Son günlerde Suriye sınırlarımızda Akdeniz’e doğru Kürt Koridoru ile Halep’e doğru Kilis-Halep Koridoru gündemde iken, Çarşamba günü Ankara’nın göbeğinde, ardından da Diyarbakır ve İdil’de askerlerimizi hedef alan saldırılar yüreklerimizi dağladı. Bu hain ve kalleş saldırıları şiddet ve lanetle kınıyorum. Hayatını kaybeden asker ve sivil bütün yurttaşlarımıza Ulu Tanrı’dan rahmet, aile ve yakınları ile TSK ve Yüce Türk Milletine baş sağlığı, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. 

Ankara’daki bu hain ve kalleş saldırının iki yıldır Türkiye’de Mardin’de ikamet eden, PYD’nin silahlı kolu YPG üyesi Salih Neccar adında bir Suriyeli tarafından gerçekleştirildiği Başbakan tarafından açıklandı. PYD’de de malumları PKK’nın Suriye temsilcisi. Ancak hem PYD hem PKK, Ankara saldırısı ile ilgilerinin olmadığını açıkladı. Hatta Cemil Bayık; Kürtlere karşı yürütülen savaştan vazgeçilmez ise Türkiye savaş alanı haline gelir şeklinde tehditte bile bulundu. 

Bu hain ve kalleş saldırının ayrıntıları ile planlayıcı ve her türlü destekçilerine tahkikat sonunda ulaşılacak ve gerçekler ortaya çıkacaktır. Ancak öyle veya böyle Türkiye’deki masum öğrenci hareketlerinden bugüne bütün anarşi ve terörün arkasında daima bölücülerin izi vardır. 

ABD acaba yine görmezden mi gelecek? 

ABD’nin gerçeği artık görmesi çok önemsenmelidir. 32 yıldır gerçekleşmesi imkansız bir hayalin peşinde koşan PKK, Türkiye’de köşeye sıkışmış gibidir. Çözüm süreci müsamahalarını alabildiğine kullanarak ortaya attığı Özerklik fasaryası da Bağımsız Kürdistan saplantısı gibi tarihin tozlu sayfalarında kalmaya mahkumdur. 

Zaten Türk halkını çözüm sürecine götürmek isteyen yönetim bile artık bu tehlikeli, bu kabul edilemez beklentilere set çekmiş bulunmaktadır. 

Çözüm süreci içinde dışlanan, hiç bir şekilde görüş ve düşünceleri alınmayan, şimdilerde görüş ve düşüncelerini açıklama imkanı bulan TC’nin sadık ve fedakar Kürt vatandaşları da, ta baştan beri PKK ve eylemlerine karşı idiler. Ve binlercesi de Korucu Teşkilatı içinde TSK ve Polislerimizle aynı safta mücadele halinde idiler. 

Ayrıca Türk halkı ile et-tırnak misali kaynaşmış ve Türk kimliği ile gurur duyan Kürt asıllı yurttaşlarımız da TSK ve Polis teşkilatı içinde, bölücülere karşı mücadelede yer almış, yer almaya da devam etmektedirler. 

7 Haziran seçimlerinden beri PKK’ya yönelik kararlı ve etkili mücadelenin, bu son hain ve kalleş saldırıdan sonra sonuç alınıncaya kadar devam edeceği Başbakan tarafından açıklandı. Başta TSK ve Polis teşkilatı olarak Devlet’in bütün kurum ve kuruluşları ile bu mücadeleyi sonuç alana kadar sürdürmeye bu defa Devlet her zamankinden daha kararlı gözükmektedir. 

Ayrıca Suriye’de PYD’yi bir terör örgütü olarak kabul etmeyen ABD’ne karşı, Ankara saldırısından sonra Türkiye kapsamlı bir faaliyeti de başlatmış bulunmaktadır. Gerek bu diplomatik girişimler gerek PKK’ya karşı yürütülen operasyonlar konusunda milletçe bir yumruk misali bir araya gelme zamanıdır. 

Tabii bu beraberliğin süratle tesisine siyasi partilerin öncülük etmesinin önemi şimdi her zamandan daha öne çıkmıştır. 

İçimizin derinden acıdığı bu günlerde tekrar şehitlerimize Ulu Tanrı’dan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.