Geçen hafta Salı günü Atatürk Hava Limanı’nda IŞİD’in gerçekleştirdiği hain ve kalleş saldırının şoku, bu defa sınırlarımızı aşarak adeta uzak yakın bütün dünyada yankı buldu, lanetler yağdı. Bu hain ve kalleş saldırı en yüksek perdeden kınandı, yorumlar yapıldı, herkes eteğindeki taşları döktü. Halen de devam ediyor. 

Öncelikle hiçbir günahı olmayan, günlük hayatları içinde kimi ekmek kavgası verirken, kimi sevdiklerine kavuşmak, kimileri ayrılmak veya daha başka rutin faaliyetler içinde iken, hain ve kalleş saldırıya uğrayan talihsiz insanlardan hayatını kaybedenlere Yüce Tanrı’dan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum. 

Büyük Milletimizin başı sağ olsun. 

Ülkeyi bölmek için var gücü ile çalışan hain PKK’nın bilinen insanlık dışı saldırıları dışında, son bir yıl içinde şehirlerde sivil topluma yönelik tam 11 saldırı gerçekleştirilmiş. Sadece bu saldırılarda kaybımız 300’ün üzerinde. 

Bu dayanılmaz, tahammül edilemez acılar karşısında çok şükür halkımız itidalini kaybetmedi. Birliğimizi, dirliğimizi, huzurumuzu bozmaya yönelik teröre, ülkemizi bölmek isteyen hainlere ve düşmanlara geçit vermedi ve vermeyeceği de ortada. 

Bugüne kadar, ne askerin ne polisin ne de korucuların, mevzilerini bırakıp mücadele alanını terk ettikleri, ne de verilen görevi kabul etmedikleri görülmemiştir. Ve ne de bu mücadelede evladı, eşi, atası, gözbebeğini kaybedenler Devlet’e bayrak açmamışlardır. 

Bu göstergeler, en açık en belirgin göstergelerdir. Ve her zaman onur ve gurur duyduğumuz Kahraman ve Büyük Ulusumun şaşmaz kararlılığı ve yüce duruşudur. 

Her devlet gibi Cumhuriyet Hükümetlerinin görevi de, malumları TC’nin bekasını ve milletin güvenliğini yani kamu düzenini sağlamaktır. Ve bu görev öncelikli görevdir. 

Bu görevin etkili ve süratli bir şekilde yerine getirilmesi için terörle mücadelenin icaplarının yerine getirilmesi, yani ayrıntılarını daha önceleri de sıraladığımız kural-koşul dengesinin sağlanması gereklidir, hatta elzemdir. 

Niçin onlarca insanı katledenler ve bu katliama yardım ve yataklık edenler için idam cezası düşünülmemekte ve bu husus, ne siyasi partilerimiz ne de sivil toplum kuruluşları veya kanaat önderleri tarafından dile getirilmemektedir? 

Ve bu arada basından öğrendiğimize göre, 9 ay önce Ankara Garı önünde yine IŞİD tarafından gerçekleştirilen hain ve kalleş saldırının iddianamesi, ancak hazırlanarak mahkemeye sunulabilmiş. Diğer terör dosyaları acaba ne safhada, mahkemeler kaç yılda sonuçlanıyor? Farkında oluyor muyuz? 

Cezaevi şartları nasıl? Acaba geçmişte olduğu gibi bu mekanlar, sanıkların eğitimi için kullanılabiliyor mu? 

TBMM hemen tatile mi başlayacak? 

Yeni düzenlemeler gündemde mi? 

Bekleyip görelim.