Akıllı solcunun TUSKON ile iş görüşmesi

Abone Ol

Delgado, “Biz hükümet olarak solcuyuz ama akıllı solcuyuz” diyerek kullandığı o tabirle, kendi başkanlığındaki “solcu” hükümetin, malum soldan olmadığını anlatmış oldu. Böylece Türkiye-Ekvador Ticaret ve Yatırım Forumu’nu izleyen bizler de bir solcunun, bilinen sol düşünceyi akılsızlıkla nitelendiren hicvine şahit olduk.
Ekvador’un “solcu” başkanı ve bazı bakanları, sözünü ettiğim toplantıda, Türkiye’deki özel sektörü Ekvador’a davet ediyorlardı. Başkan Delgado, turist olarak gelmeleri halinde bile çok ilginç şeyler görebileceklerini ifade ediyor; Enerji, Petrol ve İletişim Bakanı Jorge Glas Espinel, değişik sektörlerdeki kârlı iş imkânlarından bahsediyor; Üretim, İstihdam ve Rekabet Koordinasyon Bakan Yardımcısı Ruben Moren Castro, vergi indirimlerinden teşviklere kadar cazip uygulamalarını anlatıyordu. Bütün bunları, onlara göre yabancı olan sermayeyi ülkelerine yönlendirmek için yapıyorlardı.
Türkiye’de ise sadece solculuk adına değil, milliyetçilik adına da özel sektöre, bilhassa da yabancı sermayeye hep soğuk bakılmıştır. Hâlen de o camialarımız, aynı bakışlarını sürdürmektedirler.
“Solcu” Delgado, ülkesinin ırk ve dil bakımından çok farklılığını ve bizzat kendisinin de o ırkların karışımı olduğunu iftiharla belirtiyor, ardından “Biliyorsunuz, ben Hıristiyan’ım” diyerek, gençliğinde kıt maddî imkânlarıyla Türkiye’ye gelip Efes’teki Meryem Ana Evi’ni ziyaret ettiğini söylüyordu. Ben, o anlayıştaki Ekvador yöneticilerinin kendi ülkelerini kalkındıracağına inanıyorum. Çünkü ülkemizi, dünya piyasalarında söz sahibi olduğu bugünkü duruma getirenler de, insanlarımızın gerçek kimliklerini ve değerlerini kabullenen siyasî iktidarlar ve sivil toplum kuruluşları olmuştur.
Türkiye, bugün büyüme hızı bakımından dünyanın önde gelen ülkelerinden biridir ve geçtiğimiz günlerde Avrupa Birliği İstatistik Kurumu (Eurostat) tarafından açıklandığı gibi, Avrupa Birliği’nin ticaret ortaklığında, Japonya’yı da geride bırakarak altıncı sıraya yerleşmiştir. Aynı kaynağın verdiği bilgilere göre Türkiye, AB ile ticaret hacmini geçen yıl %16 artırarak 120,3 milyar avroya yükseltmiş; Japonya’nın AB ile ticaret hacmi ise 116,5 milyar avroda kalmıştır. Türkiye’yi bu iyi duruma getiren aktörlerden biri de, anlattığım toplantıyı düzenleyerek firmalarımızı Ekvadorlu firmalarla görüştüren TUSKON’dur.
TUSKON Başkanı Rızanur Meral, toplantıda yaptığı konuşmada, “Temel misyonumuz, Türkiye işadamlarını dünyaya açmaktır” dedi ki yapılaşma ve faaliyet alanlarına baktığımızda gerçekten de onu görüyoruz. Türkiye’nin her bölgesinden toplam 33.260 üyeye sahip 162 derneği bağrında toplayan TUSKON, dünyanın hemen hemen her tarafındaki irili ufaklı her ülkenin iş çevreleriyle kurduğu ticarî ve sınaî işbirliğini günden güne daha da geliştirmektedir. Hele o 33.260 üyenin yanında çalışanlar ve o çalışanların çoluk çocuğu düşünüldüğünde milyonlarca insanın geçiminin sağlandığı anlaşılacaktır. Çok büyük bir başarıyı gösteren bu durum, TUSKON’un 2005 yılında kurulmuş olmakla henüz çok genç yaşta olduğu düşünüldüğünde, daha da anlam kazanmaktadır.
Bu gibi sebeplerle olmalıdır ki, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, toplantıda yaptığı konuşmada Türkiye’nin bütün iş çevrelerini överken, özellikle TUSKON’a çok önem verdiğini vurguladı.
Meseleye ister siyasî partiler ve iktidarlar ister sivil toplum kuruluşları açısından bakalım, insanlarımızı hiçbir etnik ayırıma tabi tutmadan kucaklayıp onlarla birlikte, büyük bir azim ve gayretle çok büyük hedeflere yönelenlerin, ülkeyi barış ve refaha götürdüğünü görürüz. Dediğim gibi Türkiye’ye bugünkü büyümeyi sağlayan o mantık olmuştur. Şayet tersi doğrultudaki akımlar ülkeyi felakete sürüklemezlerse aynı mantık, daha büyük başarılara imza atacaktır. Ekvador ve benzeri ülkeler de aynı mantıkla büyüyebileceklerdir.
İşin sırrı, etnik farklılıkları kabullenerek birlik olmak (kesrette vahdet) ve maddî-manevî değerler için dürüstçe çaba sarf etmektedir.