Aşk senin kapını elbet çalar bir gün, ne olduğunu anlayamazsın. Aşkı yaşayan bir pişman, yaşamayan bin pişmanmış. Yüzyıllardır yaşanmış ne hikayeler dinledik, aşklarını filmlerde izledik. Hep soruldu aşk nedir...Diye. Benim en çok sıkıldığım sorudur. Aşka nasıl bakarsan ordan görürsün ve gördüğün seni etkiler bence. Şimdi gelelim her zaman duyduğumuz cevaplara. Aşk içimde kelebeklerin uçuşmasıdır, onu görünce kalbiminin sesini herkes duyacak diye korkmaktır. Bacaklarının titremesi, mutluluktur. Kendinden çok onu düşünmektir. Bazen ilk bakışta çarpar. Bazen de yavaş yavaş gelir kalbine yerleşir. Bazende uzaktan yandığındır aşk...

Peki gerçek aşk nedir;

Birbirinize yardımcı olabilmektir, sıkı sıkıya sarılmaktır. Sohbet edebilmektir, problemlerinizi dinleyecek birinin her zaman yanınızda olmasıdır. Sosyal yaşantınızı paylaşmak, bir film izleyebilmektir. Onun varlığından sıkılmamak, uyurken ona sarılmaktır. Birlikte alışveriş yapabilmek, birlikte şarkı söylemektir. Ona her koşulda güvenmek, ağladığınızda dayanacağınız bir omuzdur, onunla gurur duymaktır. Gerçek bir aşk sevmek ve vazgeçmemektir. Tek isteği onunla olacak koca bir dünya yada geleceğe dair planlar değil, kavuşmayı beklerken saniyenin duasındadır. Onu olduğu gibi kabul etmektir. Aşk bu kolay çıkmaz kalbinizden, zordur gitmesi çıkaramazsınız. 

Yıllardır süren ilişkide aşk:

Ne yazık ki, onlar o kadar şanslı değiller. Kıskançlık krizleri ve kavgalar artar, kaprisler yapılır, suçlamalar, hesaplaşmalar olabilir. Önemli olan çiftlerin aşklarına çok iyi bakmaları, en küçük sorunlarını yerinde ve zamanında çözmeleridir. Sevgi ve muhabbet ayakta tutacaktır. Bağlılığa  dönüştüğü bu süreçte ilişkilerini korumalı, geliştirmeli ve zenginleştirmelidirler.

Belki de aşk yanlış zamanda doğru insanla karşılaşmak, yada doğru zamanda yanlış insanla karşılaşmaktır. O hayatımızdaki mükemmel, harika insandır. İki tatlı sözle kandırır kendine aşık eder, kesenin ağzını açar, kaz gelecek yerden tavuk esirgemez. Kendine güven duyulmasını sağlar başarılı olduğunda bizim imkanlarımızdan faydalanır, yavaş yavaş hayatınızı karartır. Elde avuçtaki bitince gelsin sıradaki. Gururlu onurlu bir adam kadının imkanlarını kullanmamalıdır.

Bunların kadın versiyonlarıda vardır elbet. Aşkın gözü kördür hatta kulağıda sağırdır. Yakınlarımız ne kadar uyarsa da ne görür nede duyarız. Eğitimli ve kültürlü olmakta engel değildir bu olanlara.

Hayatımda kimseye yer vermek istemiyorum. Aman bana aşktan konuşmayın dediğimiz çok olmuştur. Ne kadar kötü deneyimlerin olsada aşk kapını çalar. Önemli olan doğru kişiyle olmasıdır. Aşkı yaşamadan geçen ömre, ömür denir mi? Öyle Aşkın yaşı filanda olmaz. Hatta belli yaştan sonra insanı canlandırır, neredeyse unutmuş olduğumuz bir aşk hayalini gerçekleştirmek için mükemmel bir fırsattır. Gençlik duygularımızı bu günkü olgunluğumuzla yaşamaktır. Kısaca bu dönem, yeni bir aşka merhaba demek için çok uygundur. Şair ne güzel demiş "Aşkın Ekimi Kasımı olmaz ki"*

*Cemal Süreyya'dan alıntı.

Yapılan bilimsel araştırmalara göre de bu ispatlanmıştır: 

Bilim insanlarının  30 yıldan beri yaptıkları araştırmada, insan vücudundaki fizyolojik ve psikolojik etkileri araştırmalarında. Halk arasında aşık olan insanlar için kullanılan "Aşkın gözü kördür" sözünün insan beynindeki korku mekanizmasının bulunduğu amigdala bölgesiyle ilgili olduğu belirtilmiştir. Amigdala bölgesindeki aktivite azalınca, kişi bir anda korkusuzlaşıyor ve gözü bir anda hiç bir şeyi görmez oluyormuş. Beynindeki bu değişiklikler, bu davranışları açıklıyormuş. "Aşkın gözü kördür" sözü bu bakımdan doğrudur demişler.

Aşık olan insanların  oksitosin hormonunun arttığını yani çiftin bir arada olma kararını vermesinde bu hormonun büyük bir öneminin olduğunu belirtilmiş. Aşk deneyim bu stres dönemi yaşatıyormuş kişilere. Kortizol hormonu yükseliyor. Bunun beraberinde serotonin hormonunun azalması özellikle o kişiye saplantılı bir duruma dönüşebiliyormuş.

Şimdilerde herkese, her şeye aşkım diyorlar, halbuki ne kadar özeldi aşkım, seni seviyorum diyebilmek. En çokta canım.

Söylemedi demeyin...