Bu hafta yine yangınlar devam !

Yanıyoruz!!!

Elazığ’ın Karakoçan ilçesine bağlı Üçbudak Köyü’nde bulunan ormanlık alanda bilinmeyen bir nedenden ötürü yangın…

Bir de bilinmeyen demiyorlar mı, delirecem yaaa

Dalga geçer gibi. Tüp patlayacak, elektrik kontağı yapacak değil ya. Ormanda ateş yakarsan yangın çıkar. Bunu ahmaklar bile biliyor ama bilinmeyen deyip bizi ahmak yerine koyuyorlar.

100 dönüm arazi Elazığ’da… İzmir’de… Bodrum’da… İstanbul’da…

Hep bilinmeyenli denkleme çevirdikleri yangınlar…

Çok üzücü. Bir orman ve bir ağaç öyle kısa zamanda yetişmiyor. İçinde yaşayan canlılar doğamızın emanetleri… Ama mangalı tütesiceler eti illaa ormanda tüketecekler.

Ne diyeyim Allah size bildiği gibi yapsın! 

Kim yangın çıkarıyorsa da  belasını versin!

Haber o ki; Nihayet İstanbul’da mangal denetimi başlamış. Umarım iki günlük değildir.

***

Bu hafta hareketli bir başka konu vardı. Kabus gibi olaylar İstanbul yollarında…

Yıllar önce tacizci muavin haberiyle gündeme gelen bir otobüs firmasının şöförü seyir halindeyken uyudu. (Hala pek bir rahatlar şöför ve muavin çalıştırmada) Kontrolden çıkan otobüs üst geçide çarptı bazı yolcular dışarı fırladı.. 5 ölü, 25 yaralı

Eyüp Sultan’da ise üst geçit çöktü.

Haliç’te bir halk otobüsü arkadan tutuştu. Şöför uyarıları dikkate almadan yana yana yoluna devam etti. 

Maşallah, akla zarar günlerin bekçileri olduk…

***

O kadar arttı ki nüfusumuz artık garip olaylara da şahitiz.

Cenazeler de karışıyor.

İskenderun’da tedavi gören bir hasta ölüyor. Morga giden çocukları, cenazenin babalarına ait olmadığını görüyor. Yapılan tahkikatta aynı gün ölen bir Suriye’li kardeşimizin cenazesi diye onlara çocukların babalarını veriyorlar ve defnedildiğini öğreniyorlar. Al sana hukuki işlem.

Hastanede karışan çocuklar, yanlış teşhisler, ameliyatlar aldı başını gitti derken cenazeler de karıştı.

Ortalık mizah yapılmayacak gibi değil.

-Banyoda kadın bakmadan fönü istiyor kocasından, adam fön yerine silahı uzatıyor. Surat çok mühim ama çok keyifli.

-Kadın tv seyrediyor. Kocası ben yatıyorum diyor. 

Kadın; ‘Nur içinde yat’

***

Bir yürekli kadın var şimdi size tanıtacağım, elleri öpülesi cinsinden.

Şöyle…

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Rektörü Hüseyin Bağ çok girişimci biri. Su uyusa o uyumaz cinsten…

PAÜ Bitki Güvenliği ve Tarımsal Biyoteknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi (BİYOM) a ait tarlaların ortasından kanal geçirmek istiyor. Merkezi yöneten bilim adamlarının engellerine, çabalarına  aldırmadan  sabah erkenden kepçeye atlayıp tarlalara dalıyor. Sebebi de;

Kampüse ihaleyle yaptıracağı park ve kafe alanlarının kanalizasyonunu oradan geçirmek.

Savaşçı yanı güçlü işte o kadın, BİYOM yöneticisi Prof. Fevziye Çelebi Toprak kepçenin önüne yatarak kepçeye engel olmak ister.

İşte bilim insanıyla ihale insanını değerlendiren bu kare bir tarihi anlatır. Tıpkı Gezi’deki Kırmızı Elbiseli Kadın gibi…

Şiir olsun fotoğraf olsun, sayfalarca anlatılamayan ne çok duyguyu anlatır. 

İşte o Deli Yürek’ler de tarihe adını yazar.