Bu slogan bir tiyatro eserinin adıydı...

Ana mesele, Türkiye nasıl kurtulur?

Gazetemizdeki tüm yazar arkadaşlar, günlük yaşamımızdaki ufak tefek olaylarla değil, daha çok Türkiye'nin vizyonunun ne olması gerektiği noktasındaki düşüncelerini ortaya koymaktadırlar.

Büyük, anlı şanlı bazı gazetelerin köşe yazarları ise tuvaletindeki sifon veya rezervuar arızalarını anlatıyorlar.

Bu tür yazılar geyik muhabbetinden başka bir şey değildir.

Değerli dostumuz ve gazetemiz yazarlarından Sn. Yılmaz ERGÜL serzenişte bulunuyor ve gazetemizin hak etmediği bir tirajda bulunduğunu yazıyordu.

Yılmaz kardeşime hak veriyorum. Böyle başa, böyle tarak. Halkımızın seçimi ve hak ettiğimizle yetiniyoruz.

Türkiye bürokrasi cenderesinden kurtulamazsa kalkınamaz ve büyüyemez. Bir yabancı şirketin Türkiye genel müdürü, imdat diyor!?

Türkiye'de üretim yapan otomotiv şirketleri yeni yatırımlar konusunda uyarmaya devam ediyor. Bosch Sanayi ve Ticaret Genel Müdürü Gürcan Karakaş, teşvikler, enerji, maliyetler ve bürokrasi nedeniyle Türkiye'nin yabancılar için cazibesini kaybettiğini söyledi. Karakaş, otomotivi bekleyen tehlikeleri şöyle aktardı: "Doğu Avrupa ülkelerinde sağlanan yatırım teşvikleri Türkiye'ye göre çok kapsamlı. Taklit ürünlerle baş etmek çok zor. 2000'den bu yana 700 dava açtık, 59'u sonuçlandı. Yabancı çalışanların izinlerindeki prosedürün kolaylaştırılması gerekiyor. 3 aya kadar süren onay işlemleri var. Son olarak da Enerji Verimliliği Taslağı maliyetleri artıracak."

Gürcan Karakaş, şirket olarak Türkiye'nin yanı sıra 2003'ten bu yana İran'ın da sorumluluğunu aldıklarını belirterek, "Tahran'da bir büro açtık. Türkiye ve İran toplam 2.1 milyon adetlik üretim kapasitesiyle gelişmekte olan ülkeler arasında Çin'den sonra en gözde bölge" dedi. İran pazarının her yıl yüzde 20 büyüdüğüne dikkat çeken Karakaş, ileride bu ülkede montaj üretimi yapabileceklerini sözlerine ekledi.

Bu eleştirileri sağır sultan duyarsa, Ankara'da duyar.

İktidarların en büyük handikabı, liderlerin çevresinin kuşatılarak gerçekleri görememesidir.

Bedenimizi hasta eden, ruhumuzun baskılarıdır.

Freud