Bir bardak çay rica etsem.
Şöyle tavşan kanından az daha açık, bir de minnetsiz olursa sevinirim.
Neyse vazgeçtim ben sizlere birer bardak çay ikram edeyim öyle yazıma başlayayım. Neme lazım Allah korusun hiç olmadık biri kalkar çay ikram eder sonra da Filiz'e çay ikram etmişliğim var diye yedi düvele anlatır.

Eminim bir çoğunuz yine çok abarttığımı düşüneceksiniz. İnanın sizi haklı çıkartmayı çok isterdim ama üzgünüm, yine ben haklıyım.

Kabul edin, etmeyin. Hep söylüyorum, söylemeye de devam edeceğim. Tuhaf bir millet olduk! 
Önceleri Allah rızası için yaptığımız iyilikleri, şimdilerde çevremizde olan insanlara caka satmak için yapıyoruz.

Evet, evet tam da bunu yapıyoruz.. 

Bunu ıspatlayacağım bir örnek vereyim hemen. 
Geldi, geliyor derken acısıyla, tatlısıyla  bir Bayramı daha geri de bıraktık. Acısıyla diyorum çünkü maalesef Bayram tatilinde  yollarda yine acı bilanço oluştu.

8 günlük bayram tatilinde  kaza bilançocu: 91 ölü, 650 yaralı. Ölenlere Allah'tan rahmet, ailelerine baş sağlığı diliyorum. Yaralı kardeşlerimizede acil şifalar diliyorum. 

Neyse ne diyordum? 

Her zaman olduğu gibi Ramazan Bayramında da insanları uzaktan izlemeye devam ettim.  Ve Allahım muhtaç etme dedirten bir çok manzaraya şahit oldum.

Anlatayım da dinleyin. 

Vatandaşın bir tanesi, bayram dolayısıyla  bir bakım evini ziyaret etmiş, orada kalan yaşlılarımıza varlığını hissetirerek hayır dualarını almıştı. En azından ben o şekilde düşünmüştüm, ta ki paylaşım sitesi olan fecebook da elinde bir kutu çikolatayı seksen yaşlarında bir teyzemize uzatırken çekilmiş boy, boy resimlerini görene kadar.

Resmin hemen altına da şöyle bir yorum iliştirmişti.
Bizi kötü bilenlere etiketimiz olsun, biz böyle adamız işte.
Bu arkadaş hakkindaki düşüncelerimi iç sesim çok güzel ifade etti. Tabii o iç sesimle benim aramda kalacak. 

Çayınız bitti mi? hemen tazeleyip yazıma devam etmek istiyorum.

Bayramda gözümden kaçmayan başka bir rezalette, bazı yardım kuruluşlarının ve derneklerin  yaptığı yardımlardı.  Hele içlerinden bir tanesi vardı ki yüreğimi sızlattı.

Malum derneğin ismini vererek o derneğin daha fazla reklamını yapmak istemediğimden adını yazmayacağım.
Yine sosyal medya üzerinden paylaşılmış bir resim.

Başkanım diye önünde düğme iliklenen bir şarlatanın elinde tuttuğu bir çift ayakkabıyı altı yaşlarında olan  bir çocuğa uzatırken çekilmiş bir kaç kare fotoğrafı gördüğümde bir yandan yüreğim sızladı, öte yandan sinirlerim tavan yaptı.

Fotoğraflar derneğe destek verenler tarafından ayrı, ayrı paylaşılıyor, üzerinede en yağlı tarafından laflar iliştirilerek yalakalıkta zirveyi tamamlamak için adete yarışıyorlardı.
Fotoğraflara  yapılan yorumların tümü bir birinin aynıydı. 
Başkanım Allah senden razı olsun!

Olma Allahı'm!
Küçücük bir çocuğu kendi menfaatleri uğruna yüzlerce insan içinde rencide ederek kullananlardan, onlara destek olan bu tür soytarılardan lütfen razı olma Allah'ım.

Biri iyilik mi demişti?
Benim nazarımda gerçek iyilik küçük çocuğa ayakkabıyı gizli uzatarak, sevgiyle kucaklayıp bayramlaşmak olurdu.
İnanıyorum ki küçük çocuk bu şekil de daha mutlu olacaktı.

Her iyilik yapanın iyi biri olduğunu düşünmeyin. Bir çok insan iyilik yaparken nefislerini ön planda tutar ve etrafa bakın ben ne kadar iyiyim mesajları gönderir.

İyilik yapacaksınız, içinizdeki merhamet duygunuza, samimiyetinizi de katarak iyiliğinizi yapın. Unutmayın sağ elin verdiğini sol el görmemeli.