KARADENİZ ORMANLARINI KİM YAKIYOR?

ALEVLİ MESAJLAR

Akdeniz denkleminden dışlanmak istenen Türkiye’nin Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile deniz yetki ve güvenlik konulu bir anlaşma imzalaması, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon zenginliğini kimseyle paylaşmak istemeyen ABD’nin planlarını bozmuştu. Türkiye’nin Libya hamlesi yalnız ABD’yi değil, Türkiye’yi Doğu Akdeniz denkleminden dışlamak çabasında olan Yunanistan-Kıbrıs Rum Yönetimi ve Mısırı da rahatsız etmişti. 

Kanal İstanbul, küresel ekonominin dengelerini altüst edecek Yeni İpekyolu’nun en önemli geçitlerinden biri olmaya hazırlanırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan dolar dışında bir para birimi konusundaki ısrarını sürdürürken Karadeniz sahil şeridindeki ormanlar alev alev yanıyor. Kibriti PKK çakmış olabilir, ama yanıtını bulmamız gereken soru şu: kibrit kutusunu PKK’nın eline kim verdi?

Karadeniz şeridindeki ormanlarımız alev alev yanıyor. Karadeniz Bölgesi'nde Trabzon, Ordu, Giresun ve Artvin'de dün akşam başlayan orman ve örtü yangın alanlarının sayısı, 69'a ulaştı. Trabzon'da 37, Ordu'da 23, Giresun'da 8 ve Artvin'de 1 olmak üzere 69 noktada yangın çıktı. Yangınların çoğu, kontrol altına alınarak, söndürüldü. Devam eden yangınlara, belediye ve orman ekipleri müdahale ediyor. Orman Genel Müdürlüğü'nce 22 ilden yangın söndürme ekipleri, Karadeniz Bölgesi'ne yönlendirildi.

Dört ilde altmışdokuz yangın..

Karadeniz şeridindeki dört ilimizde bunca yangının aynı zaman diliminde meydana gelmesi rastlantı olabilir mi, normal sayılabilir mi?

Resmi makamlardan, orman yangınlarına ilişkin ciddi ve inandırıcı bir açıklama henüz gelmedi. Medyayı izliyoruz, sosyal medyadan ipuçları yakalamaya çalışıyoruz. 

Bir kısmı, “Kahrolsun PKK!” modunda, bir kısmı, “BU KATAR OLMAZ” uyarlamasıyla yangınları toprak satışlarıyla ilişkilendirmeye çalışıyor. 

Olabilir mi?

Neden olmasın?

Karadeniz şeridindeki akciğerlerimize kıyanlar, PKK’lılar da olabilir, rant peşinde koşanlar da..

Yalnız.. 

Karadeniz şeridini boydan boya alevlere boğan, ciğerlerimizi dağlayan bu seri orman yangınlarını, Ağustos ayı sonlarında başlayan ve haftalarca söndürülemeyen Amazon Yağmur Ormanlarıyla birlikte ele alıp değerlendirdiğimizde, alevlerin arka planında başka hayaletlerin dolaştığını görür gibi oluyoruz. 

Karadeniz şeridindeki seri yangınları;  Amazon yangın ormanları, Türkiye’nin NATO üyesi olmayan Rusya’dan S-400 Hava Savunma Sistemi alması, Türkiye’nin Çin’in Yeni İpekyolu projesine Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu, İstanbul Havalimanı, Hızlı Tren ve Boğaz geçişleri ve Kanal İstanbul ile destek vermesi, ünlü İngiliz ajanı    

Türkiye’nin Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’yle deniz yetki ve güvenlik mutabakatı anlaşması imzalaması, Moskova’daki  Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) Genel Merkez binasında, üç FSB elemanının, CIA kurgusu Liva Fursan örgütü tarafından öldürülmesi, en önemlisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Dolar dışında bir para biriminden söz etmesiyle birlikte değerlendirdiğimizde, ciğerlerimizi dağlayan bu alevlerin güçlü bir mesaj olma olasılığı artıyor. 

Bu olasılıkları komplo teorisi diyerek bir kenara atamayız, günümüz gerçekleri olarak düşünmek ve dikkate almak durumundayız. 

Bazı örnekleri birlikte değerlendirelim.. Amazon yağmur ormanları yangınları Brezilya’nın Çin’e enerji koşunda destek vereceğini açıklamasından sonra çıkmadı mı? 

Türkiye’nin Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile deniz yetki ve güvenlik anlaşmaları imzalamasının hemen sonrasında ABD Başkanı Trump, Türkiye’ye yaptırımlar uygulamayı öngören 2020 Savunma Bütçesi’ni imzalamadı mı?

Türkiye’nin, Libya ile imzaladığı askeri işbirliği ve Doğu Akdeniz’de deniz yetki alan anlaşmasını TBMM’de onaylatıp yürürlüğe koyması Yunanistan, Kıbrıs Rum Yönetimi ve Mısır’ın paniklemesine, ABD’nin General Hafter’e verdiği askeri desteği artırmasına neden olmadı mı?

