ALMAN EDEBİYATÇI GOETHE’NİN İSLAM HAYRANLIĞI?

Abone Ol

Batı dünyasının en büyük sanatçılarından olan Wolfgang von Goethe, Doğu medeniyetini ve İslam'ı tanımak amacıyla çeşitli çalışmalar yapıp ve yazılar yayınladı. Günümüzde Müslüman olup olmadığı tartışmaları devam eden ünlü Alman edebiyatçı Johann Wolfgang von Goethe, 28 Ağustos 1749 tarihinde, Frankfurt dünyaya geldi. Küçük yaşlardan itibaren, oldukça iyi ve kapsamlı bir eğitim gördü. Edebiyatla erken yaşta ilgilenmeye başlaması ise annesinin gece anlattığı hikâyelerle başladı. Goethe, evde çok okuduğu için, babası tarafından ona yaklaşık 2000 ciltten oluşan bir kitaplık oluşturdu. Hukuk öğretimine devam eden yazar için edebiyat avukatlıktan daha önemliydi.

Genç Werther'in Acıları, Clavigo ve Stella dramaları, Faust adlı eserleri ile ünlenen Goethe, Kur'an-ı Kerim'in bir “dil harikası” olduğunu ilk defa hocası Herder'den duydu. Hatıralarında; daha çocukluğundan itibaren kendine uygun bir din arayışı içine girdiğini, “kalbinin iç dini” ile kilise arasında bir uyumsuzluk yaşadığını belirten yazar 1771 yılında Kur'an-ı Kerim tefsirleri üzerindeki çalışmalarını başladı. Özellikle, doğu uygarlığı ile ilgilenen bir tarihçi olan Josef von Hammer'in Kur'an çevirisini sürekli olarak okuyan Goethe, Almanya'da İslamiyet'e pozitif yaklaşan ilk edebiyatçıydı.
Herder'e yazdığı bir mektubunda Homeros, Sokrates, Xenophon, Platon'dan bahsettikten sonra sözü şair Pindar'a getirir. Burada Pindar'ın şiirlerindeki ritim ve musikiden çok etkilenir. Aynı mektupta bu daraldığını da yazan Goethe, Herder'e, “Musa'nın Kur'an'da dua ettiği gibi dua etmek istiyorum: Tanrım, göğsüme ferahlık ver.” diye yakardığını yazar: “Rabbim, benim göğsüme genişlik ver, işimi kolaylaştır; dilimden de şu düğümü çöz ki sözümü iyi anlasınlar ( Tâhâ Sûresi, 25- 28. Ayet).”
George Sale'nin Kur'an çevirisini de okuyan yazar, 1772'de İslamiyet aleyhtarı bir önsözle yayımlanan rahip Friedrich David Megerlin'in çevirisi hakkında bir eleştiri yazısı kaleme alır. Çevirinin başarısız olduğunu, Kur'an'ın, yazılanlarda kıyaslanamayacak yüce fikirler taşıdığını belirtir. Ayrıca, hakkıyla bir çevirinin yapılabilmesi için keskin zekâlı, şair ruhlu bir çevirmenin Kur'an'ı Peygamber'in yaşadığı ortamda, onun ruh hali içinde okuyarak işe başlaması gerektiğini ifade eder.
Hz. Muhammed (s.a.v) hakkında o dönem bulabildiği bütün eserleri okuyan Goethe, “Mahomet” adlı bir tiyatro eseri hazırlığı da yaptı. Bir taslak halinde kalan bu eserin bölümleri içindeki, Hz. Ali ile Hz. Fatıma arasında karşılıklı terennüm halinde gelişen bir parçayı oradan ayırıp bağımsız bir şiir haline getirerek “Mahomets Gesang” adıyla Göttinger Musealmanac dergisinde yayımladı. Avrupa'nın, İslamiyet ve Hz. Muhammed (s.a.v) aleyhinde olduğu bir devirde, O, genç yaşında bu şiiri yazarak İslamiyet'e ve Hz. Muhammed’e karşı duyduğu sempatiyi belirtmiştir:
HAZRETİ MUHAMMED
Sevinç sevinç berrak
Ve yıldız yıldız parlak
Bir dağ pınarı
Üstünde beyaz bulutların
Ve kuytusunda bir yeşil yamacın
Aziz ruhlar sallamış beşiğini
Veda edip çocuk tazeliğiyle bulutlara
Raks eder gibi iner mermer kayalara
Haykırır sevincini semalara
Dağ geçitlerinde
Önüne katar renk renk çakılları
Ve bağrına basar kardeş pınarları
Çiçeklenir ayak bastığı yerler
Ve nefesiyle yeşerir çimenler
Yoldaşı olur şimdi ırmaklar
Ovaları doldurur gümüş ışıklar
Bir ses yükselir pınarlardan
“Kardeş ayırma bizi koynundan,
Bekliyor Yaratan.
Yoksa bizi çölün kumları yutacak
Güneş kanımızı kurutacak
Kardeş,
Dağın ırmaklarını, ovanın ırmaklarını
Hepimizi alıp koynuna
Eriştir bizi yüce Rab’ına
Ezelî Derya’nın yanına.”
Peki, der, dağ pınarı
Kendinde toplar bütün pınarları
Ve haşmetle kabarır göğsü, kolları
Ülkeler açılır uğradığı yerlerde
Yeni şehirler doğar ayaklarının altında...
Kulelerin alev zirvelerini
Ve haşmetli mermer saraylarını
Bırakıp arkasında
Yürür mukadder yolunda
Dalgalanır başının üstünde binlerce bayrak
İhtişamının şahitleri
Evlâtlarını Rabbine ulaştırarak
Karışır İlâhî ummana coşarak!..
Goethe Hz. Muhammed (s.a.v) ve Kur'an-ı Kerim hakkında bir yazı da yazdı ve yazısı kısaca şöyle idi: “Hiç kimse Hz. Muhammed (s.a.v) prensiplerinden bir adım ileri atamaz. Avrupa'ya nasip olan bütün başarılara rağmen bizim olan bütün kanunlarımız, İslam kültürüne nispetle eksiktir. Biz Avrupa milletleri medeni imkânlarımıza rağmen Hz. Muhammed'in (s.a.v) son basamağına varmış olduğu merdivenin daha ilk basamağındayız. Şüphe yok ki hiç kimse bu yarışmada onu geçemeyecektir.”
Sonuç olarak; bir insan sevdiğine, beğendiğine, hayranlık duyduğuna, sözlerine değer verip güvendiğine, inandığına, söz konusu Hz. Muhammed (s.a.v.) olunca ve onun işaret ettiği kutsal kitap Kur-an-ı Kerime övgüler dizip yere göğe sığdıramayarak Hz. Muhammed (s.a.v) harika şiir yazan bir insan için Müslüman olmuş demek inancı benim içimde daha ağır basıyor doğrusu!.. Yani 22 Mart 1832'de hayata veda eden Batı dünyasının gelmiş geçmiş en büyük edebiyatçısı Wolfgang von Goethe, için Müslüman olup olmadığı hakkında tartışmalar devam edecektir. Tekrar ediyorum bu tartışmalar da bir gerçek vardır ve ben de buna inanıyorum!