Manidar zamanlamalardan geçiyoruz. Bir gece de alınan kararların sabahında, halkta oluşan uçurumlara denk geliyoruz.

 Kadın kelimesinden nefret edenleri görüyoruz.

"Erkeklerin de üstüne çok gelindi yahu!" diyerek sıfata uymayan, mızmızlıkla mağdur edebiyatı yapanları izliyoruz.

Birisi diyorki "oh iyi oldu, morardınız", diğeri diyor ki "meydanlardayız".

Bir tarafta bu tartışmadan sıkılanlar, diğer tarafta hala birşey anlatmaya çalışanlar..

Ekonomi bozgun ,  "Merkez Bankası" değişimden yorgun..

İnanmazsınız ama en önemlisi de dünya  liderlerinin akıl almaz restleşmesi ve hangi sonuca dayalı olacağı belirsiz olması..

Yine ; "sen ortadan konuşuyorsun" diyeceksiniz.

Ben kaos taraftarı değilim, halkı halka kırdıran sistemin uzaktan izleyicisiyim.

Unutmayın ki; hükümet geçici, devlet bakidir.

Devleti devlet yapan da halktır.

Bir kaç gün sonra kimselere kalmayacak bu dünya da, yine biz 'Türk ulusu' olarak biz bize kalıcaz, kimseler bunu unutmasın!

*Bir kadın olarak İstanbul Sözleşmesi hakkında yapılan yorumlardan, anlamsız tartışmalardan oldukça rahatsızım. Okuduğum şeylerden dolayı sakinliğimi korumakta zorlanıyorum. Ama hepimiz korumak zorundayız.

Yine de;

 ▪️"Hz Yusuf'u zindana atan Züleyha'nın beyanı değil miydi? " diye paylaşım yapan, milattan önce zihniyetle halka dini istismar yapan şahıslar.. Sizi televizyona değere alıp çıkartan kuruluşlara yazıklar olsun!

▪️ "Kadın öyle giyinirse başına herşey gelir, Osmanlı'da edep vardı edep!" diyen komşunuza, akrabanıza bu ülke de oksijen israfı yapan amcaya da yazıklar olsun!

 ▪️Ecdadının kültürünü bilmeyene de yazıklar olsun!

▪️Bir milleti ayakta tutan hukuku yok edenlere de yazıklar olsun!