Sevindiğimiz, üzüldüğümüz, korktuğumuz, öfkelendiğimiz kaygılandığımız olumlu ya da olumsuz anılarımızın içinde hiç unutamadıklarımız kadar, hatırlamakta zorluk çektiklerimizde vardır.

Ancak bir gerçek var ki her günün sonunda aklımızda kalanlar hep kötü his yaşatanlardır.

Bu durum genetik mirasımızdır demiş olsak doğru söylemiş oluruz.

Olumsuz duyguya sebep olan olaylardan kaçınma, insan türünün hayatta kalabilmesi için önemli bir tepkidir.

Bu gerçeklikler bir tarafa ruhsal sağlığımızın korunması için ise olumlu duygular yaşatan anılarımızın canlı kalması, olumsuzların ise unutulması, etkisizleştirilmesi önemlidir.

Olumsuz Anılarımızın Etkisini Azaltmak ve  Olumlu Anımızın Etkisini Arttırmak

*Bizi üzen, pişmanlık duyduğumuz ve bize olumsuz his yaşatanları etkisizleştirmek istediğimiz bir anımızın filme alındığı sahnede kendimizi izliyoruz. Filmin sesi kısık, görüntü siyah beyazdır.

*Olumsuz his yaşadığımız anı bedenimizin dışına çıkarak dışarıdan kendimizi oynayan filmi izlerken omuzumuz dik, duruşumuz rahat ve gülümsemekteyiz. 

 *Ya da olumsuz anımızı daha da etkisizleştirmek adına sinema locasından aşağıda izleyiciler arasında kendi filmini seyreden kendimizi izliyoruz. 

*Tam tersi olumlu anılarımızın daha da güçlenmesi adına bedenimizin içinde kalmak, sahnede o güzel anımızın oynadığı filmin içinde olmak renklerin daha canlı, seslerin çok daha anlaşılır olması ve unutulmaz hale getirilmesi bizim için kaynak olacaktır.

*Güçlendirilmiş olumlu anılar barındıran kaynaklarımızın olumsuz anılarımızın yerine monte edilmesi ayrı bir tekniktir. Yani siz ne zaman en kötü his yaşatan unutamadığınız bir anınızla eşleştirdiğiniz olumlu bir anınızın otomatik olarak aklınıza gelmesine çalışabilirsiniz.

Örneğin sizi yasa boğan en sevdiğiniz bir yakınınızın kaybını yaşadığınız anda en mutlu olduğunuz herhangi bir başarı anınızı aklınıza getirmeyi otomatikleştirin.

*Unutamadıklarımızın anlatılması, içimizi dökerek rahatlamamız en büyük ihtiyacımızdır. Bizi anlamasına dinleyen, beyniyle değil, kalbiyle dinleyen yani yargılamadan halden anlamasına dinleyen bilinçli bir arkadaşımızın yada danışanımızın olması oldukça faydalı olacaktır.

*Anlattıklarımızın sonunda ne olacağı, çözümün olup olmamasından çok daha önemli olan anlatma sürecidir. İçinde tutuğunu anlatan kişi rahatlar.  

*Hiç kimseye anlatamıyorsanız yazın bir kağıda ve beyninizde kalmış sizi bozan bitmemiş işlerinizin, kötü anılarınızın  kaleminizin ucundan kağıda akmasını sağlayın. Ve sonra o kağıdı yakarken anılarınızın da yok olduğunu etkisinin azalmakta olduğunu düşünün.

* Bunun yanında mizah duygumuzu da asla kaybetmemeliyiz.

 Anımızın Farkında Olmak Terapi Sağlar 

Yargısız bir şekilde şimdiki ana  odaklanabilmek, beynimizle değil, gözümüzle yorum yapmadan görebilmek.

Gördüğümüz eşyaları cisimleri, duyduğumuz sesleri, tenimize temas eden elbisemizi, soğuk, sıcak  havayı, ortamın kokusunu, içtiğimiz çayın tadını, yediğimiz yemeğin lezzetini, manzarayı, okuduğumuz kitabın konusunu,  suyun sesini, çiçeğin rengini, renk uyumunu, sabah kalktığımız zaman aldığımız  nefesin havanın ciğerlerimize dolmasını, dışarı çıkışını, diş macununun kokusunu, tadını, banyo yaparken suyun bedenimizdeki hissettirdiği sıcaklığı, soğukluğu; dışarı çıktığımızda yollar, tabelalar, insanların telaşesi, koşturması, ağaçların açan veya dökülen yapraklarına, beynimizle değil gözümüzle olduğu gibi yargılamadan görebilmeliyiz..

 

Bu bir farkındalık terapisidir.

Dış dünyamızdaki bize önemsiz gibi gelen ayrıntıların, farkında olabilmek bizi olumsuz iç konuşmalarımızdan sıyrılmamıza yardımcı olur.

     
Etrafınızı dinlediğiniz zaman duyabildiğiniz sesin=>2 ' sini duy, 

Bedeninize temas eden giysinin=>2’sini hisset

Etrafındaki eşya, cisim veya manzaranın=>2 ' sini gör.
FARKET, KKAT ET, YAR GISIZ DÜŞÜN  

Farkındalık Formülü ==> FAR Dİ YAR 6

Asla geri gelmeyecek olan anın hakkını verebilmeniz dileğiyle…