Belediye Başkanlığı seçimleri yapılalı neredeyse iki hafta oluyor.

O parti bu parti dağıldık dört bir yana parti parti…

Saydık Saydık Saydık…

Bir iki üç beş… dur araya girme yine karıştırdim.

Bir iki üç beş…

Dur girme şaşırdım yine…

Bir iki üç beş…

Girme dedik daa

Bir iki üç beş…

De get yaaa al senin olsun!

Nasıl bir ortama düştük anlayan varsa bir adım öne!

Başka yerlerden taşınmış seçmenler meğer kol geziyormuş.

Hepsi bir bir ortaya çıktı. O kadar hızlı yer değiştiriyorlar ki tutana aşkolsun.

Beşer onar hep birlikte ikamet ediyorlarmış. Ne güselll… Gel kardeşim toplu yaşayalım enflasyonu birlikte yeneriz.

Hop oraya hop buraya. Maşallah…

Okullar için olurdu bu ikamet kaydırmaları.

İyi okulun çevresinde konuşlanan veliler çocuklarını kayıt ettirirken, okullar gözlerini dört açar, yok kardeşim sen bu mahallede oturmuyorsun seni markette hiç görmedik derler, çocukları geri gönderirdi.

Aynı okullar seçmenler için aynı hassasiyeti gösterememişler. Tuhhh

Çok ayıpladım.

Neler oluyor hayatta

TSK koskoca Anadolu Ajansı için; ‘Benim müşterim değil’ dedi ya. (Gel boşver AA,üzülme benim müşterim olursun. Sana bir dekorasyon yaparım için açılır.) 

Ayıp değil mi kocaman kocaman adamlar birbirinizi kırıyorsunuz. Anne babalarınız hiç öğretmedi mi saygıyı a çocuklar. İnsan bunları söylerken utanır…

Kafanız dağıldı tabii böyle frikik ararken…seçimler günlerdir sonuçlanamıyor işte. 

Utanç diz boyu

Dünya mabadıyla gülüyor her geçen gün.

Neredeyse bahis oynayacağız 

Ah mazbatam neredesin?

Elalem mazbatasını aldı ah güzel İstanbul’um

Seninki nerde kaldı?

Sen niye hak edemiyorsun daha

Ne rant işleri ne siyaset oyunları yakışmıyor şu mutsuz yüzüne…

Sen ki taşı toprağı tarih kokan, boğazın iki yanına atılmış erguvan renkli şalınla dünyanın göz bebeği. Mazbatanı düşünmekten uykularım da gitti.

Bitsin artık bu komedi dolu günler. Kime vereceksen ver artık. Zaten başım karışık. Ödeyeceğim o kadar faturam, o kadar sorunum var ki burada.

** Mazbata nedir? Kitab-ı divan-ı lügat-it-Türk der ki …aslında bildiğimiz ‘Tutanak’ canım. Osmanlı döneminden  beri kullanılan bir kelime. Sadece belediye başkanları almıyor, Cumhurbaşkanı, Danıştay, Sayıştay ve Yargıtay üyeliği gibi görevlere seçilenler de mazbatayla göreve başlıyor.