Aşka Dair-4
Akıl mı gönlünün isteğine uyar, gönül mü aklının ardınca gider, bu kişinin muhatabıyla kendi arasındadır. Dışarıdan müdahale ile yönlendirilmesi hayli güçtür. Zira kimse başkasının gözüyle göremez, gönlüyle sevemez.
Kişi muhatabı hakkında düşünüp taşınmadan, ölçüp tartmadan karar vermemelidir. Aksi kararlar nasıl ve nerede biteceği bilinmeyen bir heyulanın yanında debelenmekten başka bir şeye yaramayacaktır.
Anlık heveslere kapılarak yaşanan zamanlar maceradan ibarettir ki bunun sonu yoktur.
Aşkın sıcaklığı hissedilmedikçe kişiler sadece bir arada bulunmuş olmaktan ibaret kalır.
İlk bulduğunun peşi sıra koşarken hesabına uymaya durumlar karşısında kendi duygularını hesaba çekeceğine bir sürü bahane üreterek hatasını araştırmak yerine aşkı inkâra kalkışıverir bazıları.
Yerine göre sabrı, müsamahayı, ölçüyü ve benzer esasları gözden geçirmek zahmetine de katlanmazlar. Fedakârlığı hep muhataplarından bekleme itiyadındadırlar.
Karşılıklı güven tesis edilemedikçe de diğer hususlar devreye giremez. Bu durumda da hâkim olmak, hükmetmek, enaniyet öne çıkıverir.
Kişileri yanıltan hususlar devreye girmeye başlar. Ama kimse kendi fotoğrafına bakmak istemez, hep karşısında resmi çizik, sisli, puslu görme temayülü içinde kalır.
Oysa başta olması geren esaslarla hareket edilmiş olsa her biri dengini bulmuş aşkın kapısını daha rahat aralamış olurdu.
Ve kişilerin birbirlerini anlamalar kolaylaşabilirdi. Farklı temayülleri olan kişilerin istinai haller haricinde anlaşabilmeleri ne kadar mümkün olabilir ki.
Şu halde eğitim şartları da dâhil olmak kaydıyla usul ve üsluplar, görenekleri, yetişme tarzları da mevzubahis olacaktır.
Bize göre zamanımızı en önemli problemlerinden olan aile müessesesinin içinde bulunduğu tahribatın açtığı yaralar zamanla telafisi imkânsız sıkıntılara gebedir.
Birbirleri hakkında hiçbir esaslı bilgiye sahip olmadan çıktıkları yolun başında dağılan yuvaları, kırılan kalpleri tamir etmek ve dahası ortada kalan sabilerin acısı dindirilemez olur.
Bu yola kontrolsüz çıkarken sebebiyet verdikleri yıkım uzun yıllar devam eder. Ortada kalan enkazı kaldırmak mümkün olmaktan çıkar.
Hafife alınabilecek bir konu olmadığını anlamak, ebeveynlerin serinkanlılıkla müdahil olmalarını icabettirir.
Maalesef bu gidişatı besleyen hususlar artarak devam ederken, dur demek ve doğruya yönlendirmek konusunda her hangi bir teşebbüs bulunmamaktadır.
Aşka dair, aile müessesesinin ikame ve idamesine dair esaslı bilgiler ne yazık ki işlenmiyor.
Aşk küçük gayretlerle büyür gelişir ve geliştikçe de bütün bir milleti huzurlu kılacak neticeler verir.
Komşuluk ilişkileri düzelir. Arkadaşlık akrabalık münasebetleri artar. Emniyet, güven devreye girer.
Kişilik sahibi nesiller getirir. Sevgiyle muhabbetle yetişen bir millet var olur.
Bir başka bakış açısıyla insana yatırım mutlaka olması icabedendir. Eğer mesele doğru tahlille teşhis edilirse kanaatimizce birçok mesele bu esasa bağlı olarak çözülmüş olur.
Aşk her bakımdan gönlümüzü ısıtır, şevkimizi artırır, zevkimizi besler. Bunda sanatın müsbet veya menfi tesirleri büyüktür.