Ne zindanlar olur hâil, ne menfâlar, ne makteller...
Yürürsün sedd-i râhın olsa hattâ âhenîn eller.
(Ne zindanlar, ne sürgün yerleri, ne de idam sehpaları sana engel olup yolundan alıkoyamaz.
Bütün bunlara rağmen, yani yolunda sedler ve hattâ demirden eller de olsa, seni yolundan yine
de çeviremez, yürüyüşüne mâni ve engel olamazlar.)
x
Yıkar bârû-yı istibdâdı bir âsûde tedbîrin;
Semâlardan inen te’yîdisin gûyâ ki takdîrin!
(Âsûde / huzur verici / rahatlatıcı bir tedbîrin; istibdâd ve diktatörlük kalelerini yıkıp geçer.
Çünkü sen Allah’ın; sema ve göklerden indirilerek desteklenen; bir takdîri, İlahî bir kaderisin.)
x
Taharrîden usanmazsın, teâlîden teâliye.
Atıldıkça, atılsam şimdi dersin, başka âtiye!
(Ey insan sen! Araştırmadan edemez. Her türlü aramalardan geri kalamaz. Bu gayretlerden asla
Usanmaz. Yükseldikçe yükselmek ister. Dâima “Hel min mezid?” / “Daha yok mu?” dersin.
İlerledikçe ilerlesem; gelecekte edineceğim başka hedeflere, hemen atıldıkça atılsam dersin.)
x
Senin en şanlı eyyâmında, en mes’ûd hâlinde,
Bir istikbâl-i dûra-dûr vardır hep hayâlinde.
(Senin en şanlı günlerinde ve en mes’ûd ve bahtiyar olduğun anlarda bile;
Hayâlinde her zaman, çok uzak bir istikbâl ve gelecek tasavvuru vardır.)
x
O istikbâledir şevkin, odur ma’şûk-i vicdanın,
O kudsî neşvenin şeydâ-yı bî-ârâmıdır cânın.
(Şevk, arzu ve isteğin; o kurup hayâl ettiğin istikbâledir hep. Vicdânen duyduğun ve âşık
Olduğun hedef ve gayen hep odur.
O kudsî / kutsal neşve ve zevkin; hayat ve rûhun durup dinmeyen aşkındandır.)
x
O şevkin dâim ilcâsıyle seyrin ıztırarîdir;
Terakkî meyli artık fıtratında rûh-i sârîdir!
(O şevk ve arzunun devamlı sevkiyle; seyrin / gidişâtın zorunlu ve kaçınılmaz bir hâl almıştır.
İlerleme ve yükselme meyli; senin yaratılışındaki hareketli / itici ruhtan ileri gelmektedir.)
x
Bütün esrâr-ı hilkatten haberdar olmak istersin,
Bu gaybistan-ı hîçâ-hîçten kurtulmak istersin.
(İstiyorsun ki, “Bütün hilkat / yaratılış sırlarından haberim olsun!”
Hiçten ibaret olan varlık âleminin bilinmezliğinden kurtulmak istiyorsun.
Bilmenin, kalmanın ve o İlâhî kaynağı sevmenin; ve onun yolunda olmanın yolunu arıyorsun.)