"UEFA, CAS" hepsi aynı menşenin ürünü
Ellerinde hep bir sopa...
Savunmana bakmazlar, anlattıklarını dinlemezler.
Hani bir laf vardır ya; Düşenin Allah yardımcısı olsun diye...
Oraya düşenin de; Allah yardımcısı olsun.
İki takımımızı da cezalandırdılar.
Bu oyun girdabının içinde ceza almamak zaten abes olurdu...
Adamlar kararlı ceza yiyeceksin...
Eee seni savunacak, ülke çıkarlarını gözetecek Türk Futbol Federasyonu zaten ortada yok... Nasıl olsa sahipsizsin...
Vurun abalıya gitsin...
Bu kurulu düzene bir cevap verilmesi şarttı. Nasıl peki?
Sahada 'alın teri' ile ölümüne mücadele ederek...
Bunun için gözler Fenerbahçe ve Beşiktaş üzerindeydi...
Fenerbahçe, Sivasspor'u  oyun ritmini  artırması ve takım oyunu sayesinde 5-2 yenmeyi başardı. İlk dakikadan, 90 dakika sonuna kadar oyunun lideriydi...
İlk maçında, Holmen sanki 40 yıllık fenerli gibi oynadı. Selçuk deseniz alkışların hepsini hak etti. Emenike ise takıma ısındı. Vitesini artırmasıyla, Sivas savunmasını çökertti. Kuyt'a birde gol attırdı. Webo, son zamanların en iyi maçını çıkarttı. Etkili oyununu 1 golle süsledi.
Ersun Yanal'ın oyun felsefesi takıma oturmaya başladı... 4-2-3-1 oyun sistemi Fenerbahçe’ye çok yakıştı.
Bu maçta takımın hepsi iyi oynadı. Kötü oynayanın olmadığı maçta "Alın teri" kazandı...
Hak eden kazandı. Kötü oynayan sadece "12 numara" idi...
Beşiktaş ise Gaziantepspor'u konuk etti. Oynadığı her maçta sürekli "işte Bilic'in takımı" dedirten Beşiktaş dünde bizi yanıltmadı. Gökhan Töre ile top tuttu. Oyunu rakip sahaya yığdı.  Veli ile hem savunmayı dengeledi, hemde orta sahayı... Fernandes ile hücum hattını zenginleştirdi. Almeida gibi fırsatçı golcü gerekeni yaptı. Beşiktaş takımında da kötü oynayan bir oyuncu yoktu. 2-0 kazandılar; Hak ederek.. isteyerek... inanarak...
İki takımımızı da yürekten tebrik ediyorum... Gereken cevabı sahada verdiler...
ALIN TERİ  (IN) AYAK OYUNU (OUT)