O; ‘’Bütün millet, bütün cihan bilsin ki, en nihayet ve en nihayet millet tam bağımsızlığının temin edildiğini görmedikçe, yürümeye başladığı yolda bir an durmayacaktır’’ diyen Koşulsuz tam Bağımsızlıkçıdır.

O; ’’Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin devamlı şekilde sağlanması ve korunması, ancak ve ancak, tam ve kesin anlamıyla millî egemenliğin kurulmuş bulunmasına bağlıdır. Bundan ötürü hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası, millî egemenliktir’’ diyen bir Milli Egemenlik aşığıdır.

O; ‘’Bugünkü mevcudiyetimizin asıl niteliği, milletin umumî eğilimlerini ispat etmiştir, o da halkçılıktır ve halk hükümetidir’’ diyen gerçek bir halkçıdır.

O;’’Kahraman Türk askeri, Anadolu muharebelerinin manasını anlamış, yeni bir ülkü ile muharebe etmiştir. Böyle evlâtlara ve böyle evlâtlardan mürekkep ordulara malik bir millet, elbette hakkını ve bağımsızlığını bütün anlamıyla muhafaza etmeğe muvaffak olacaktır’’ diyen askerine inanan ve güvenen bir Komutandır

O; ‘’Sarayların içinde Türk’ten gayri unsurlara dayanarak, düşmanlarla ittifak ederek Anadolu’nun, Türklüğün aleyhine yürüyen çürümüş gölge adamlarının Türk vatanından kovulması, düşmanların denize dökülmesinden daha kurtarıcı bir harekettir’’ diyen Türklük düşmanlarının en büyük korkusudur.

O; ‘’Cumhuriyet, ahlâkî fazilete dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Sultanlık, korku ve tehdide dayanan bir idaredir. Cumhuriyet idaresi, faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir. Sultanlık korkuya, tehdide dayandığı için korkak, alçak, sefil, rezil insanlar yetiştirir. Aradaki fark bunlardan ibarettir’’ diyen bir Cumhuriyetçidir.

O; ‘’Vicdan hürriyeti mutlak ve taarruz edilmez, ferdin tabiî haklarının en mühimlerinden tanınmalıdır’’ diyen sarsılmaz bir Özgürlükçüdür

O; ‘’Dinden maddî menfaat temin edenler, iğrenç kimselerdir. İşte biz, bu vaziyete karşıyız ve buna müsaade etmiyoruz. Bu gibi din ticareti yapan insanlar, saf ve masum halkımızı aldatmışlardır. Bizim ve sizlerin asıl mücadele edeceğimiz ve ettiğimiz bu kimselerdir’’ diyen inanç sömürücülerin en büyük düşmanıdır.

O; ‘’Memleket mutlaka çağdaş, medenî ve yepyeni olacaktır. Bizim için bu, hayat davasıdır’’ diyen çağdaş bir liderdir.

O; ‘’Şu bilinsin ki, biz yabancılara karşı herhangi düşmanca bir his beslemediğimiz gibi onlarla samimî münasebetlerde bulunmak arzusundayız. Türkler, bütün medenî milletlerin dostlarıdır’’ diyen bir barışseverdir.

O; ‘’Hakikî inkılâpçılar onlardır ki, ilerleme ve yenileşme inkılâbına yöneltmek istedikleri insanların ruh ve vicdanlarındaki gerçek eğilime sızmasını bilirler’’ diyen bir Devrimcidir.

O; ‘’Kara taassup seni parçalamaya bile kalksa, başını vereceksin, fakat eğilmeyeceksin!’’ diyen ödünsüz bir İlericidir.

O; ‘’Adalet, bir devletin esası olduğuna göre, mahkemelerin sözde değil hakikaten bitaraflığını temin, her işin başında bulunmalıdır’’ diyen bağımsız ve tarafsız adaletin savunucusudur.

O; ‘’Benim hayatta yegâne fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir’’ diyen Türk milliyetçisidir.

Mustafa Kemal Atatürk; 57 yıllık yaşamını Türk Ulusu için ve Ulusun tam bağımsız uygarca yaşaması için mücadele ile geçirmiş devlet adamı, asker, bilim adamı, sonuç olarak büyük bir dahi idi.

Dünyada ve bu coğrafyada hala tertemiz kalmış yegâne şey odur. Tüm dünyanın tanıdığı en tanınmış ve en büyük Türk; ATATÜRK’TÜR.

Tam bağımsız ve Milli Egemenliğe dayalı; Ulu Önderin kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devletini yıkmanın tek yolu kurucu değer ve ilkelere saldırıdır. Emperyalizmin yüz yıllık hedefi de budur.

Yanında görünenler, karşısında olanlar düşüncelerine, ilkelerine, kurduğu Cumhuriyete ve heykellerine tüm saldırılara rağmen, O’nu kirletemediniz. Cüret etseniz de elinizde yeterli argümanınız hiç olmadı, olamayacakta… Sadece uydurduğunuz yalanlarınız oldu.

O’nun; yaptıklarını, yapabildiklerini, cesaretini, inancını, fedakârlıklarını, inatçılığını, çalışkanlığını, sanat-kültüre saygısını, bilime-akla önem vermesini, kadına-çocuğa kısaca insana değer vermesini örnek alıp yaşamalıyız. Yani bana göre Atatürk insanca yaşamın tek adıdır.

Bu topraklarda yaşayan herkesin Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olduğunu, yasalar karşısında eşit olduklarını yani birey olmayı O’nun sayesinde kazandık ve öğrendik.

Biz O’nu böyle tanıdık ve öğrendik. Bizler O’nun maddi cismine ya da heykellerine ‘’put’’ görüp tapmadık. Onu sevdik, saydık, minnet duyduk. Türk’ün binlerce yıllık tarih ve Devlet oluş sürecinde; son vatan toprağı Anadolu’da yok oluşu hazırlanırken; Türk’ü bir destansı mücadele ile Dünyaya yeniden tanıtan önder olarak gördük.

Ve görmeye devam edeceğiz. Tarihsel gerçekleri silmeye çalışıp, yalan-dolanla ona saldırmaya çalışanlara bir kere daha sesleniyorum: Atatürk’ün ilkelerini, yaptıklarını Türk Milletinin beyninden; sevgisini kalbinden silmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.

Sevgiyle kalın…