Şöyle bir gözden geçirdiğimde fark ettim ki, son dönemde yazdıklarımı neredeyse tümü eleştiri içeren yazılar olmuş. Hep olumsuzluklar dile getirmiş, eleştiri bombaları savurmuşum. 

Bu keztam tersine olumlu bir şeylerden söz edeceğim. Bunların ilki hepimizin göğsünü kabartan Ampute Futbol Milli Takımımız. İki yıldır ardı ardına Avrupa şampiyonluğuna uzanan bu kardeşlerimizi tek tek alınlarından öpüyor, bize yaşattıkları gurur için onları gönülden kutuluyorum.

Polonya’daki organizasyonda finali İspanya ile oynayan ve attığı 36 gole karşılık, kalesinde sadece 2 gol gören bu çocuklara tabi ki ne kadar teşekkür etsek azdır değil mi? Hiçbir engelin, hiçbir başarıya engel oluşturamayacağını kanıtlayan bu çocukları buradan bir kez daha ve avuçlarım patlayasıya alkışlıyorum. Sağ olun, var olun…

Sıradaki alkış da Altay’ın deneyimli orta saha oyuncusu Erhan Çelenk kardeşime.

Geçtiğimiz hafta arası oynanan 6. hafta programının zorlu mücadelelerinden Çaykur Rizespor-Altay maçında Erhan, maçın başlarında ve skor 0-0 berabereyken, gol atma şansı olmasına rağmen, Çaykur Rizesporlu Baiano'nun sakatlandığını görünce, rakibinin tedavi olabilmesi için topu taca atarak, kelimenin tam anlamıyla örnek bir davranışta bulundu. 

Hani biraz klasik olacak ancak, “Sahalarımızda görmek istediğimiz hareketler bunlar” demekten kendimi alamıyorum. Her şeyden önce, insana ve rakibe saygı adına ayakta alkışlanacak bir davranış bu. Diliyorum ki bu örnekler çoğalsın ve sporun doğasında yer alan fair-play ruhu daha geniş bir zeminde yaşasın.

Erhan, öyle bir durumda gol atmayı kendisine de bir ferdi olduğu Altay camiasına da yakıştıramayacağını ifade etti. Tabi ki, Erhan’ı saha içinde, o pozisyonda mücadele ettiği rakibi Gökhan Gönül’ün, sarılarak ilk kutlayan kişi olması, tribünlerin de bu kutlamaya coşkulu alkışlarla eşlik edip, “Helal olsun sana” tezahüratları da, içimizi ısıtan bir başka detaydı.

Bu arada Türk futbolunun efsane portrelerinden ve halen Altay’ın ve doğal olarak Erhan Çelenk’in de hocası olan Mustafa Denizli’ye de dikkatinizi çekmek isterim; Denizli maç sonrası öğrencisine, “O pozisyonda neden topa vurup gol atmayı düşünmedin?” diye sorduğunda Erhan, “Bana yakışmazdı hocam” cevabını veriyor. Mustafa hocanın bu sözlere verdiği yanıt da bir o kadar değerli; “Zaten o topa vurup da golü atsaydın seni anında dışarıya alırdım”.

Sanırım bu sözler üzerine, “Mustafa Denizli olmak da böyle bir şey olsa gerek” dersek hata yapmış sayılmayız herhalde.

Hoşçakalın…