, sen de memleketi yönetenlerden olurdun. Cumhuriyetimiz Selanikli bir yetimin öncülüğünde kuruldu. Bugün de ülkede, Rize'nin bir köyünden çıkan bir cumhurbaşkanımız var.

Aleviler hiç bir zaman, Atatürk'ün Alevi olduğunu düşünmüyor, Atatürk'e sahip çıkma nedenleri, bu memlekette Aleviler'in de eşit yurttaş olarak kabul etmesinden başka bir şey değildir. Evet, Aleviler Osmanlı'yı sevmezler. Hatırlayın 3. Boğaz köprüsüne isim konurken Alevilerin Yavuz Sultan Selim ismine karşı çıkmalarını

Osmanlı döneminde tüm yazılı kaynaklarda, Aleviler yok sayılmış, Bektaşiler dışında devlet yönetiminden uzak tutulmuşlardır. Öyleki, Aleviler'in hemen hepsi verimsiz dağ köylerine sürülmüştür. Osmanlı Devleti’nin içinde, Alevi-Bektaşi kesiminin küçüklü büyüklü 6000 (altı bin) dolayında tekke ve dergâhı vardı. Buralar, eğitim ve dayanışma kurumları olarak yüzyıllarca halkı aydınlattı. Lakin 1826 yılında; Osmanlı Padişahı 2. Mahmut aldığı kararla, önce Yeniçeri Ordusu’nu kaldırdı. İstanbul’daki Yeniçerileri ve Bektaşileri acımasızca katlettirdi. Belgrad Ormanı’na sığınanları diri, diri yaktırdı. 

Din İnsanların Mutluluğunu sağlamak için vardır ancak yeryüzündeki tüm savaşların nedeni dinsel ve ekonomik nedenlere dayanır. Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devleti DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİ temelinde LAİK bir yönetimsel yapıya sahiptir . Yani devlet tüm ülkede yaşayan insanların inançlarına saygı duyar ve onlara eşit mesafede işlevini sürdürür.

Alevilerin Atatürk sevdasının temelinde yatan çok önemli bir gerçekte budur...

Milletimizi barış ve huzur içinde bir arada bir bütün olarak yaşatan Cumhuriyet rejimine Tüm Türk milleti sahip çıkmaktadır. Başta eşsiz devlet adamı ATATÜRK olmak üzere Cumhuriyetimizi kurup bizlere emanet edenlerden Allah razı olsun diyoruz...