YENİ DÜNYA DENGELERİ OLUŞURKEN

ABD’nin ‘tek kutuplu bir dünya’ düzenine karşı olan Rusya, İngiltere ve Türkiye’nin giderek artan bir dayanışma sergilemelerine ilk tepki, İngiltere’nin son James Bond’u olarak anılan James Gustaf Edward Le Mesurier'in 11 Kasım'da, İstanbul/Karaköy’de, onlarca kameranın bulunduğu sokaktaki evinde öldürülmesi oldu. 

Böylesine değerli bir istihbarat elemanını kaybeden İngiltere’nin bu olay karşısında sessiz kalması ve sineye çekmesi beklenmiyordu. Olayın failini bulması ya açıkça suçlaması ya da karşılık vermesi umuluyordu, fakat İngiltere sessiz kalmayı tercih etti. Çünkü Rusya ile yaptığı istihbarat alışverişinde, Le Mesurier'i, içinde birçok ülke istihbarat elemanının listesi bulunan çantayı alabilmek için, CIA tarafından öldürüldüğü anlaşılmıştı. Uzun zaman birlikte çalışmış olan CIA ile MI6 elemanlarının birbirlerini öldürmeleri görülmüş, duyulmuş bir şey değildi. Bu, iki ülke arasında savaş ilanı demekti. 

ABD cinayetin deşifre edileceğini tahmin ediyordu, İngiltere’ye, “Rusya ve Türkiye’den uzak dur” mesajı veriyordu. 

Bu örneklerden yola çıkarak şunu sorabiliriz; Pek, Karadeniz sahil şeridini alevlere boğan seri yangınlarla Türkiye’ye kim, ne mesajı vermek istiyor? 

Türkiye’ye, “Önümüzden çekil, oyunumuza engel olma!” mesajı veriliyor olabilir. 

Çünkü, Bizim Boris’in yönettiği Brexit süreci ile AB’den koparılan İngiltere, ABD’nin yörüngesinde olmamak için yeni ortaklıklar arayışı içinde. Kendisini hedefe ulaştıracak en uygun ortak olarak da Rusya ile Türkiye’yi görüyor. 

AB’den zorlukla koparılan İngiltere, Ortadoğu’dan ve Doğu Akdeniz’den uzak kalmak, I. Dünya Savaşı dönemindeki ortağı Fransa’nın gerisine düşmek istemiyor. Bu amaçla Rusya ve Türkiye’ye yaklaştıkça, ABD olası ortakların arasını açabilmek adına çeşitli operasyonlar yapıyor. 

YENİ İPEKYOLU, KANAL İSTANBUL TARTIŞMALARI

Çin’in Yeni İpekyolu hatlarının dünyamızı sarmaya devam ettiği, Pekin’den yola çıkan Çin trenin önemli duraklarda gösteri yapa yapa 10 günde Brüksel’e ulaştığı, Kanal İstanbul tartışmalarının gündemimizin ana maddesini oluşturduğu bir dönemde,  bölgemizde küresel aktörler arasında giderek büyüyen bir paylaşım kavgası yaşanmakta, yeni yeni dengeler oluşmaktadır.

Hatırlayacaksınız, Başkan Obama döneminde Rusya, Suriye’de ABD’nin önünü kesmiş, Irak’tan Akdeniz’e uzanacak “Terör Koridoru”nun önünü kesmişti. Buna karşı ABD de, Rusya’nın arka bahçesi Ukrayna’yı karıştırmış, Rusya’nın Ukrayna üzerinden Avrupa’ya uzanan doğalgaz hattını devredışı bırakmıştı. Putin Rusyası’nın bu atağa yanıtı da Kırım’ı ilhak etmek olmuştu. Karşılıklı ataklar sonrasında, iki küresel aktör arasındaki çatışma Karadeniz’e taşınmasına, cephenin genişlemesine neden olmuştu.

Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in girişimiyle, bir uçak krizi nedeniyle kopma noktasına gelen ilişkilerini normalleştiren Türkiye, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında hava savunma sistemini yeniden düzenleme kararı alan Türkiye, NATO üyesi olmayan Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi almak zorunda kalmıştı. 

TÜRKİYE’NİN ATAKLARI 

Akdeniz denkleminden dışlanmak istenen Türkiye’nin Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile deniz yetki ve güvenlik konulu bir anlaşma imzalaması, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon zenginliğini kimseyle paylaşmak istemeyen ABD’nin planlarını bozmuştu. Türkiye’nin Libya hamlesi yalnız ABD’yi değil, Türkiye’yi Doğu Akdeniz denkleminden dışlamak çabasında olan Yunanistan-Kıbrıs Rum Yönetimi ve Mısırı da rahatsız etmişti. 

Kanal İstanbul, küresel ekonominin dengelerini altüst edecek Yeni İpekyolu’nun en önemli geçitlerinden biri olmaya hazırlanırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan dolar dışında bir para birimi konusundaki ısrarını sürdürürken Karadeniz sahil şeridindeki ormanlar alev alev yanıyor. Kibriti PKK çakmış olabilir, ama yanıtını bulmamız gereken soru şu: kibrit kutusunu PKK’nın eline kim verdi?