RÖPORTAJ: HASRET DİLEK DELİER

1980’lerin ortalarından başlayarak 2005 yıllarına kadar tavan yapan taverna müziği daha sonra popülaritesini kaybetti. Gözden düştü. Taverna salonlarının sayısı azaldı, küçüldü, yok olma noktasına geldi. Yerini daha çok küçük çaptaki türkü barlara bıraktı. Piyanist şantörlerin de o eğlenceli görünen hayatın ardında onca zorluklar var. Anlatmaya sayfalar yetmez. Biz güzel görünen tarafını ele aldık.

Ege'nin yetiştirdiği en iyi Piyanist-Şantörlerden birisi de hiç şüphesiz ki, Ali Veyseller.

Ünlü olma şansı yakalamış olan Nejat Alp,  Cengiz Kurtoğlu, Arif Susam, Atila Kaya gibi isimlerin yanı sıra adını tüm Türkiye'ye duyurma şansı bulamamış. Fakat en az diğerleri kadar güzel sesi ve müzik bilgisi olan Ali Veyseller, Niran Ünsal'ın babasını tanıma ve beraber Çeşme'de Niran Ünsal ve kardeşi Haktan, gibi isimlerle çalışma şansını yakalamış. O dönemde taverna müziğinin prensi ve yaşatanlarındandı.

Ali Veyseller'de uzun yıllardır müzik yaparak yaşamını sürdürmekte. Aynı dönemde başlayıp müziği bırakan birçok piyanistin aksine o mesleğini ısrarla yapıyor. Kendisiyle özel bir söyleşi gerçekleştirdik.

H. Dilek Delier : Merhaba, Ali Bey, kendinizden bahseder misiniz?

- Ali Veyseller : 1966 yılında doğdum. Akhisar Gölmarmaralıyım. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi mezunuyum. Aslında muhasebeciyim. Fakat müziğe olan tutkum daha ağır bastı. Annemin isteği üzerine sırf üniversite mezunu olmak ve o zamanlar ailem için mühim olan üniversiteli desinler diye okudum o bölümü. Fakat üniversite yıllarında yine müzikle iç içe oldum. Korolara katıldım. Ancak maddi sıkıntılar nedeniyle konservatuvar da okuyamadım. İlerleyen yıllarda da iş hayatına atıldım, evlendim. Yaşam  şartları imkân tanımadı. Konservatuvar  hayalim, içimde bir uhde olarak kaldı.

H. Dilek Delier : Müziğe ne zaman ve nasıl başladınız?

- Ali Veyseller : Ailemin içinde müzikle ilgilenen dedem vardı. Dolayısıyla şarkılara ve müziğe küçük yaşta aşinaydım. Daha sonra İlkokul yıllarımda müziğe ilgim çok arttı. Müzik korosuna seçildim. Müzik öğretmenim mandolin aldı ve çalmayı öğretti. Onunla çalışma yapmaya başladım. Sonra klavyeler çıktı. Orglar bir anda her yeri sardı. Ben de bu süreçte org çalmaya başladım. 52 yaşıma geldim halen müziğin içindeyim. Bir çok bestem var.

H. Dilek Delier : Ne mutlu size. Peki müzik tutkunlarına eğitim vermeyi düşündünüz mü?

- Ali Veyseller : Elbette düşündüm. Belediyenin desteğiyle eğitim verme şansım oldu.

H. Dilek Delier : Müziğe ilgisi olan hatta  Popstar gibi yarışmalara katılan gençler var. Bu konuda düşünceleriniz nelerdir?

- Ali Veyseller : Ben gençlerin bu tarz yarışmalara katılmalarına karşı değilim. Fakat öncelik olarak eğitimleri ön planda olmalıdır. Eğitimin zararı olmaz. Aksine katkı sağlar. Yarışmayı kaybetseler bile asla umutlarımı yitirmesinler, tekrar denesinler.

H. Dilek Delier : Sesiniz Ferdi Tayfur'un sesine çok benziyor. Sahnede Ferdi Tayfur'un şarkılarını okumanızı isteyenler oluyor mu? Bu durumu nasıl karşılıyor sunuz?

- Ali Veyseller : Evet. Sesimin Ferdî Tayfur'un sesine benzediğini herkes söylüyor. Ferdî Tayfur'dan istediklerinde Ferdî Tayfur'un şarkılarını da okuyorum. Hoş karşılaşılıyorum.

H. Dilek Delier : Sizce müzik nedir?

- Ali Veyseller : Müzik, insanların duygularını estrümanlar ve notalar aracılığıyla ifade etmesidir. Aynı ruh halinde ve benzer duygulara sahip olunduğunda dinlediğiniz müzik türü kulağınıza hoş gelir ve dinlediğiniz

şarkıdan haz duyarsınız. Kimi zaman neşelisinizdir ve hızlı müzik parçaları dinlersiniz, kimi zaman hüzünlsünüzdür ve slow parçalar size hoş gelebilir. Sonuç olarak, her türde yapılan şarkılar mutlaka ki insanların duygularını taşırlar ve benzer duygulara sahip olan insanlar da bu şarkıları beğenerek ya da isteyerek dinlerler.

H. Dilek Delier : Sizce müzik evrensel midir?

- Ali Veyseller : Tabii ki müzik evrenseldir. Müziğin dil, din, ırk ayrımı olmaksızın herkese hitap edebildiği ve kendi dilinde olmasa bile insanlarda farklı duygular uyandırabilmesidir.

H. Dilek Delier : Aynı zamanda bir muhasebeci olduğunuzdan dolayı sormak istiyorum. Müziğin matematiği var mıdır? Ve son olarak ne söylemek istersiniz?

- Ali Veyseller : Müzik belli kurallar çerçevesinde dizilmiş notaların birbiriyle uyumlu bir şekilde birleşmesiyle oluşan bir kompozisyondur diyebiliriz. Matematiğin işlevi de buna benzer. Matematikte sayıları bölme, çarpma, toplama gibi değişik işlemlerden geçiririz ve bir sonuca ulaşırız. Müzikte de notaları sınırsız varyasyonlarla sıralayabilir ve bir melodiyi oluşturabiliriz. İkisi arasındaki ortak nokta sonuca nasıl gittiğimiz (gidişat) ve varyasyonlardır.

Müzik bedeni ve ruhu dinlendirir. Bu yüzdende müzik ruhun gıdasıdır deniliyor.

Teşekkür ederim. Herkese müzik ve sevgi dolu günler dilerim.