Herkese merhabalar,

Bugün ilginç bir canlı olan ve bilim camiasının yakından ilgilendiği bir canlı hakkında Aksolotlar hakkında bilgi ve düşüncelerimi paylaşmaya çalışacağım.

Kimdir bu sevimli minik Meksika semenderi?

  

Aksolotlar latincesi Ambystoma mexicanum olarak bilinen kaplan semenderleri grubundan olan Meksika semenderlerinin üyelerindendir. Aksolotlar var oldukları zamandan bu yana çok fazla değişim göstermemişlerdir. Bu yüzdendir ki, suda yaşamaya evrilmişlerdir, karada yaşayamazlar. Birçok semender türü ağırlık olarak suda yaşamaya evrilse de karaya da uyum sağlamışlardır. 

Erişkinliğe ulaşmış bir aksolot 15 – 50 cm aralığında olabilmektedir. Genel vücut yapılarına baktığımız zaman, birçok semender türü ile şekil olarak benzeseler de, kafalarının yanlarında bulununan solungaçlar, onları diğer semender türlerinden ayırır.

Aksolotlar, kaplan semenderi grubuna ait üyelerdir. Semenderler ve aynı zamanda da kelerlerle akrabadırlar. Şekline baktığımızda boyunun neredeyse yarısı kuyruktan oluşmaktadır. Baş tarafı ve boyun kısmı kalındır. Aynı zamanda göz kapakları yoktur. Göz rengi koyu kahve veya siyah olarak ayrılır. Kafasının yanındaki bulunan üç çift solungaç suda solunum yapmasını sağlar. Bu solungaç özelliği bilinen semenderlerden ayırmaktadır. Bacakları uzun ve güçsüzdür. 

Meksikada ki Chalco Gölünde ve dağ göllerinde rastlayabilirsiniz. Meksikalılar bu canlıları yemek olarakta tüketmektedirler. Oysaki bilim için ve üzerinde çalışma yapmak için inanılmaz bir laboratuvar gibidirler. Göllerde bunlara rastlamak çok kolay değildir, bu yüzden akvaryumlarda sıklıkla görebilirsiniz.

Etçil olan bu hayvanlar küçük balık, solucanlar, böcek larvaları gibi omurgasızlarla beslenirler. Daha küçük, yavru olanlar ise planktonlar ile beslenirler. Koku alma duyuları çok gelişmiştir. Avının kokusunu tespit ederek hedefine ulaşır ve uzun dilleri ile avlanırlar.

İşte bu canlıların çok önemli ve muazzam bir özelliği vardır. Kendilerini çok hızlı bir şekilde yenileyebilmektedirler. Herhangi bir uzvu koptuğunda 1-2 ayda tamamen yerine yenisi gelir. Bu yüzden bilim camiasını yakından ilgilendirmektedir.

Bu özellik kertenkele ve denizyıldızlarında da olsa bile, aksolotlar çok daha başarılıdır. Kısacası vücüdunda ki tüm organları yeniden üretebilmekte. Yapılan bir çalışmada beyin hücrelerinin bir kısmı alınıp daha sonra tekrar incelendiğinde alınan hücrelerin yerine yenilerini yaptığı görülmüştür. Bu yüzden tıp dünyası bu canlı ile yakından ilgilenmektedir.

İç döllenme yoluyla ürerler. Yaşamı boyunca lavra evresinde iken yavrulayan amfibyumdur. Erkek olan, spermator adındaki kapsüle spermini bırakır ve bu kapsül suyun dibine iner. Daha sora dişi gelip bu kapsülün üzerine yerleşir. Üreme dönemi sırasında ortalama iki yüz ile yedi yüz yumurta bırakır. İlginç olan su ısına göre bedensel sistemini ayarlarlar. Eğer yavrular yeteri kadar besin bulamaz ve su ısısı 10 derecenin altına düşer ise kış uykusuna yatarlar. Böylelikle mevcut enerjilerini koruma altına alırlar. 

Aksolotların gizemini çözebilirsek, bilim ve tıp alanında inanılmaz değişikliklerin olacağını düşünüyorum. DNA’sını bu denli kullanmayı bilen ve programlayabilen ender canlılardan biri olduğunu düşünüyorum. Sonuçta hepimizin genetik kodu, yazılımı DNA’mızda saklı ve çevresel faktörlere göre muazzam bir şekilde evrimleşmekte. Önemli olan bunu kontrol altına alabilmek ve nasıl yöneteceğimizi öğrenebilmek. İçindeki yıldız kumaşının ne olduğunu bulabilirsek nereden bizim dünyamıza geldiğini de bulabiliriz. Evrim bu canlıları çok özel kılmış. 

Bilimin oturup değişik ve yok edici kimyasal silahlar icat edip kafa yoracağına, bu tür canlılar ve daha bilemediğimiz , keşfedilmemiş nice canlılar üzerinde kafa yorup çalışması gerektiğini düşünüyorum.

Hepinize sağlıklı ve keyifli bir hafta dilerim.

Doğada ve mavide kalmanız dileğiyle.

Çalışmalarımı web sitem üzerinden takip edebilir, web siteme abone olarak gelecek olan yeniliklerden de haberdar olmuş olursunuz.

Web: www.psalvatore.com

İnstagram: Peter_salvatore

Facebook: Peter Salvatore

Youtube: My Underwater World