Son zamanlarda bazı çevreler ve grupların sosyal medya üzerinden aşı karşıtlığını sıkça görür olduk. Bu kişi ve grupların söylemleri aynı olsa bile azımsanmayacak kadar fazlalar. Pandeminin başından beri aynı şeyi söylüyorum. Topluma bilgi tek ağızdan verilmeli. 

Tek ağızdan bilgi vermemenin sonucunu; sosyal medyada veya gerçek hayatta kafası karışık birçok insanı aşı karşıtlığıyla görüyoruz. Haklı olarak kafası karışık insanların önemli argümanlarından biri; televizyonlara çıkan birçok bilim adamının tutarsız konuşmaları.

Bu konuşmaların sorun yaratacağı belliydi. Tüm meseleyi bununla da sınırlamak yanlış olur. Aşılama çalışmaları başladığında, aşı bilgi çalışması başlatılmalıydı. İnsanlara, aşılamanın yararları veya zararları enine boyuna anlatılmalıydı. Eğer bunu siz anlatmazsanız, toplumda dedikodular bunun yerini alır. Ailesini, çevresini veya kendisini bile aşılatmayan insanlar ortaya çıkar.

Diğer bir sebep, yetkililerin bazı konuda sessiz kalması. Kurallara uymayanlar belli çevrelerden olunca ve bu yüzden ses çıkarılmayınca insanların algıları da değişiyor. Kurallara uymayan kim olursa olsun; kuralları koyanlar, kuralları çiğneyenlere kendilerinden olsa bile ses çıkarmadığında toplumun bazı kesimlerinin bu işe şüpheyle bakmasının yolunu açar.

Şu aşamada geç olsa da bilgilendirme çalışmaları yapılmalı. İnsanlara tek ağızdan doğrular anlatılmalı. Toplumu bu tür bilgi isteyen konularda gerekli çalışmalar yapılmalı. 

ZAMANSIZ YASAKLAR

Yasakları kaldırdığımız günden bugüne kadar vaka ve ölüm artış hızı yükseldi. Bu gidişatın iyi bir izlenim vermemesinin sebebi aşı çalışmalarında yavaş kalmamız. Birçok araştırmanın bize gösterdiği aşılama sonucu ölüm oranlarının düştüğü. Yasaklarla aşılama paralel gitmediği için yasakları uzatamadık. İnsanların da sabrı tükendi. Bu tükenmişlik ses getirince de yasakları tekrar getirmek mümkün olmadı. 

Yaklaşan Ramazan ayı sebebiyle belli yasaklara geri döneceğiz; fakat bu yasakların Ramazan ayında uygulanması, normal bir ayda uygulanmasından daha fazla tahribat yaratır. Bunun sebebi, Ramazan ayının bir ruhunun olması. Bu ruh veya gelenek, esnafa, tekstil sektörüne veya gıda işi gibi birçok alana daha fazla kazanç sağlıyordu. 

Ramazan ayına girerken vaka ve ölüm oranları en yüksek seviyede gireceğiz. Tam da böyle bir yükselişte Ramazan ayına girmek bazı tehlikeleri de beraberinde getirecektir. Sahur veya iftar sofraları, misafirliğe gitmeler veya çaya gitmeler aile içi bulaş oranını hızlandıracaktır. Ramazan ayında her yer kapalı; ama teravih namazı kılmak da serbest camilerde. Bu durum tehlikeli hale gelebilir. 

Gün boyu evde oturan insanlar teravih namazında veya sonrasında bir araya gelerek tehlikeyi tetikleyebilirler. Bunun önüne geçmek imkânsız. İnsanları takip edemezsiniz. Bu işi kontrol altında tutabilmek için tam kapanma gerek.