AKM, Cumhuriyet Türkiye'sinde yapılmış, döneminin en modern yapılarından biridir. Mimarı Hayati Tabanlıoğlu'nun İstanbul'a önemli bir katkısıdır. Zaman içinde bazı eksikler doğmuş olsa bile, bugün için Taksim Meydanının nirengi (belirleyici-tanımlayıcı) noktalarından biridir. Devlet Opera ve Balesinin pek çok değerli eserine mekan olmuş, zaman zaman Devlet Tiyatrolarının birbirinden keyifli piyeslerini izleme olanağı sunmuştur. Akustik, sahne hareketliliği, yerleşim planı olarak son derece akılcı bir tasarımın ürünüdür.
Bunlardan başka, küçük salonları, fuayesi ve en üst kattaki sergi salonu da hep hizmet veren, dolup taşan mekanlardır.
Güvenliğin yeterli olmadığı eleştirisini binanın özünden ayrı tutmak gerektiğini düşünüyorum. Üstelik bu sorun da sadece AKM'ye özgü bir sorun değildir. Paha biçilmez değeriyle Side Aspendos Anfitiyatrosu onbinlerce insanın girişi için sadece birkaç kişinin el ve göz kontrolüne teslim edilerek her türlü güvenlikten adeta habersiz biçimde izleyici kabul etmektedir. AKM'den daha güvenli olduğu düşünülemez. Öte yandan en son yöntemler kullanılan akıllı binalardan Sabancı Center maalesef hafızalara kanlı eylemlerin bunca kontrole rağmen gerçekleşmesiyle kazınmıştır. Demek oluyor ki AKM'nin güvenli-güvensiz oluşu görecelidir ve asla binanın ortadan kaldırılmasına gerekçe olamaz.
Bazı binaların onarımı yüksek maliyet gerektiriyor olabilir. Ancak bunu karşılamanın da yolları vardır. Belli fonlar kullanılarak, kimi ortak girişimlerle (örneğin, özel sektör desteğiyle veya sponsorluk geliştirerek vb) bunun üstesinden gelmek mümkündür. Eğer böyle olmasaydı bakımı, onarımı yüksek diye Dolmabahçe veya Topkapı Sarayından vazgeçmemiz gerekmez miydi? Tüm dünyada mimari mirasa sahip çıkılırken bizim ülkemizde bu değersizlik niye?
Tüm bunlara rağmen AKM'nin eksikleri olabilir. Örneğin engelli bireylerin en üst kattaki sergi salonuna çıkmaları, onlara ait otoparkın olmayışı, otopark tarafından tekerlekli sandalye ile sirkülasyonlar pek çözülmemiş gibi görünüyor gözüme. Ancak bunlar veya başka eksikler giderilebilir. Uygun bir rampa düzeneğinin konulması, otoparkın düzenlenmesi, sergi salonuna giriş-çıkış, engelli tuvaleti vb. bazı plan revizyonları ile çözülebilir, binanın özüne dokunmadan.
Nasıl İstanbul'a ilk gelen herkesin ilk tanıştığı mekan Haydarpaşa'ysa, AKM de kentte yaşayan, yolu Taksim'den geçen herkesin bildiği, buluştuğu, kavuştuğu yerdir. İster kültürel aktivitelerle haşır neşir olsun, ister olmasın pekçok İstanbul sakini yönünü AKM sayesinde bulur. Çünkü AKM bir merkezdir, bir nirengidir, bir belirleyicidir. Onu yıkmak hiç bir soruna çözüm olmayacağı gibi, geçmişi yok etmekten, onu inkar etmekten başka bir işe yaramaz.
Her şeye rağmen AKM yaşatılmalı ve efektif olarak kullanılmalıdır. İstanbul'a yeni bir kültür kompleksi gerekliliği ve bunun yeri ise ayrı bir tartışma ve araştırma konusudur. İkisi birbirine karıştırılmamalıdır.