1402 Yılında iki Türk hükümdarı yani Timur ile Yıldırım Beyazıd ve iki Türk devleti arasında yaşanan savaş ve ondan sonra Türklerin Anadolu’da yaşadığı sıkıntılar bugün tüm yönleri ile hatırlanmak ve anlaşılmak zorundadır.
Çünkü Türkler yine bir “Ankara Savaşı” yaşamak arifesinde gibi durmaktadır!
Ankara Savaşı’nda Osmanlı ordusu yenilgiye uğramış, Osmanlı hükümdarı Yıldırım Beyazıd, Timur’a yenik düşmüştü. Yıldırım Beyazıd’ın oğullarından bazıları, kızı ve sevdiği kadın da esir edilenler arasındaydı... Bunlar savaşın hemen ardından ortaya çıkan yüz kızartıcı tabloydu. Bundan da kötüleri sonradan ard arda gelecek, gözyaşı ve acı yıllarca sürecekti!
Yıllar süren bu dağılışın adını biz “Fetret Devri” olarak biliyoruz!
Anadolu’yu işgal eden Türk hükümdar Timur’a göre 100 yıllık Osmanlı Devleti sona ermişti. Yeni beylikler kurulmuş ve Anadolu’daki Türk birliği parçalanmıştı. İşgal altındaki halk perişandı. Osmanlı’dan yana olanların toprakları elle- rinden alınıyor, kentler yağmalanıyordu. Bursa ve Sivas başta olmak üzere şehirler yakılıp yıkılıyordu. Bunlara karşı koyanlar canlarını kurtarmak için dağlara sığınıyorlardı.
Timur; veliahtı olan torununun ölmesi ile Anadolu’dan çekilirken, bu sefer Yıldırım Beyazıd’ın oğullarından her biri, ayrı bir yerde tacın ve tahtın sahibi olabilmek için kılıçlarına sarıldılar. Kardeşlerin kavgası uzun ve kanlıydı!
Fetret Devri’nin Mustafa Çelebi’nin Edirne Kalesi burçlarında 1422’de ipe çekilmesi ile sona erdiği söyleniyor. Yani acı ile geçen koskoca bir yirmi yıl!.. Ancak Fetret Devri dediğimiz bu dağılma ve parçalanmanın sebeplerini, Ankara Savaşı’nın öncesini ve sonrasını dikkate alarak hala anlayabilmiş değiliz. Benzer sıkıntıları aymazlığımız ve farkındasızlığımız nedeni ile günümüzde de yaşıyoruz!
Kısaca Ankara Savaşı’na bakarak; Türk’ün Türk’e ettiğini başkası Türk’e etmemiş veya edememiş diye rahatlıkla söyleyebiliriz.
Allah, Türkiye Türklerine bir daha böyle bir “Ankara Savaşı” yaşatmasın diye dua ederiz ve tedbir almaya  siz değerli kardeşlerimizi de davet ederiz.
Türkiyemizin başkenti Ankara önümüzdeki günlerde yine sıcak günler yaşayacak. Türk Milletine her daim ümit olan insanlar, orada toplanacak. İçlerinde kök etmiş olan milliyet ve vatan severlik duyguları ile dünyaya meydan okumalarını sürdürecekler.  
Hatırlatmak isterim ki; bu Türkiye sevdalıları hiç bir zaman Ankara Savaşı’nı ve arkasından ortaya çıkan sonuçları unutmasınlar. Birbirlerine düşüp Türk Milletini dağılma ve parçalanma demek olan yeni bir “Fetret Dönemi”ne sokmasınlar. Atacakları adımların henüz ana rahmine düşmemiş Türk çocuklarının istikbalini etkileyeceğini bilsinler...
Bu Ankara buluşmaları aramızda bir savaşa değil buluşmaya, kucaklaşmaya ve birleşmeye vesile olsun... Buna her zamankinden fazla ihtiyacımız var!
Ey körelmiş gözler, sağırlaşmış kulaklar! Görün ve işitin; Türk'ün bunları yapacak aklı, izanı ve vicdanı da vardır.
Gelin öyleyse; Ankara bu sefer, Türklerin kardeşlikleri ile milliyet ve vatan severlikleri ile kucaklaştığı topraklar olsun. Bunu yapmalıyız ve inşallah yapacağız!..