Ne büyük bir nimet aşı. İnsanlığın dönüm noktasıdır aşının keşfi. Aşı olmasaydı her hastalığı tek tek atlatarak bağışıklık sağlamak zorunda kalacaktık. Ve bu bağışıklık zaman içerisinde evrimleşen insan ırkında genetik bir koruyuculuk sağlayacaktı. Aşının keşfi ile bu genetik koruyuculuk özelliğini kazanamaz olduk malesef. Ama kayıplar olmadan ve yaşam konforumuz bozulmadan hastalıkları bir bir es geçer olduk, bu da büyük bir kazanç modern dünyada. Düşünsenize en basit bir grip bile ne kadar etkiliyor bizi. İlaç almazsak bir hafta boyunca, ilaç alırsak 7 gün aksırık, tıskırık, burun akıntısı ile bitkin bir halde dolanıyoruz. İşe gidesimiz gelmiyor, okulu asıyor, yataktan çıkmıyoruz. 

Acaba insanlığın gelişimi için yanlış bir yöntem mi bu aşı uygulaması. Hastalanmayalım derken güçten mi düşüyoruz, daha zayıf bir ırk haline mi geliyoruz...

Doğal yaşamın en büyük özelliği, yaşayan canlılar arasında doğal seleksiyon olmasıdır. Yani güçlü olan kazanır, zayıf olan ölür. Biliyorsunuz ki hayvanlar aleminde erkekler çiftleşme öncesi dişiyi etkileyebilmek için bir dizi gösterişli hareketler yapar, meziyetlerini sergiler. Eğer ortada rekabet varsa kıyasıya bir dövüş kaçınılmazdır. Dövüşü kazanan, dişiyi döller ve güçlü genlerini gelecek nesillere aktarır. 

İnsanlarda çiftleşme, genel anlamda zevk unsuru olarak kullanıldığı için partnerin güçlü genleri pek önem arzetmez. Kadını cezbedecek birinci etken elbette ki paradır. Çünkü modern dünyada parası olan güçlüdür... Biraz yakışıklı ve fitness yapmış bir erkek, para engelini kolayca aşarak yine anlık faaliyetlerle dişiyi kendine çekebilir. 

Kimisi de yoksunluktan, "Olsun da çamurdan olsun" felsefesi üzerinden "Nefes alsın yeter" düzeyine indirgemiştir bu faaliyeti.

Yeni doğan bir bebek için en büyük koruyucu, anne sütüdür. Anne sütü, dış dünyadaki en basit mikroba bile hassas olan bebek için elzem bir ihtiyaçtır. Peki anne yeteri kadar bağışıklık kazanmamışsa, yeteri kadar güçlü genlere sahip değilse sütü ne derece koruyucu olabilir yeni doğan o sabi için...

Aşı ile kazanılmış bağışıklığın, malesef ki yeni nesillere aktarılması mümkün değildir.

Aşı ile kazanılan toplum bağışıklığı şu şekilde çalışır;

Herkesi aşılarsınız, mikrop artık konaklayacak bir canlı bulamaz ve çoğalamaz. Bu şekilde yeryüzünde eser miktarda kalan mikrop artık çok rastlantısal olarak milyonda bir ihtimalle hastalığa neden olur.

Bu işin en kötü tarafı şudur; Siz hastalık bitti diye o mikroba karşı aşılamayı durdurduğunuz takdirde, dünyanın ücra bir köşesinde de olsa eser miktarda kalmış olan mikrop hızla çoğalarak genel anlamda herkesi hasta edebilecek düzeye erişecektir.

Yani anlayacağınız, aşı çok önemli bir icattır ama insanlığı hastalıklardan korumak için geçici bir çözümdür. İnsanın yaşam ömrünü uzatmak ve yaşam konforunu sağlamak için gerekli, ama genetik bağışıklık kazandırmada hiç bir etkisi olmayan, aksine genetik olarak mikroplara daha duyarlı hale gelmemize yol açan bir teknolojidir.

Yalancı mıyım?