Asli kurucu iktidar, bir ülkede anayasayı sıfırdan oluşturan veya tümden değiştiren iktidara denir. 

Bu iktidar genellikle ihtilal, askeri darbe, iç savaş, yabancı işgaller, ülkenin bağımsızlığına kavuşması gibi sebeplerden ortaya çıkar. 

Böyle durumlardan sonra ülkede oluşan hukuk boşluğundan dolayı fiili iktidarı elinde bulunduran sosyal güç, asli kurucu organ yaratmak zorundadır.

İhtiyaçlar doğrultusunda da yapılabilir. Demokratik ilkeler asli kurucu iktidarın tek ve asli sahibinin halk olmasını zorunlu kılar

Sonuçta asli iktidar yeni bir ülkenin yönetim şekline format atar ve bir algoritma oturtur. Bu algoritma ülkenin gelecek hükümetlerini belirleme ve yönetimin şeklini belirleme ancak asli iktidarın koyduğu kurallarla mümkündür. 

Ülkemiz açısından anayasanın değişemez maddeleri bu çerçevede değerlendirilmelidir.

Dünya da ki anayasal hareketler baktığımız zaman; yeniden kurulan ırak 2005 yılında asli kurucu iktidar tarafından yeni bir anayasa yapılarak gelecek hükümetlerin seçim şekli ve yasama yürütme yargının çerçevesi çizilmiştir. 

1949 federal Almanya hükümeti gibi, 1787 ABD Anayasası ve 1924 T.C. Anayasası asli kurucu iktidar tarafından yapılmış anayasalardır.

Bunların ortak özelikleri tali kurucu iktidarların gelme şekilleri ve yönetim şekillerini belirlemektir.

Asli kurucu iktidarlar gelme şekline göre; ihtilal-savaş-darbe-devrim-referandum gibi yollarla olur.

"Asli kurucu iktidarın mevcut anayasa dahil hiçbir kuralla kendisini bağlı saymadan yeni bir anayasa yapması, tali kurucu iktidarın ise söz konusu anayasa ile 'kurulmuş' bir iktidar olarak yeni bir anayasa değil sadece anayasa değişikliği yapabilmesi" anlamına gelir.

Pozitif hukuk, yani var olan hukuk olması gereken “doğal hukuka” ulaşması gerekeceği için yöntem bulmak zorundadır.

Asli kurucu iktidarlar halkın isteklerini ve hukuk devleti olma çabasını göstererek (tersi de mümkün) yeni tali iktidarlar ve onları yaratmak için yollar bulmak zorunda ve güçlerini halktan almak zorundadırlar. 

Burada ki sorun sadece “asli kurucu iktidarın” geliş yöntemleri ve sonuçları olacaktır. 

Halka ağır fatura mı? refah mı sunacağı da ayrı bir toplumsal handikaptır.

Saygıyla