ARKADAŞ!

Abone Ol

Arkadaş kavramı nasıl oluşmuş ve tanım görmüştür böyle bir bilgiye kronolojik olarak sahip olmasak da binlerce yıl öncesinden günümüze gelen bir kavram olduğunu bilmekteyiz. İnsan ve ailelerin seyrek yerleşim gösterdiği doğa da tarım ve hayvancılık uğraşlarının yanın da avcılık ve ne kötüdür ki ilk anlardan bu yana savaşlar da var idi. Bilimsel bir kaynak ARKADAŞLIK için şu şekil de bir tanım yapmış
<< Arkadaş, eski Türklerde askerler savaşırken arkadan gelecek herhangi bir saldırıyı kontrol edebilmek için sırtlarını bir ağaca, kaya veya taşa vererek ok atarlarmış. Genelde bozkır hayatı yaşadıkları için bu sırt dayanan nesne genelde bir taş veya kaya olurmuş. Yıllar sonra bu sırt dayanan taşın ismi "arka-taş" iken arkadaş şeklinde yerleşmiş , bugün de iletişim içinde olunan ve samimiyetine güvenilen kişilere verilen isimdir. >>
Kişi mecburi arkadaşlık ötesin de kendi hür iradesi ile belirlediği arkadaşları hayatının sonrasını da pozitif ya da negatif olabilmesine vesiledir. ”Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” de Ata sözlerimizdendir. Hayat merdivenlerini tırmanırken insanoğlu arkadaş seçimi aynı zaman da hayata dair kavram ve tercihlerini belirleme şeklidir. Arkadaştan ilk beklenti kendi somut ya da soyut görüş alanı dışın da kalanları görme becerisi elde etmek ve olası yanlış ve hatalı kararlardan erken ve zararsız dönebilmektir. İnsan kendisine insan olanı arkadaş edinebildiği gibi kendi cinsi dışın da kedi, köpek, kuşla da sıkı bir arkadaşlık için de olabilir. İnsanın arkadaşlık seçiminde ki temek kıstası kendi prensip ve doğrularından oluşan çizgisi ise, Devletlerin yazımsal olmasa da tarihsel ve ifadelerin de yakın diye ifade ettikleri vardır. Devletlerin kardeş ya da arkadaş tanımı altın da gördükleri diğer Devlet ile Milli birliktelikleri ya da çıkarsal beklentileri mevcuttur. Din ve inanç şekillerine göre de kardeş ya da arkadaş tanımlaması yapılır ki; düşünce ideali ile uygulama halleri tamamıyla tezat ve çelişkili haldedir. Kişiler inançlarını yaşamsal hareket ve tercih şekilleriyle ifşa etseler de Devletlerin böyle bir net halleri ve samimi olma zorunluluğu yoktur. Suudi Arabistan, Filistin halkı ile Türk milletinin bir iki asırlık tarihsel beklenti ve çelişki içine düşmelerini ayrı bir özen ve ihtimamla incelemeniz dileğimle.